İçinde ör olan 5 harfli 44 kelime var. İçerisinde ÖR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ör olan kelimeler listesine ya da Sonu ör ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KÜTÖR

Kelime Kökeni : Türkçe

  1. [isim] Smaçör

TÖREL

  1. [sıfat] Töreye uygun olan
    • "Eski Boğaziçi'nde törel bir yaşama belirmiş, sürmüş, artık sona ermiş." (Selim İleri)
  2. Töre ile ilgili

ÖRGEN

  1. [isim] Organ, uzuv

LİKÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Meyve veya bazı bitkiler ile alkol, esans karışımından yapılan şekerli içki
    • "Bu likör vakitsiz, amma şişeleri açmış bulunduk." (Peyami Safa)

YÖRÜK

  1. [sıfat] Yürük
  2. [isim] Yürük

TERÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş
    • "Fransız ihtilalinin teröründen kaçanlar da bunlara eklenmiş." (Haldun Taner)

TÖREN

  1. [isim] Bir toplulukta, üyelerin belli bir olayı, kişiyi veya değeri ayırt edip sembolleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi, merasim
    • "Töreni daha uzaktan izleyen annelerle babalar da sevinçle el çırpıyorlardı." (Çetin Altan)
  2. Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi sebeplerle yapılan toplantı, merasim, seremoni

ÖRGÜN

  1. [sıfat] Bir işi gerçekleştirmek amacıyla türlü ve düzenli görevler yapan organlardan oluşan

ÖRMEK

  1. [-i] İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak
    • "Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!" (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak
    • "Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm." (Burhan Felek)
  3. Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak
    • "Kız saçlarını örmüş."
  4. Duvar yapmak veya onarmak
    • "Bu duvarı iki günde ördüler."
  5. Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak
    • "Bu yeni zevke göre, şiir ve nesir örenler yok." (Yahya Kemal Beyatlı)
  6. Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak
    • "Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ÖRTÜŞ

  1. [isim] Örtme işi veya biçimi

PASÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Voleybolda smaç vurana pas atan kimse

ÖRGÜT

  1. [isim] Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat
    • "Örgütteki dosyası da çoktan dürülmüştü." (Tarık Buğra)
    • "Sizler batıda yerleştiğiniz her karış toprakta Oğuz töresini yaşatacak örgütleri kuracaksınız." (Nezihe Araz)
  2. Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü

ÖRÜLÜ

  1. [sıfat] Örülmüş olan
    • "Üçüncü itiraz, aruza, bütün yüksek şiirimizin örülü olduğunu görüp de sadık kalmak isteyenlerden geliyor." (Yahya Kemal Beyatlı)

FLÖRT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kadınla erkek arasındaki duygusal ilişki
    • "Cemal hiç de benimle flört yapmaya kalkmamıştı." (Halide Edip Adıvar)
  2. Birbirine duygusal ilgi duyan kadın ve erkek
    • "Gerçi birçok flörtleri olmuş ama karar verip de içlerinden biriyle yuva kurmak cesaretini gösterememişti." (Haldun Taner)
  3. Siyasal bir parti, yabancı bir ülke vb.ne tam olarak bağlanmadan yaklaşma

MAJÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Büyük, önemli
  2. [isim] Bir makam, bir akort veya bir aralığın oluşma biçimi
  3. [isim] Büyük önerme

ÇÖRTÜ

  1. [isim] Değirmende buğday teknesi oluğu

ÖRNEK

  1. [isim] Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model
    • "Cemal Paşa ecnebi mütehassısların yardımı ile örnek çiftlikler de yapmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar." (Haldun Taner)
    • "Ne örnek olmaya değerim ne de gülünç olmaktan zevk alırım." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Göstermelik
    • "Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bu çocuk babasını örnek alıyor."
  3. Bir şeyin benzeri, tıpkısı, misil
    • "Bu yapının bir örneği daha yoktur."
  4. Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal
  5. Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey
    • "Örnek aransa öyle sanıyorum ki bizimkinden âlâsı bulunmaz." (Haldun Taner)
  6. [sıfat] En iyi biçimde olan
    • "Bir dâhinin, olağanüstü bir adamın, örnek bir hoca olmamasını doğal karşılamalı." (Haldun Taner)

ÖRÜCÜ

  1. [isim] Örme işi yapan kimse
  2. Kumaş ve örgülerdeki yırtıkları, delikleri onaran kimse veya bu işlerin yapıldığı yer
  3. Duvar yapan veya onaran kimse, yapı ustası

VALÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Değer, kıymet
  2. Geçerlik
  3. Anlam

ŞOFÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sürücü
    • "Cumartesi günü kalkacak otobüste şoförün yanında iki kişilik yer ayırttı." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü