İçinde za olan 5 harfli 94 kelime var. İçerisinde ZA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında za olan kelimeler listesine ya da Sonu za ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MOZAK
-
-
[isim]
Domuz yavrusu
-
[isim]
Domuz yavrusu
- GAZAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ceylan
-
[isim]
Ceylan
- ZABİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker
- "Bu karanlık günler, senin gibi genç, ateşli, imanlı zabitlerin gayreti ile aydınlanacak!" (Samim Kocagöz)
-
[sıfat]
Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran
-
[isim]
Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker
- ZANLI
-
-
[sıfat]
Şüpheli
-
[sıfat]
Şüpheli
- CEZAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ceza ile ilgili, cezaya ilişkin, cezaya dayanan
- "Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez." (Anayasa)
-
[sıfat]
Ceza ile ilgili, cezaya ilişkin, cezaya dayanan
- İZAFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Göreceli
-
[sıfat]
Göreceli
- SIZAK
-
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
- AZAMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Maksimum
-
[sıfat]
Maksimum
- DOZAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dozu ayarlama
-
Düzem
-
[isim]
Dozu ayarlama
- AZADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Başıboş, erkin, serbest
- "Çocuk gönlüm kaygılardan azade." (Orhan Veli Kanık)
-
[zarf]
Başıboş, erkin, serbest olarak
- "Gürültüden azade yaşamak."
-
[sıfat]
Başıboş, erkin, serbest
- LAHZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an
- "Top gürleyip oruç bozulan lahzadan beri / Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an
- ERZAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı
- "Çarşıdan erzakını bile kendi pazarlık eder, kendi alır, kendi evine getirir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı
- EZANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ezanla ilgili
-
[sıfat]
Ezanla ilgili
- LEZAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kertenkele derisinin sepilenmesiyle elde edilen bir tür deri
-
[isim]
Kertenkele derisinin sepilenmesiyle elde edilen bir tür deri
- ZAĞLI
-
-
[sıfat]
Kılağılı
-
[sıfat]
Kılağılı
- ÖZALP
- ...
- ARIZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aksama, aksaklık, bozulma
- "Otomobil arıza yaptı."
-
Engebe
-
Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekâr işaretlerinin ortak adı
-
[isim]
Aksama, aksaklık, bozulma
- ZAMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
- "Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım." (Ömer Seyfettin)
- "Nihayet yalnız kaldığım bir zamanı avlayarak yanıma yaklaşıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kaybolmuş şeyleri bulurum ama sen zamanı geçirmişsin, saatini bulamadım." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
- "Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir." (Atilla İlhan)
-
Belirlenmiş olan an
-
Çağ, mevsim
- "Gül zamanı. Çocukluk zamanı."
-
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit
-
Dönem, devir
- "Eski müdür zamanında hayli şımarmış olan bu miskin ve ukala herifi sepetledi." (Haldun Taner)
-
Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
- "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
-
Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram
-
Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı
- "Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir."
-
Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri
-
[isim]
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
- FORZA
- ...
- İZALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yok etme, giderme
- "Ben sende hasıl olan fikirleri izale etmek isterim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yok etme, giderme