İçinde yi olan 5 harfli 35 kelime var. İçerisinde Yİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yi olan kelimeler listesine ya da Sonu yi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
- "Kendince uğur denediği bazı beyitleri okudu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ev
-
[isim]
Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
- İYİCE
-
-
[sıfat]
İyiye yakın
- "İyice bir ev."
-
[zarf]
Çok, neredeyse tamamen
- "Şapkası iyice yana yıkılmıştı." (Çetin Altan)
-
[zarf]
Gereği gibi
-
[sıfat]
İyiye yakın
- YİRMİ
-
-
On dokuzdan sonra gelen sayının adı
-
Bu sayıyı gösteren 20, XX rakamlarının adı
-
[sıfat]
İki kere on, on dokuzdan bir artık
-
On dokuzdan sonra gelen sayının adı
- DEYİM
-
-
[isim]
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir
- "Bence ziyan olmuş, eski deyimi ile heder olmuş bir değerdir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir
- FEYİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verimlilik, gürlük, ongunluk, bereket
-
Artma, çoğalma
-
İlerleme, kültürel gelişme, olgunluk
- "Bu hayırlı teşebbüsün doğu vilayetlerimiz gençliğine bahşedeceği feyiz Cumhuriyet hükûmeti için ne mutlu eser olacaktır." (Atatürk)
-
Manevi haz, mutluluk, iç huzuru
-
[isim]
Verimlilik, gürlük, ongunluk, bereket
- TAYİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma
- "Yola devam edilmesini tayin için sordu." (Refik Halit Karay)
- "Necmi Efendi palas pandıras Çorlu'ya tayin edildi." (Haldun Taner)
-
Atama
-
[isim]
Ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma
- GİYİT
-
-
[isim]
Giysi
-
[isim]
Giysi
- YİTME
-
-
[isim]
Yitmek işi, kayıp
-
[isim]
Yitmek işi, kayıp
- RAYİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir para biriminin veya malın satış ve sürüm değeri
- "Türk lirasının rayicinin en yüksek olduğu bir dönemden söz ediyorum." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir para biriminin veya malın satış ve sürüm değeri
- GİYİŞ
-
-
[isim]
Giyme işi veya biçimi
-
[isim]
Giyme işi veya biçimi
- YİYİŞ
-
-
[isim]
Yemek işi veya biçimi
-
[isim]
Yemek işi veya biçimi
- YİĞİT
-
-
[sıfat]
Güçlü ve yürekli, kahraman, alp
-
Gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen (kimse)
- "O yiğit adamdır, gerçeği söylemekten çekinmez."
-
[isim]
Delikanlı, genç erkek
- "Yiğide ölüm geçine / Al beni zülfün ucuna / Sallanayım tel yerine." (Karacaoğlan)
-
[sıfat]
Güçlü ve yürekli, kahraman, alp
- ÇEYİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
- "Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir eve verilen Zeynep..." (Tarık Buğra)
- "Kazandığını bir yana atar, kendine çeyiz düzer." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
- SEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir topluluğun ileri gelen kişisi
-
Hz. Muhammed'in soyundan olan kimse
-
[isim]
Bir topluluğun ileri gelen kişisi
- YİVLİ
-
-
[sıfat]
Yivi olan, üzerine yiv açılmış olan
-
[sıfat]
Yivi olan, üzerine yiv açılmış olan
- SEYİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş
- "Hastalığın seyri."
- "Sanki Rumeli baştan başa bir arena idi ve Avrupa siyaset adamları da birer Roma imparatoru gibi mermerden localarına kurulmuşlar, oradaki olumlu güreşleri seyre dalmışlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kara taşıtlarının belli bir güzergâhta ilerlemesi
-
Özellikle gemilerin belli bir rotayı takip ederek yolculuk etmesi
-
Bir yerden başka bir yere gitmek için yola çıkma
-
Eğlenmek için bakma, hoşlanarak bakma, temaşa
- "Tevfik, orta oyununa çıkınca seyrine en sık gidenlerden birisi Selim Paşa'nın karısı oldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Bakıp eğlenecek şey, eğlendirici durum
- "Bundan âlâ seyri nerde bulacak garipler?" (Tarık Buğra)
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş
- KEYİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vücut esenliği, sağlık
- "Keyfiniz nasıl?"
- "Türkü söylüyorsun, keyif çatıyorsun." (Peyami Safa)
- "Bize hakaret eden, bize utangaçlık yükleyen bu zincir şarkıları, düşmanın kulağına keyif verecektir." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Gelmeyecekmiş, keyfi bilir!"
-
Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı
- "Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Rahat, huzur, afiyet
-
İstek, heves, zevk
- "Ağır ağır keyifle başladım kahvemi çekmeğe." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Alkollü içki ve başka uyuşturucu maddeler kullanıldığında insanda görülen durum
-
Yolsuz ve kural dışı istek
- "Niye bir memurun keyfine boyun eğiyorsunuz?" (Necati Cumalı)
-
Esrar
-
[isim]
Vücut esenliği, sağlık
- SEYİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ata bakan, tımar eden kimse, at bakıcısı
-
[isim]
Ata bakan, tımar eden kimse, at bakıcısı
- BEYİN
-
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- "Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor." (Orhan Kemal)
- "Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı." (Haldun Taner)
- "Beyni sulanan bu ayyaş, iğrenç mahluku onlara anlatmakta ne fayda olabilirdi." (Mahmut Yesari)
- "Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü." (Erhan Bener)
-
Muhakeme, usa vurma
-
Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse
-
Akıl, anlayış
-
Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse
- "Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden biridir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- GEYİK
-
-
[isim]
Geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan (Cervus elaphus)
-
Karısının veya bir kadın yakınının ihanetine uğramış erkek
-
[isim]
Geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan (Cervus elaphus)