İçinde ço olan 5 harfli 23 kelime var. İçerisinde ÇO bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ço olan kelimeler listesine ya da Sonu ço ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇOMAR
-
-
[isim]
İri köpek, çoban köpeği
-
[isim]
İri köpek, çoban köpeği
- ÇOKÇU
-
-
Çokçuluk öğretisini benimseyen (kimse), plüralist
-
Çokçuluk öğretisini benimseyen (kimse), plüralist
- ÇOTRA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış küçük su kabı
- "Elime çotranın yanındaki bir balta geçti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış küçük su kabı
- ÇOTUK
-
-
[isim]
Dışarıda kalmış ağaç kökü
-
Kesilen ağacın topraktan yukarıda kalan bölümü
-
Asma kütüğü, tevek
-
[isim]
Dışarıda kalmış ağaç kökü
- ÇOPRA
-
-
[isim]
Balık kılçığı
-
Sık çalılık veya sazlık
-
[isim]
Balık kılçığı
- ÇOMAK
-
-
[isim]
Ucu topuzlu değnek
-
[isim]
Ucu topuzlu değnek
- ÇOLPA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Ayağı sakat olan
-
Beceriksiz, eli işe yakışmayan, acemi
- "Hareketleri çolpa, dikkati dağınık, tepkileri geç ve kesikti." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Ayağı sakat olan
- ÇOLAK
-
-
[sıfat]
Eli veya kolu sakat olan (kimse)
- "Hırsızları yakalayan genç, mavi gözlü, çolak bir polisti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Eli veya kolu sakat olan (kimse)
- ÇOĞUN
-
-
[zarf]
Çok kez, sık sık, ekseriya
- "Çoğun içinden geldiği gibi, algıladığım gibi yazıyorum." (Selim İleri)
-
[zarf]
Çok kez, sık sık, ekseriya
- ÇOKLU
-
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
- ÇORBA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sebze, tahıl, et vb. ile hazırlanan sıcak, sulu içecek
- "Bu canım yolların, bu sevimli yapıların harcına dünyamızdan nasibini almamış yüz binlerce insanın alın teri karıştığı akla gelince çorbaya sinek düşüyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
İçinden çıkılmaz durum
-
[isim]
Sebze, tahıl, et vb. ile hazırlanan sıcak, sulu içecek
- ÇOBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır, manda sürülerini otlatan kimse
- "Çoban kaval çaldı sordu bülbüle / Sürülerim hani, ovam nerede?" (Ziya Gökalp)
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır, manda sürülerini otlatan kimse
- ÇOKÇA
-
-
[zarf]
Çok olarak
- "Benden utanırlar, odada çokça koca lakırtısı olsa kalkar kaçarlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Aşırı, fazla
- "Çokça alıngan olduğu için arkadaşları onunla sık sık bozuşuyor." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Çok olarak
- ÇORAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pamuk, yün vb.nden örülen, ayağa giyilen giyecek
- "Köşede bağdaş kurmuş, önce kunduralarını, sonra da çoraplarını çıkarmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Pamuk, yün vb.nden örülen, ayağa giyilen giyecek
- PANÇO
- ...
- ÇORAK
-
-
[sıfat]
Bitkisi iyi olmayan (toprak)
- "Biz geçtiğimiz zamanlar, Sina Çölü, Peygamber Musa'nın geçtiği zaman kadar ıssız, boş, kuru ve çoraktı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Verimli olmayan (toprak)
-
Acı (su)
-
Verimsiz, kısır, bakımsız, yoksul
- "Hayatımın en acı, en yaslı ve çorak zamanları başlamış oldu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Toprak damlara çekilen, su geçirmeyen killi toprak
-
[isim]
Bazı toprakların yüzünde beyaz bir katman durumunda toplanan ve eskiden barut yapmakta kullanılan potaslı, sutlu tuz
-
[sıfat]
Bitkisi iyi olmayan (toprak)
- ÇORLU
-
-
[sıfat]
Hastalıklı, dertli
-
[sıfat]
Hastalıklı, dertli
- ÇOĞUL
-
-
[isim]
Çokluk: Ordular. Geldik
-
[isim]
Çokluk: Ordular. Geldik
- ÇOCUK
-
-
[isim]
Küçük yaştaki oğlan veya kız
- "Çocuğun bir sütninesi vardı." (Refik Halit Karay)
- "Çocuk gibi adam."
- "Araya araya bu oyunu mu buldun? Ayol sen sahiden çocuk kalmışsın." (Refik Halit Karay)
- "Ben de bir türlü ne olduğunu anlayamamıştım! Çocuktan al haberi derler... Boş laf değilmiş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Soy bakımından oğul veya kız, evlat
- "Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Sen de çocuk gibisin, o adamın sözüne inanılır mı?"
-
Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak
- "Çocuk köşeyi dönerken ana arkasından su içmeye gitti." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Genç erkek
-
Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi
-
Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan kimse
- "Otuz yaşında ama hâlâ çocuk."
-
Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse
-
[isim]
Küçük yaştaki oğlan veya kız
- ÇORUM
- ...