İçinde ı olan 7 harfli 2075 kelime var. İçerisinde I harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ı harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ı harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CAYIRTI
-
-
[isim]
Şiddetli yanma, yırtılma sesi, gürültü
-
[isim]
Şiddetli yanma, yırtılma sesi, gürültü
- DEVAMCI
- ...
- GÖZDAĞI
-
-
[isim]
Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit
- "Ona korku ve gözdağı aracı ile birtakım emirler verilir, yasaklar konur." (Haldun Taner)
- "Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit
- IRAKSAK
-
-
[sıfat]
Birbirinden gittikçe uzaklaşan (ışınlar, çizgiler)
-
[sıfat]
Birbirinden gittikçe uzaklaşan (ışınlar, çizgiler)
- İSLAMCI
- ...
- KARINLI
-
-
[sıfat]
Karnı olan
-
Karnı büyük ve çıkıntılı olan
- "Hani hatırlıyor musun, şişman karınlı, amiyane tavırlı bir adamdan, harp zengini bir Yahudi'den bahsetmiştim?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Karnı olan
- KİMYACI
-
-
[isim]
Kimya ile uğraşan kimse, kimyager
-
Kimya öğretmeni
-
[isim]
Kimya ile uğraşan kimse, kimyager
- MIHBAŞI
- ...
- AKIMSIZ
- ...
- AYLAKÇI
-
-
[isim]
Temelli işi olmayan işçi
-
[isim]
Temelli işi olmayan işçi
- ÇARPICI
-
-
[sıfat]
Etkili
-
[zarf]
Etkili bir biçimde
- "Ne kadar küçük olursa olsun, bu ona pek çarpıcı ve aydınlatıcı geliyordu." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Etkili
- DOLAŞIK
-
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
-
Dolaşarak giden (yol)
- "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
-
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
- "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
- "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- FIRLAMA
-
-
[isim]
Fırlamak işi
-
Piç
-
Arsız, terbiyesiz çocuk
-
[isim]
Fırlamak işi
- İNKISAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bölünme, taksim edilme
-
Parçalanma
-
[isim]
Bölünme, taksim edilme
- KAYGILI
-
-
[sıfat]
Kaygısı olan, üzüntülü
- "Kadın kaygılı bir sesle bağırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Kaygısı olan, üzüntülü
- LEVAZIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değişik iş kollarında gerekli olan şeyler, araç ve gereçler
- "Anadolu şehirleri, kasabaları, köyleri harıl harıl levazım gönderdiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Gerekli araç ve gereçleri sağlayan büro
- "Hayri Efendi ayakta bekledi, müsteşar kâğıdı okudu, levazım müdürü ile konuştu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ordunun lojistik hizmetinde bulunan bütün malzeme veya bu malzemeyi sağlayan bölüm
- "Sağlık, levazım gibi geri hizmetlerde çalıştırılıyor, sedye, karavana taşıyorduk." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Değişik iş kollarında gerekli olan şeyler, araç ve gereçler
- MANDACI
-
-
Bir ülkeyi manda temeline göre yönetmesi için Milletler Cemiyeti tarafından görevlendirilen devlet, mandater
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda, tersanedeki gemilerin bakımı ile görevli kimse
-
Bir ülkeyi manda temeline göre yönetmesi için Milletler Cemiyeti tarafından görevlendirilen devlet, mandater
- NALAYIK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
Yakışıksız, hoş olmayan
- "Başka kızların böyle nalayık hâllerde bulunması senin için bir mazeret değildir kızım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yakışıksız, hoş olmayan
- AVCILIK
-
-
[isim]
Avcı olma durumu veya işi
-
[isim]
Avcı olma durumu veya işi
- ÇINLAMA
-
-
[isim]
Çınlamak işi
-
[isim]
Çınlamak işi