İçinde z olan 2 harfli 5 kelime var. İçerisinde Z harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında z harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

UZ

  1. [sıfat] İyi, güzel
  2. İşe yatkın, becerikli, mahir

ZE

  1. Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu

ÖZ

  1. [isim] Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı
    • "Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." (Haldun Taner)
    • "Özü sözü bir, yürekli bir kişi idi." (Haldun Taner)
  2. "Kendine, kendi kendini" anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz
    • "Öz eleştiri, öz geçmiş, öz yönetim."
  3. Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde, ekstre
    • "Karaciğer özü. Meyve özü. Mısır özü."
  4. Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça
  5. [zamir] Kendi, zat
    • "Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme." (Karacaoğlan)
  6. Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde
    • "Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama asıl kriz şirketin kendi özünde." (Aka Gündüz)
  7. Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm

AZ

  1. [sıfat] Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik
    • "Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Saçlarının tamamı ağarmış. Az buz değil üç yılı doldurduk birlikte." (Ayşe Kulin)
    • "Sen de az değilsin, muziplikte ona taş çıkartırsın."
    • "Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [zarf] Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

İZ

  1. [isim] Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare
    • "Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Felaketler, ıstıraplar, matemler ruhumuzda âdeta bir yara gibi derin bir iz bırakıyor." (Ömer Seyfettin)
    • "Sonradan onun da izini sürüp yerini buldum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti
    • "Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare
    • "Cinayet izleri."
  4. Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser
    • "O çağ uygarlığından iz kalmadı."
  5. Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü