İçinde zeh olan 19 kelime var. İçerisinde ZEH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zeh olan kelimeler listesine ya da Sonu zeh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KURBAĞAZEHRİ
ZEHİRLENMEK, ZEHİRLETMEK
ZEHİRLEMEK, ZEHİRLENME, ZEHİRLETME, ZEHİRLİLİK
ZEHİRLEME, ZEHRETMEK, ZEHROLMAK
MÜNEZZEH, MÜZEHHEP, PANZEHİR, ZEHİRSİZ, ZEHRETME, ZEHROLMA
ZEHİRLİ
ZEHAP, ZEHİR
E H Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EH, HE, ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KURBAĞAZEHRİ
-
-
[isim]
Kurbağazehrigillerden, tatlı sularda yaşayan, beyaz çiçekli, yürek biçimi yapraklı bir süs bitkisi (Hydrocharis)
-
[isim]
Kurbağazehrigillerden, tatlı sularda yaşayan, beyaz çiçekli, yürek biçimi yapraklı bir süs bitkisi (Hydrocharis)
- ZEHİRLENMEK
-
-
[nsz]
Zehirleme işi yapılmak veya zehirleme işine konu olmak, ağılanmak
- "Zehirlenmiş bir köpekle, kömür çarpmış bir insanın ölüşlerine bakarsanız onları kardeş sanırsınız." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Zehre maruz kalmak
- "Dün akşam yediğim yemekten zehirlendim."
-
Zararlı düşünceler edinmek
-
[nsz]
Zehirleme işi yapılmak veya zehirleme işine konu olmak, ağılanmak
- ZEHİRLETMEK
-
-
[-i]
Zehirleme işini yaptırmak
-
[-i]
Zehirleme işini yaptırmak
- ZEHİRLENME
-
-
[isim]
Zehirlenmek durumu
- "Gece saat dörde kadar eğlendik yahut zehirlenmenin adına eğlenti dedik." (Aka Gündüz)
-
Yılan, arı vb. sokması sonucu görülen hastalık
-
[isim]
Zehirlenmek durumu
- ZEHİRLEMEK
-
-
[-i]
Öldürmek amacıyla yedirme, içirme vb. yollarla zehir vermek, ağılamak
-
Birine zararlı düşünceler, zararlı duygular aşılamak
- "Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Öldürmek amacıyla yedirme, içirme vb. yollarla zehir vermek, ağılamak
- ZEHİRLİLİK
-
-
[isim]
Zehirli olma durumu
-
[isim]
Zehirli olma durumu
- ZEHİRLETME
-
-
[isim]
Zehirletmek işi
-
[isim]
Zehirletmek işi
- ZEHROLMAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[nsz]
Zevk almak umulurken üzüntü ile karşılaşmak
- "Bu gezinti bana zehroldu."
-
[nsz]
Zevk almak umulurken üzüntü ile karşılaşmak
- ZEHRETMEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[-i]
Tatsızlık çıkarıp üzüntüye yol açmak, bunaltmak, acı vermek, sıkmak, üzmek
- "Hayatımın sonuna kadar böyle her günümü zehredemem." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Tatsızlık çıkarıp üzüntüye yol açmak, bunaltmak, acı vermek, sıkmak, üzmek
- ZEHİRLEME
-
-
[isim]
Zehirlemek işi
-
[isim]
Zehirlemek işi
- ZEHİRSİZ
-
-
[sıfat]
Zehirli olmayan
- "Kuyruğu kuş yuvalarına, yosunların içinde büyümüş, zehirsiz bir su yılanının ürkek tavrıyla dokunuyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Zehirli olmayan
- MÜNEZZEH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Temiz, arı
-
Uzak
-
[sıfat]
Temiz, arı
- MÜZEHHEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Altın suyuna batırılmış olan
-
Yaldızla süslenmiş, yaldızlanmış
-
[sıfat]
Altın suyuna batırılmış olan
- PANZEHİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan madde, antidot
-
[isim]
Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan madde, antidot
- ZEHRETME
-
-
[isim]
Zehretmek durumu
-
[isim]
Zehretmek durumu
- ZEHROLMA
-
-
[isim]
Zehrolmak durumu
-
[isim]
Zehrolmak durumu
- ZEHİRLİ
-
-
[sıfat]
Zehri olan
- "Zehirli mantarlar."
-
Zararlı (duygu, düşünce vb.)
-
[sıfat]
Zehri olan
- ZEHAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sanma, sanı, zannetme
- "Bu oyunun kendine düşman bir partiye seçmen kazandırdığı zehabına kapılmış olacak." (Haldun Taner)
- "Kim bilir ne taraflara yorar, ne zehaplarda bulunur?" (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Sanma, sanı, zannetme
- ZEHİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem
- "Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bunlar, etraflarına mütemadiyen zehir saçmakta ve kendi kuruntularını ancak birtakım garip snopluklarla avutmaya çalışmaktadırlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı
- "Dünya ile küsmüş, içi zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini." (Necati Cumalı)
- "İçimde elim bir boşluk, aşk ve hayat ortasında derin bir yalnızlık hissiyle bütün uykum acı ve zehir kesildi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem