İçinde za olan 4 harfli 42 kelime var. İçerisinde ZA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında za olan kelimeler listesine ya da Sonu za ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bu, şu, o
-
Etkisiz, kusursuz
-
[sıfat]
Bu, şu, o
- ZAMK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akasya, kitre, sütleğen vb. ağaçların kabuklarından sızarak donan, eriyiği yapıştırıcı olarak kullanılan, renksiz veya sarı kırmızımtırak renkte amorf madde
-
Bu maddenin yapıştırıcı olarak kullanılan eriyiği
-
[isim]
Akasya, kitre, sütleğen vb. ağaçların kabuklarından sızarak donan, eriyiği yapıştırıcı olarak kullanılan, renksiz veya sarı kırmızımtırak renkte amorf madde
- ZARF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kap, kılıf, sarma
-
İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese
- "Bir sabah kahvaltımı yaparken bana gösterişli bir zarf getirdiler." (Ahmet Haşim)
-
İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap
- "Kenarları ezik bir çift altın kahve fincanı zarfını elinde evirir çevirirdi." (Reşat Enis)
-
Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç: Az yaşamıştı. Geç kalınca utandı gibi
-
[isim]
Kap, kılıf, sarma
- FEZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uzay
-
[isim]
Uzay
- GAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal savaş
- "Küffar üzerindeki gazamızın sevabı bize kâfidir." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[isim]
İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal savaş
- İZAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açıklama
- "Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Açıklama
- HİZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu
- "Çarşafların kenarları perdelerle bir hizada mıydı?." (Mithat Cemal Kuntay)
- "Sandallar tam bir hizaya gelince onları birbirlerine elleriyle bitiştirerek tutan kayıkçılar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bir defada sözü, beni meslek hayatımda hizaya getiren uyarmalardan biri olmuştur." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu
- İZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlayış, anlama yeteneği
-
[isim]
Anlayış, anlama yeteneği
- İZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseyi gönderme, yollama
-
[isim]
Bir kimseyi gönderme, yollama
- UZAM
-
-
[isim]
Algılanan nesnelerin temel niteliği
-
Bir nesnenin uzayda kapladığı yer, vüsat
-
[isim]
Algılanan nesnelerin temel niteliği
- İZAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
- "Bu vaka Bilal'i, uşakların izacından tamamen kurtardı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fısıltıları bu sakin adamı gıdıklıyor, izaç ediyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
- NİZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çekişme, bozuşma, kavga
-
[isim]
Çekişme, bozuşma, kavga
- AZAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Paylama
-
[isim]
Paylama
- MİZA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kumarda ortaya sürülen para
-
[isim]
Kumarda ortaya sürülen para
- BAZA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Mobilyanın uzunluğunca konulan dar ayak
-
Dolap gövdesinin zemine düzgün oturmasına yarayan çerçeve şeklindeki kaide
-
Yatağın yerden yüksek olmasını sağlayan veya sandık olarak kullanılan boş bölmesi
-
[isim]
Mobilyanın uzunluğunca konulan dar ayak
- CEZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım
- "Hırsızlıktan üç ay ceza çekti."
- "Hasretten lime lime olmuş zavallı kalbinle oynayanlar cezalarını buldular." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu haylazlığının cezasını çeker." (Peyami Safa)
- "Seni yalana tövbe ettirecek bir cezaya çarptırmalıyım." (Refik Halit Karay)
-
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım
- "... kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz." (Anayasa)
-
[isim]
Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım
- KOZA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinde tohum veya krizalit bulunan korunak, kozalak
- "Pamuk kozası. İpek kozası."
- "Hiçbir tarakta bezim kalmadı, ipek böceği gibi kozama çekilmiş, kendi hâlimde, politikaya bulaşmadan yaşıyorum." (Atilla İlhan)
- "Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı." (Yahya Kemal)
-
İpek böceğinin ördüğü ve içine kapandığı korunak
-
[isim]
İçinde tohum veya krizalit bulunan korunak, kozalak
- AZAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç
- "Aydınlık olunca günlerin devamı bir azap gibi geliyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bu şehrin, takdir fukaralarının orta malına dönüşmüş olmasından azap duyuyorum." (Aydın Boysan)
- "Bu düşünce ona epeyce azap verdi." (Ahmet Mithat)
-
İslam inanışına göre dünyada günah işlemiş olanlara ahirette verilecek ceza
- "Senin yüzünden bir hâl olursa azabını ömrün boyunca çekersin ağabey." (Haldun Taner)
-
[isim]
Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç
- AZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Serbest bırakma
- "Zavallı kuş birdenbire sendeledi, azat olduğuna inanmıyor gibi durdu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Okullarda paydos
-
[sıfat]
Serbest bırakılmış olan
-
[isim]
Serbest bırakma
- ZARA
- ...