İçinde ıc olan 5 harfli 16 kelime var. İçerisinde IC bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ıc olan kelimeler listesine ya da Sonu ıc ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BICIR
- ...
- AKICI
-
-
[sıfat]
Akma özelliği olan
-
Kolay anlaşılabilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), selis
- "Yurdumuzda yirmi yıl kaldığı için akıcı bir Türkçesi var." (Haldun Taner)
-
Kesintisiz
-
[sıfat]
Akma özelliği olan
- ALICI
-
-
[isim]
Satın almak isteyen kimse, müşteri
- "Şimdiye kadar pek alıcı gözüyle bakmamıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kendisine bir şey gönderilen kimse
- "İzmir'den gelmiş birtakım hanımlar onu kız sanıp alıcı çıktılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren aygıt
- "Radyo alıcısı."
-
Almaç
-
Kamera
-
Azrail
-
[isim]
Satın almak isteyen kimse, müşteri
- ACICA
-
-
[sıfat]
Oldukça acı
- "Acıca bir yemek."
-
[sıfat]
Oldukça acı
- AYICI
-
-
[isim]
Ayı oynatmayı iş edinen kimse
-
Kaba saba kimse
-
[isim]
Ayı oynatmayı iş edinen kimse
- AŞICI
-
-
[isim]
Aşı yapan kimse
-
[isim]
Aşı yapan kimse
- ATICI
-
-
[isim]
İyi nişan alan, attığını vuran kimse
-
Yalancı, asılsız şeyler uydurup söyleyen kimse
-
[isim]
İyi nişan alan, attığını vuran kimse
- GICIK
-
-
[isim]
Boğazda duyulup aksırtan, öksürten yakıcı kaşıntı
- "Bronşit filan desem öksürük değil, gıcık bile yok..." (Sermet Muhtar Alus)
- "Ne yalan söylemeli, yazı müdürünü gıcık etmekten özel bir zevk alıyordu." (Atilla İlhan)
- "... gıcık tutmuş gibi manalı manalı öksürdü." (Mahmut Yesari)
-
Beyaz renkli, dağlıç koyununa benzer vücut yapısında, kuyruğu son omurlara kadar yağ kitlesi ile kaplı ve bu sebeple alt kısmı yuvarlakça görünen, kaba, karışık yapağılı bir koyun türü
-
Sözleriyle, davranışlarıyla karşısındakini kızdıran, sinirlendiren, sıkan (kimse)
-
[isim]
Boğazda duyulup aksırtan, öksürten yakıcı kaşıntı
- VICIK
-
-
[sıfat]
Sulanarak kıvamı gevşemiş, yumuşamış
-
[sıfat]
Sulanarak kıvamı gevşemiş, yumuşamış
- MICIR
-
-
[isim]
Mucur
-
[isim]
Mucur
- SICAK
-
-
[sıfat]
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
- "Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti." (Orhan Kemal)
- "Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim." (Refik Erduran)
-
Isısı yüksek olan, çok ısınmış
- "Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Havadaki yüksek ısı
- "Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sıcak yer
- "Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Hamam
-
Dostça olan, sevgi dolu
- "Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva."
-
[sıfat]
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
- CICIK
-
-
[isim]
Süs
-
Derisi soyulmuş et
-
İç organlar
-
[isim]
Süs
- GICIR
-
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
-
[sıfat]
Yeni
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
- ARICI
-
-
[isim]
Bal almak için arı yetiştiren kimse
-
[isim]
Bal almak için arı yetiştiren kimse
- ILICA
-
-
[isim]
Suyu sıcak olarak yerden çıkan hamam, kaplıca, çermik, kudret hamamı
-
[isim]
Suyu sıcak olarak yerden çıkan hamam, kaplıca, çermik, kudret hamamı
- BICIL
-
-
[isim]
Aşık kemiğinin altında bulunan küçük bir kemik
-
Bu kemikle oynanan bir oyun
-
[isim]
Aşık kemiğinin altında bulunan küçük bir kemik