İçinde aymak olan 16 kelime var. İçerisinde AYMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aymak olan kelimeler listesine ya da Sonu aymak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KAYMAKLANMAK
KAYMAKAMLIK, KAYMAKÇILIK, KAYMAKLANMA
KAYMAKALTI
PLAYMAKER, VARSAYMAK
KAYMAKAM, KAYMAKÇI, KAYMAKLI
BAYMAK, CAYMAK, KAYMAK, SAYMAK, YAYMAK
AYMAK
A A K M Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
AYMAK, KAYMA, YAKMA, YAMAK
4 Harfli Kelimeler
AKMA, AYAK, AYMA, KAMA, KAYA, MAYA, YAKA, YAMA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AMA, AYA, KAM, KAY, YAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AY, MA, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAYMAKLANMAK
-
-
[nsz]
Kaymak bağlamak, kaymak tutmak
-
[nsz]
Kaymak bağlamak, kaymak tutmak
- KAYMAKLANMA
-
-
[isim]
Kaymaklanmak işi
-
[isim]
Kaymaklanmak işi
- KAYMAKÇILIK
- ...
- KAYMAKAMLIK
-
-
[isim]
Kaymakam olma durumu
-
Kaymakamın görevi
-
Kaymakamın makamı ve bu makama bağlı resmî dairelerin bütünü
-
İlçe, kaza
-
[isim]
Kaymakam olma durumu
- KAYMAKALTI
-
-
[isim]
Yağı alınmış süt
-
[isim]
Yağı alınmış süt
- PLAYMAKER
- ...
- VARSAYMAK
-
-
[-i]
Bir olgunun sonuçlarından yararlanabilmek, bu sonuçlar üzerine düşünce yürütebilmek için onu olmuş veya olacak saymak, farz etmek
- "Sizi daha çok ilgilendireceğini varsaydığım konulara yöneleceğim." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir olgunun sonuçlarından yararlanabilmek, bu sonuçlar üzerine düşünce yürütebilmek için onu olmuş veya olacak saymak, farz etmek
- KAYMAKLI
-
-
[sıfat]
Kaymağı olan
- "Kaymaklı süt."
-
Üzerine veya içine kaymak konulmuş olan
- "Kaymaklı çileği yarına kalmaz bahanesiyle tüketti." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kaymağı olan
- KAYMAKÇI
-
-
[isim]
Kaymak yapan veya satan kimse
-
[isim]
Kaymak yapan veya satan kimse
- KAYMAKAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ilçede devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilçebay
-
Yarbay
-
[isim]
Bir ilçede devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilçebay
- CAYMAK
-
-
[nsz]
Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek
- "Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı." (Oktay Rifat)
-
[nsz]
Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek
- KAYMAK
-
-
[isim]
Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman
-
Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
- "Patlıcan kızartması, pilav, bir de koca kâse kaymak gibi yoğurttan oluşan yemeğimizi yedik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka
-
Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü
-
[isim]
Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman
- SAYMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak
- "Nara sormuşlar: - Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne -demiş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Sayıları arka arkaya söylemek
- "Birden ona kadar saymak."
-
Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek
- "Artık kışı geçti sayabiliriz."
-
Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek
- "Her çiçekten bal eyledik / Arıya saydılar bizi." (Pir Sultan Abdal)
-
Varsaymak, tutmak, farz etmek
- "Elimi uzatsam benim olacak bir vazoya sırt çevirip başkasına kaptırınca onu benden çalınmış saymak neden?" (Haldun Taner)
-
Arka arkaya söylemek, sıralamak
- "Birinin iyiliklerini saymak."
-
Ödemek, peşin vermek
- "İki bin lira saydı, bana bir küpe aldı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Geçer tutmak
- "Bunu saymam, sizi bir gün erkenden beklerim."
-
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye veya bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmak, saygı göstermek, sözünü dinlemek, hürmet etmek
- "Anam babamı nasıl saydı ise ben de kocamı öyle sayacaktım." (Memduh Şevket Esendal)
-
Önemsemek
-
Gibi görmek, kabul etmek
- "Arzularını yapmayı belli büyük bir külfet saydığınız bu küçük kalpler, saadetin kapısından girmeden felaketin ortasına yuvarlanıyorlar." (Aka Gündüz)
-
Hesaba katmak, dikkate almak
- "Bundan önce verdiğimi saymıyor musun?"
-
[-i]
Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak
- BAYMAK
-
-
[nsz]
Yiyecek baygınlık vermek, mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak
-
Aldatmak, kandırmak, etki altında bırakmak
-
[nsz]
Yiyecek baygınlık vermek, mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak
- YAYMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
- "Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." (Necati Cumalı)
-
Birçok kimseye duyurmak
- "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." (Refik Halit Karay)
-
Çevreye dağılmasına sebep olmak
- "Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir."
-
[-i]
Sınırı genişletmek
- "Tozu yaymak. Lekeyi yaymak."
-
[-i]
Koyun, inek vb.ni otlatmak
-
[-i]
Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak
-
[-i]
Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
- AYMAK
-
-
[nsz]
Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak
- "... bırak gece yarısı hoşbeşi Allah aşkına, aydım artık gidip yatayım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Gerçeği anlamak
-
[nsz]
Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak