İçinde ğu olan 6 harfli 12 kelime var. İçerisinde ĞU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğu olan kelimeler listesine ya da Sonu ğu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OĞULLU
-
-
[sıfat]
Oğlu olan
-
[sıfat]
Oğlu olan
- UĞUNMA
-
-
[isim]
Uğunmak işi
-
[isim]
Uğunmak işi
- UĞURLU
-
-
[sıfat]
Uğuru olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutlu, tekin, kademli, meymenetli, mübarek
- "Mayıs, İstanbullular ve Türkler için İstanbul'un fethedildiği ay olması itibarıyla uğurlu aydır." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Uğuru olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutlu, tekin, kademli, meymenetli, mübarek
- YOĞURT
-
-
[isim]
Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
- "Köylüler gelirdi bakraçlarıyla pazara yoğurt satmaya." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
- SOĞUMA
-
-
[isim]
Soğumak işi
-
[isim]
Soğumak işi
- UĞULTU
-
-
[isim]
Gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi
- "İçeride müphem, karışık bir uğultu var." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi
- DOĞUCU
- ...
- BOĞUNÇ
-
-
[isim]
Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
- "Bize daima yakın tarihimizin kaygılar, boğunçlar uyandıracak siyasalarından birer portre çizmeyi amaçlamış gibidir." (Selim İleri)
-
[isim]
Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
- DOĞULU
- ...
- OĞUZCA
- ...
- BUĞULU
-
-
[sıfat]
Üzerinde buğu bulunan, buğulanmış
- "Güneş sanki buğulu bir tülbendin arkasına saklanmış, alev alev." (Atilla İlhan)
-
Yaşlı, nemli
-
Süzgün, dalgın bakışlı olan (göz)
- "Buğulu gözlerinde o eski yakamozlar parladı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Üzerinde buğu bulunan, buğulanmış
- BOĞUCU
-
-
[sıfat]
Boğma özelliği olan
- "Boğucu gaz."
-
Solunumu güçleştiren
- "Göğsünde boğucu bir tıkanıklık vardı." (Peyami Safa)
-
Çok sıcak, sıkıntı veren
- "Eski evinin boğucu, dertli havasından kurtulmak için komisyoncu kendini hemen sokağa attı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Boğma özelliği olan