İçinde çme olan 6 harfli 10 kelime var. İçerisinde ÇME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında çme olan kelimeler listesine ya da Sonu çme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E M Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

MEÇ

2 Harfli Kelimeler

ÇE, EM, ME

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SÜRÇME

  1. [isim] Sürçmek işi

İÇMECE

  1. [isim] İçmeler

GEÇMEK

  1. [-e] Bir yerden başka bir yere gitmek
    • "Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." (Tarık Buğra)
    • "Biz ev yaptırdık ama sen bize bakma; bizim paramız vardı. Geç efendim geç; bu işler sizin gibilerin harcı değil." (Nazım Kurşunlu)
    • "Onun geçtiği yollardan geçtiğim için tahminlerim biraz daha kolaylaşıyor." (Haldun Taner)
  2. [-den] Bir yandan girip diğer yandan çıkmak
    • "İplik iğne deliğinden zor geçti."
  3. [-den] Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek
    • "Eve giderken sizin sokaktan geçeriz."
  4. [-den] Bir duruma uğramak, konu olmak
    • "Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek."
  5. [-den] Bırakmak, vazgeçmek
    • "Huylu huyundan geçmez."
  6. [-de] Yaşamak
  7. [-den] Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak
    • "Hakkın var... Ne çare ki bizden geçti, diye söyleniyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. [-de] Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek
    • "Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı." (Atilla İlhan)
  9. [-i] Hastalık bulaşmak, sirayet etmek
    • "Hastalık bana ondan geçti."
  10. [-den] Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek
    • "Bu titizlik ona babasından geçmiş."
  11. [-den] Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek
  12. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak
    • "İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok." (Sermet Muhtar Alus)
  13. Yerini bırakıp başka yer almak
  14. [-den] Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak
    • "Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler." (Sait Faik Abasıyanık)
  15. Etki yapmak, işlemek
    • "Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş."
  16. Görev almak
    • "İktidara geçmek."
  17. Kalmak, devrolmak
  18. [-i] Geride bırakmak, aşmak
    • "Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti."
  19. [nsz] Tükenmek, bitmek, sona ermek
    • "Yavaş yavaş bu hırs geçer." (Falih Rıfkı Atay)
  20. [-i] Üstünlük sağlamak
  21. [-i] Söylemeden veya bitirmeden atlamak
    • "O meseleyi geçelim. O bahsi geç!"
  22. [-i] Zamanı aşmak, geride bırakmak
    • "Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu." (Peyami Safa)
  23. [-le] Harcamak
    • "Bütün günüm seni takip etmekle geçti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  24. [-i] Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek
  25. [-i] Birinden meşk etmek
    • "Bu şarkıyı kimden geçtiniz."
  26. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek
    • "Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş."
  27. [nsz] Sönmek
    • "Ocak sönmüş, koru bile geçmişti." (Nabizade Nazım)
  28. Yazılmak, girmek
    • "Tarihe geçmek. Kitaba geçmek."
  29. [nsz] Sürümü olmak, satılmak
  30. [-i] Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak
    • "Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti..." (Halide Edip Adıvar)
  31. [nsz] Kullanımda olmak, tedavülde olmak
    • "Bu para artık geçmiyor."
  32. [nsz] Kabul edilemez olmak
    • "Senin paran burada geçmez."
  33. [nsz] Okulda, sınavda başarı göstermek
    • "Çocuk bu yıl geçti."
  34. Bir yere gidip oturmak
  35. [nsz] Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak
    • "Bu karpuz geçmiş."
  36. [nsz] Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak
    • "Görmedim dedi, geçti."
  37. [yardımcı fiil] Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
    • "lska geçmek. Diskur geçmek."
  38. [-i] Çekiştirmek, yermek
    • "Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim." (Halk türküsü)

GÖÇMEK

  1. [-den] Yerleşmek amacıyla mahalle, köy, şehir veya ülke değiştirmek
    • "Selanik elden çıkınca ailesi İzmir'e göçmüştür." (Atilla İlhan)
    • "En güzel halk türküleri çok sevilen bir insanın ansızın göçüp gitmesi ile kopan bir feryattır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Bazı hayvanlar, sıcak iklimli ülkelere gitmek
  3. [nsz] Çökmek
  4. [nsz] Ölmek
  5. Oturmak
    • "Masaların arasından geçerek localardan birine gider, göçerlerdi." (Ercüment Ekrem Talu)

BİÇMEK

  1. [-i] Belli bir biçim vererek kesmek
    • "Tahta biçmek."
  2. Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek
  3. Ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek
  4. Yaylım ateşiyle öldürmek
  5. Değer, paha, fiyat belirlemek

SEÇMEK

  1. [-i] Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak
    • "Ben bu kitabı seçtim."
  2. Birine oy vererek bir göreve getirmek
    • "Biz sizi başkanlığa seçtik."
  3. Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek
    • "Benim ne akla hizmet edip de Almanca muallimliğini seçtiğime şaşıp şaşıp kalıyordu." (Haldun Taner)
  4. Ne olduğunu anlamak, fark etmek
    • "Sizler gezip tozmakta hür olduğunuz hâlde insan zekâsı ile bir adım ilerisini seçemiyorsunuz, sezemiyorsunuz." (Refik Halit Karay)
  5. Farklı görmek, üstün görmek
  6. Tercihini bir yönde kullanmak
  7. [nsz] Titiz davranmak, kolay kolay beğenmemek
    • "O yemek seçer, her şeyi yemez."

GEÇMEZ

  1. [sıfat] Kullanımı olmayan
  2. Değerini yitirmiş

SEÇMEN

  1. [isim] Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip
    • "Mahallî idareler ... seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilerdir." (Anayasa)

ÖLÇMEK

  1. [-i] En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek
    • "Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim." (Necati Cumalı)
    • "Değer yargılarımızı her an, hiç durmamacasına yeniden ölçüp biçmek zorunluluğumuz, işte bu aşağılanma sorunundan kaynaklanıyor." (Selim İleri)
  2. Aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek
    • "Behiç cesaretini ölçtüğü zaman kendisini oldukça kuvvetli buldu." (Peyami Safa)

GÖÇMEN

  1. [sıfat] Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir
    • "Ama biz de yeni göçmeniz, hâlden anlarız." (Nezihe Araz)
  2. Sıcak iklimli ülkelere giden (hayvan)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü