İçinde ğ olan 4 harfli 61 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UĞUR
-
-
[isim]
Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı
- "Onlar da uğurlar dilediler, aralarında konuşmaya başladılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Emeti ile evlenmek, Satılmış'a uğur getirmişti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Bu nitelikte olduğuna inanılan şey
-
Meymenet, kadem
-
Talih, şans
-
[isim]
Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı
- AĞIN
- ...
- EĞİÇ
-
-
[isim]
Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
-
[isim]
Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
- AĞIM
-
-
[isim]
Ayağın üstündeki tümsek yer
-
[isim]
Ayağın üstündeki tümsek yer
- ÇOĞU
-
-
[zamir]
Bir şeyin büyük bölümü
- "Biz o zaman okuduğumuz mısraların çoğunu ezber bilirdik." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "İkinci defa düğünümüzden bahsettim: -Biraz daha sabret Sara dedi. Çoğu gitti azı kaldı." (Aka Gündüz)
-
Çok kimse
- "Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[zamir]
Bir şeyin büyük bölümü
- AĞAÇ
-
-
[isim]
Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki
- "Neredesin yahu, seni bekleye bekleye ağaç olduk."
-
[sıfat]
Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan
- "Ağaç tekne."
-
Direk
-
[isim]
Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki
- ÇIĞA
-
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
- İĞSİ
- ...
- SAĞI
-
-
[isim]
Kuş tersi, kuş gübresi
-
[isim]
Kuş tersi, kuş gübresi
- BAĞI
-
-
[isim]
Büyü
-
[isim]
Büyü
- BOĞA
-
-
[isim]
Damızlık erkek sığır
-
[isim]
Damızlık erkek sığır
- ÇAĞA
-
-
[isim]
Çocuk, bebek
-
[isim]
Çocuk, bebek
- DOĞA
-
-
[isim]
İnsan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi, tabiat
- "Deniz de pisliği doğa yoluyla temizleyemez oldu." (Haldun Taner)
-
Bir kimsenin eğilimlerinin, içgüdülerinin hepsi, huy
-
İnsan eliyle büyük değişikliğe uğramamış, doğal güzelliklerini koruyan çevre
-
Evrende meydana gelen olayları denetiminde, egemenliğinde tuttuğuna inanılan soyut güç
-
[isim]
İnsan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi, tabiat
- AĞDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği
-
Şekerle yapılan ürünlerin hazırlanması veya beklemesi sırasında şekerin ulaştığı koyuluk
-
[isim]
Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği
- EĞİL
- ...
- BUĞU
-
-
[isim]
Su buharı
- "İçimde buz gibi bir buğu, gittikçe yayılarak beni ürperte ürperte öldürmeye çalışıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Soğuk bir cisim üzerinde ince bir tabaka durumunda yoğunlaşmış sıvı
- "Biz bile kendimizi en sadık bir aynada görmek istesek nefesimizin buğusu aynamızı bulandırır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Su buharı
- UĞRA
-
-
[isim]
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
-
[isim]
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
- OĞUL
-
-
[isim]
Erkek evlat
- "Ertesi günü kardeşimin büyük oğlu geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bazı kelimelerin anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
- "Hinoğluhin."
-
Bir ana arıyla birlikte kovandan ayrılan, yeni yetişmiş arı topluluğu
- "Oğul arısı."
-
[ünlem]
Yaşlı kimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme sözü
- "Bu su onu da devirir oğul!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Erkek evlat
- AĞIR
-
-
[sıfat]
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
- "Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- "Yerli halıları gördüm; koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Devlet adamlarının ileri gelenleri böyle sözlere karışmaz, ağır dururlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "... bir odacının ağzından bu cevabı almak insana öyle ağır geliyor ki." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çapı, boyutları büyük
- "Ağır top. Ağır tank."
- "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
- "Hakem tarafından verilen kırmızı kart ağır kaçtı."
-
Değeri çok olan, gösterişli
- "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." (Mithat Cemal Kuntay)
-
Çetin, güç
- "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Tehlikeli, korkulu, vahim
-
Sıkıntı veren, bunaltıcı
-
Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
- "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." (Nurullah ataç)
-
Ağırbaşlı, ciddi
- "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Keskin, boğucu (koku)
- "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Sindirimi güç (yiyecek)
- "Ağır bir yemek."
-
Yoğun
- "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." (Abbas Sayar )
-
Uyanılması güç, derin (uyku)
-
Kısık, alçak
- "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Güç işiten, sağır
-
[zarf]
Yavaş
- "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." (Etem İzzet Benice)
-
[isim]
Ağır sıklet
- "Yıllarca ağırda güreşti."
-
Davranışları yavaş olan
- "Ağır adam."
-
[sıfat]
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
- EĞME
-
-
[isim]
Eğmek işi
-
[isim]
Eğmek işi