İçinde ç olan 5 harfli 514 kelime var. İçerisinde Ç harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ç harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BADIÇ
-
-
[isim]
Bakla, fasulye, bezelye vb. taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk, baklamsı meyve
-
[isim]
Bakla, fasulye, bezelye vb. taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk, baklamsı meyve
- ÇİPİL
-
-
[sıfat]
Ağrılı ve kirpikleri dökülmüş (göz)
- "Annesininki gibi çipil fakat daha siyah ve kapakları şişmiş gözleri parlak, ufarak ve batıktı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Ağrılı ve kirpikleri dökülmüş (göz)
- ÇİSEN
- ...
- ÇOKAL
-
-
[isim]
Savaşlarda giyilen zırh
-
[isim]
Savaşlarda giyilen zırh
- KOŞAÇ
-
-
[isim]
Ad cümlelerinde özne ile yüklemi birleştiren, yükleme güçlü ihtimal, olumluluk, olumsuzluk, süreklilik, kesinlik kavramları veren -dır / -dir eki veya değil kelimesi
-
[isim]
Ad cümlelerinde özne ile yüklemi birleştiren, yükleme güçlü ihtimal, olumluluk, olumsuzluk, süreklilik, kesinlik kavramları veren -dır / -dir eki veya değil kelimesi
- PULUÇ
-
-
[sıfat]
Cinsel gücü olmayan (erkek)
-
[sıfat]
Cinsel gücü olmayan (erkek)
- UÇKUR
-
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- "O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu." (Burhan Felek)
-
Cinsel duygu veya ilişki
- "Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş." (Burhan Felek)
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- ÇOBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır, manda sürülerini otlatan kimse
- "Çoban kaval çaldı sordu bülbüle / Sürülerim hani, ovam nerede?" (Ziya Gökalp)
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır, manda sürülerini otlatan kimse
- ÇÖZGÜ
-
-
[isim]
Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler, arış
-
[isim]
Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler, arış
- GERÇİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Her ne kadar ... ise de, vakıa
- "Mahallen gerçi sakindir, sakindir ama civcivli de bir mahalledir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Her ne kadar ... ise de, vakıa
- İÇREK
-
-
[sıfat]
Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı
-
[sıfat]
Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı
- VURAÇ
-
-
[isim]
Raket
-
[isim]
Raket
- ÇALIK
-
-
[sıfat]
Çarpık
- "Ağzı burnu çalık."
-
Verev kesilmiş
- "Kumaşın bir yanı çalık."
-
Doğal olmaktan uzaklaşmış, kendi renginden olmayan
- "Aklı çalık. Rengi çalık."
-
Adı defterden silinmiş
-
Yüzünde çıban veya yara yeri olan
-
[isim]
Çıban yeri
-
[isim]
Koyunlarda çiçek hastalığı
-
[isim]
Çalgın
-
Yan yan giden
- "Çalık at."
-
[sıfat]
Çarpık
- ÇOMAK
-
-
[isim]
Ucu topuzlu değnek
-
[isim]
Ucu topuzlu değnek
- SONUÇ
-
-
[isim]
Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- "Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi." (Necati Cumalı)
- "Çalışmaları sonuç vermedi."
-
Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey
- "Sınav sonucu."
- "Görüşmelerden sonuç alınamadı."
-
Öz, özet
-
Bir yarışmada, spor karşılaşmasında tarafların elde ettikleri puan, sayı, skor
-
Yazının veya sözün bitim bölümü
-
[isim]
Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- ÇEPER
-
-
[isim]
Çit
- "Sıra sıra çeperler / Çepere su serperler / Irak yoldan geleni / Terli terli öperler." (Halk türküsü)
-
Ahlaksız, huysuz, geçimsiz kimse
-
Bağ çubuğu, çalı çırpı
-
Sebze bahçesi
-
Zar
-
[isim]
Çit
- ÇULHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
El tezgâhında bez dokuyan kimse
-
[isim]
El tezgâhında bez dokuyan kimse
- EZGİÇ
-
-
[isim]
Boyaları ezmeye yarayan demir veya porselen alet
-
[isim]
Boyaları ezmeye yarayan demir veya porselen alet
- ÇALGI
-
-
[isim]
Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman
- "Şu evde ne zaman iki tel çalgı çalsak mahalleli söylemediğini bırakmıyor." (Peyami Safa)
-
Çalgı çalma, müzik
- "Sokağın dibinde çalgı sesleri işiterek birkaç adım ilerledi." (Peyami Safa)
-
Müzik topluluğu
- "Çalgı, yerine geçmiş oturmuştu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman
- ÇEÇEN
- ...