İçinde za olan 4 harfli 42 kelime var. İçerisinde ZA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında za olan kelimeler listesine ya da Sonu za ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
- "Emirgân Camiinden yankılanan sabah ezanını duydular." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
- OZAN
-
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- "Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Şiir yazan kimse, şair
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- İZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlayış, anlama yeteneği
-
[isim]
Anlayış, anlama yeteneği
- SEZA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Uygun, yaraşır, bir şeye değer
- "Hele, Topaç dedikleri o mollanın hâli görülmeye seza." (Sermet Muhtar Alus)
-
[ünlem]
Uygun, yaraşır, bir şeye değer
- AZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Serbest bırakma
- "Zavallı kuş birdenbire sendeledi, azat olduğuna inanmıyor gibi durdu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Okullarda paydos
-
[sıfat]
Serbest bırakılmış olan
-
[isim]
Serbest bırakma
- FEZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uzay
-
[isim]
Uzay
- ZAİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çoğaltan, artıran
-
Gereksiz, fazla
- "Canım bu kadar yeter, fazlası zait." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Artı (+)
-
[sıfat]
Çoğaltan, artıran
- ZAZA
- ...
- MİZA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kumarda ortaya sürülen para
-
[isim]
Kumarda ortaya sürülen para
- ZADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Oğul, evlat
- "Şimdi bilmem ne zade namı altında, İstanbul'un en büyük zenginlerinden biriydi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Doğmuş
-
[isim]
Oğul, evlat
- ZAAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşkünlük, eksiklik, yetersizlik, zayıflık, dayanamama
- "Kendisine zaafımdan ziyade metanetimi gösterdiğim kadın içeriye girdi." (Peyami Safa)
- "Öteki, bütün bunları bir zaaf sayarak bu sefer ondan borç almış, ödememiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İrade zayıflığı
- "Her Havva kızı gibi övünmek onun da zaafıdır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Düşkünlük, eksiklik, yetersizlik, zayıflık, dayanamama
- İZAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açıklama
- "Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Açıklama
- BAZA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Mobilyanın uzunluğunca konulan dar ayak
-
Dolap gövdesinin zemine düzgün oturmasına yarayan çerçeve şeklindeki kaide
-
Yatağın yerden yüksek olmasını sağlayan veya sandık olarak kullanılan boş bölmesi
-
[isim]
Mobilyanın uzunluğunca konulan dar ayak
- ZARF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kap, kılıf, sarma
-
İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese
- "Bir sabah kahvaltımı yaparken bana gösterişli bir zarf getirdiler." (Ahmet Haşim)
-
İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap
- "Kenarları ezik bir çift altın kahve fincanı zarfını elinde evirir çevirirdi." (Reşat Enis)
-
Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç: Az yaşamıştı. Geç kalınca utandı gibi
-
[isim]
Kap, kılıf, sarma
- RIZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Razı olma, isteme, istek
- "Yarım yamalak ıslahat tedbirlerine inanmaktansa kazaya rıza göstermek bana daha hoş görünür." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "... kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz." (Anayasa)
-
[isim]
Razı olma, isteme, istek
- İMZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret
- "Mektubun sonunda imzamı görür görmez kim bilir ne kadar şaşıracaksın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı." (Orhan Kemal)
- "Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler." (Ömer Seyfettin)
-
İmzalama işi
-
Herhangi bir dalda ün yapmış yazar, sanatçı
- "Dergi en ünlü imzalara yer veriyor."
-
[isim]
Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret
- HİZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu
- "Çarşafların kenarları perdelerle bir hizada mıydı?." (Mithat Cemal Kuntay)
- "Sandallar tam bir hizaya gelince onları birbirlerine elleriyle bitiştirerek tutan kayıkçılar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bir defada sözü, beni meslek hayatımda hizaya getiren uyarmalardan biri olmuştur." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu
- İZAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağırlama
-
[isim]
Ağırlama
- AZAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Paylama
-
[isim]
Paylama
- LAZA
-
-
[isim]
Bal koymaya yarayan küçük tekne
-
[isim]
Bal koymaya yarayan küçük tekne