İçinde üm olan 5 harfli 57 kelime var. İçerisinde ÜM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üm olan kelimeler listesine ya da Sonu üm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SÜMÜK

  1. [isim] Sümük doku hücrelerinin ve üzerinde bulunan bezlerin, doku yüzünde nemli, akıcı, kaygan bir tabaka oluşturan salgısı

ŞÜMUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçine alma, kaplama, kapsama
  2. Kaplam

TÜRÜM

  1. [isim] Varlıkların oluşumu
  2. Bütün var olanların Allah'tan, ondan hiçbir şey eksiltmeksizin çıkması

CÜMLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
    • "Ben bu cümleyi üç defa okudum, hiçbir şey anlayamadım." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Dizge, sistem
  3. [sıfat] Bütün, hep
  4. [zamir] Herkes
    • "Cümleye uzun ömürler dilerim." (Burhan Felek)

KUDÜM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mehter takımlarında ve tekkelerde kullanılmış olan, metal kâseli, küçük iki davuldan oluşmuş usul vurma aracı

ZÜMRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Topluluk, takım, grup, camia
    • "Ben de kardeş sadakasıyla, ötekinin berikinin lütfuyla yaşayan tufeyliler zümresinden çıktım." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Tür, cins

ÜĞRÜM

  1. [isim] Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım, nütasyon

GÜMÜŞ

  1. [isim] Atom numarası 47, atom ağırlığı 107,88, yoğunluğu 10,5 olan, 960 °C'ye doğru sıvı durumuna geçen, parlak beyaz renkte, kolay işlenir ve tel durumuna gelebilen element (simgesi Ag)
  2. [sıfat] Bu elementten yapılmış
    • "Boynundan asılmış gümüş bir köstek taşırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)

HÜKÜM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yargı
    • "Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Kral otuz yıl hüküm sürdü."
    • "Oğlum, beni iyi dinledikten sonra hükmünü verecek." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Üsküp'ün ceza mahkemesinde on beş sene hüküm yedi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Egemenlik, hâkimiyet
    • "Hüküm süren kanaat."
    • "Soğukların hükmü geçti."
  3. Değer, aynı veya benzer nitelik
    • "Kocabaş Kazasker, gerçekten Sultan Mahmut'un gözbebeği hükmündeymiş." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "O yükseklerde fırtına, kar, tipi hüküm sürmekteydi." (Nabizade Nazım)
  4. Önem, geçerlilik
    • "Bu işin ne hükmü var."
  5. Etki, hız, şiddet
    • "Kışın hükmü geçti."
  6. Karar

TÜMÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ur

GÖZÜM

  1. gözümün nuru
    • "İşkembe ayıklamaktan, bulaşık yıkamaktan göz açamıyordum." (Orhan Kemal)
    • "Daha ileride denizin yüzünü birdenbire allak bullak eden akıntıya benzer bir çırpıntı oluyor, bu çırpıntı göz açıp kapayıncaya kadar kesiliyor." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Göz alabildiğine uzanan yeşil tepelerin, ruha ferahlık veren bir munis enginliği vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Kocakarı yöntemlerine inanmayı göz ardı ettiğini söyleyemezdim." (Ayşe Kulin)

MÜMİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İnanan, inançlı, imanlı, mutekit
  2. [isim] Müslüman
    • "Koca Mustafapaşa ücra ve fakir İstanbul / Ta Fetih'ten beri mümin, mütevekkil, yoksul." (Yahya Kemal Beyatlı)

SÜMER
...
SÜRÜM

  1. [isim] Bir ticaret malının satılır olması, revaç
    • "Bu malın sürümü yoktur."
  2. Bir paranın geçer olması, tedavül
    • "Bu para sürümden kaldırıldı."
  3. Devletçe para, senet ve tahvil çıkarma, piyasaya sürme, emisyon
  4. Değişik biçim, versiyon

BEGÜM

  1. [isim] Hint prenseslerine verilen unvan

TÜMEL

  1. [sıfat] Belli bir sınıfa bağlı bireylerin hepsini içine alan, külli
  2. Bütün kapsamıyla alınmış olan (önerme), külli, tikel karşıtı

GÜMÜL

  1. [isim] Susam ve ekin demeti veya yığını

KÜMES

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer
    • "Ne kümeste tavuk bırakırmış ne ahırda hayvan ne de ağılda koyun..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Ufak ev
    • "Biriktirdiğimiz para ile bir kümes edindik."

SÜMEN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Üzerinde yazı yazmaya, arasında evrak saklamaya yarayan deri kaplı altlık
    • "... yazıhanenin sümeni üzerinde, ona gerekli kâğıtları imzalatırken..." (Atilla İlhan)

DÖKÜM

  1. [isim] Kalıba dökme işi ve bunun yapılış yöntemi
    • "Bu hesapların dökümlerini alıp sizlere vereceğim." (Nazlı Eray)
  2. Kumaşın dökümlü olma niteliği
  3. Bir şeyi ayrıntılı olarak ortaya koyma
    • "Hesabın dökümü."
  4. Dökülme zamanı
    • "Yaprak dökümü."
  5. [sıfat] Kalıba dökülerek yapılan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü