İçinde ürü olan 7 harfli 55 kelime var. İçerisinde ÜRÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ürü olan kelimeler listesine ya da Sonu ürü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SÜRÜNME
-
-
[isim]
Sürünmek işi
-
Çoğunlukla uzun gövdeli bir hayvanın, bacaklarının yardımı olmaksızın katı bir yüzeyde ilerlemesi
-
[isim]
Sürünmek işi
- TÜKÜRÜŞ
- ...
- ÇÜRÜTÜŞ
-
-
[isim]
Çürütme işi veya biçimi
-
[isim]
Çürütme işi veya biçimi
- SÜRÜTME
-
-
[isim]
Sürütmek işi
-
Deniz dibini taramaya yarar, demir bir çerçeveye geçirilmiş ağ
-
Deniz içinde çekilerek balık avlamaya yarar bir tür olta
-
[isim]
Sürütmek işi
- YÜRÜTEN
-
-
[isim]
Yürüteç
- "Ona dört ayaklı yürütenlerden aldık, sevindi." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Yürüteç
- GÖTÜRÜM
-
-
[isim]
Dayanma, sabır, tahammül
-
[isim]
Dayanma, sabır, tahammül
- DÜRÜMCÜ
- ...
- ÜRÜŞMEK
-
-
[nsz]
Hep birden ürümek
-
[nsz]
Hep birden ürümek
- DÜŞÜRÜM
-
-
[isim]
Düşürme işi veya durumu
-
Mallarda yapılan genel ucuzluk
-
[isim]
Düşürme işi veya durumu
- ÜRÜNSÜZ
-
-
[sıfat]
Ürünü olmayan
-
Eseri olmayan, esersiz
- "Neşeli bir olgunluk devrinin ürünsüz geçmesini, oldukça bencil bir davranış saydığımızı da belirtmeliyiz." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Ürünü olmayan
- TÖSKÜRÜ
-
-
[zarf]
Geri geri, gerisin geriye
-
[zarf]
Geri geri, gerisin geriye
- SÜRÜMLÜ
-
-
[sıfat]
Sürümü çok olan, çok sürülen, satılan (mal)
-
[sıfat]
Sürümü çok olan, çok sürülen, satılan (mal)
- ÖKSÜRÜŞ
-
-
[isim]
Öksürme işi veya biçimi
-
[isim]
Öksürme işi veya biçimi
- YÜRÜYÜŞ
-
-
[isim]
Yürüme işi veya biçimi
- "Toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleme hakkını kullanmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanununda gösterilir." (Anayasa)
- "Bir gün Küplüce arkalarında uzun bir yürüyüş yapmış." (Haldun Taner)
- "Askerler yürüyüşe geçti."
-
Spor amacıyla yapılan yürüme
- "Her sabah bir saat yürüyüş yaparım."
-
Bir olayı protesto etmek, bir konuya dikkati çekmek amacıyla topluca yürüme
- "Gösteri yürüyüşü."
-
Birliklerin bir yerden başka bir yere gitmesi
-
[isim]
Yürüme işi veya biçimi
- ÖLDÜRÜM
-
-
[isim]
Öldürmek işi
- "Uzak sesler, çığlıklar, öldürümler. Hep öldürümlerle donandı hayatımız." (Selim İleri)
-
[isim]
Öldürmek işi
- PÜRÜZLÜ
-
-
[sıfat]
Pürüzü olan
- "Pürüzlü cilt."
-
Boğuk ve bozuk (ses)
- "Sesi hâlâ pürüzlü idi." (Haldun Taner)
-
Karışık, güç (durum, iş)
- "Mesele pürüzlüdür, bir skandal hâlini almasından korkulur." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Pürüzü olan
- SÜRÜLÜŞ
-
-
[isim]
Sürülme işi veya biçimi
-
[isim]
Sürülme işi veya biçimi
- YÜRÜMEK
-
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- "Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-e]
Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek
- "Buz dağları güneye yürümüş."
-
Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek
- "Çocuk erken yürüdü."
-
Yayan gezmek, yayan gitmek
- "Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti." (Ömer Seyfettin)
-
Yol almak
- "Biraz yürüyelim, geç kaldık."
-
[-e]
Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak
- "Dallara su yürümek."
-
[-e]
Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek
- "Asker kaleye yürüdü."
-
Faiz, hesap edilmek, işlemek
- "Bu paranın faizi yüzde beşten mi yürüyor?"
-
Geçmek, ilerlemek, değişmek
- "Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir işte ileri gitmek
-
Gereği gibi yapılmak veya ilerlemek
- "Bu evliliğin yürümeyeceği daha başından anlaşılmıştı ama belki yürütürüz demiştim." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Ölmek
- "O da yürümüş."
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- SÜRÜLME
-
-
[isim]
Sürülmek işi
-
Piyasaya çıkarılma
- "Yeni paraların piyasaya sürülmesi için hazırlıklar yapılıyor."
-
[isim]
Sürülmek işi
- ÇÜRÜMEK
-
-
[nsz]
Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak
- "Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek
- "Onun gelişine kadar da kağşamış, çürümüş, küflenmiş yapı ayakta kalamazdı." (Tarık Buğra)
-
Vurulma veya sıkışma yüzünden vücutta lekeler oluşmak
-
İnsan yıpranmak, çökmek
-
Bir düşünce temelsiz ve kanıtsız kalmak
-
[nsz]
Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak