Sonunda yi olan 18 kelime var. Yİ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde yi olan kelimeler listesine ya da başında yi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
DARÜLBEDAYİ
BEYLERBEYİ, KÜLHANBEYİ
DEREBEYİ
BAŞBAYİ
BEDAYİ, GÜVEYİ, PEKİYİ, SANAYİ
ENAYİ, EPEYİ, TEŞYİ
BAYİ, DEYİ, MAYİ, ŞAYİ, ZAYİ
İYİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DARÜLBEDAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzel sanatlar kuruluşu
- "Darülbedayi ismini bulan da doktor ve şair Hüseyin Suat'tı." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Güzel sanatlar kuruluşu
- KÜLHANBEYİ
-
-
[isim]
Kendilerine özgü giyiniş ve konuşma biçimleri olan, argo kullanan, başıboş, haylaz delikanlı, kabadayı, serseri, hayta, külhani, apaş
- "Kahveci, kadınların yanına gittiği zaman bir kasaba külhanbeyinin olabileceği kadar kibar tavırlar, mahcup edalar alıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kendilerine özgü giyiniş ve konuşma biçimleri olan, argo kullanan, başıboş, haylaz delikanlı, kabadayı, serseri, hayta, külhani, apaş
- BEYLERBEYİ
-
-
[isim]
Sancak beylerinin başı
-
[isim]
Sancak beylerinin başı
- DEREBEYİ
-
-
[isim]
Topraklarını derebeylik düzenine göre yöneten kimse, kont
-
Zorba
- "Sende bir şarklı derebeyi ruhunun saklı olmasından korkar." (Peyami Safa)
-
[isim]
Topraklarını derebeylik düzenine göre yöneten kimse, kont
- BAŞBAYİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Bir dağıtım işinde bütün bayilerin bağlı bulunduğu ana bayi
-
[isim]
Bir dağıtım işinde bütün bayilerin bağlı bulunduğu ana bayi
- GÜVEYİ
-
-
[isim]
Damat
- "Güveyi girdiğinin ertesi günü askere çağrıldı."
-
[isim]
Damat
- PEKİYİ
-
-
[isim]
Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan en yüksek başarı derecesi
- "Sınıfımı pekiyi derece ile geçtim."
-
[isim]
Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan en yüksek başarı derecesi
- SANAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, endüstri
-
Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, endüstri
- BEDAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Estetik yönü ağır basan güzellikler
-
[isim]
Estetik yönü ağır basan güzellikler
- ENAYİ
-
-
[sıfat]
Fazla bön, avanak, et kafalı, budala
- "İyice buldum kafayı, sen daha bulmadıysan enayisin." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Fazla bön, avanak, et kafalı, budala
- EPEYİ
-
-
[zarf]
Epey
-
[zarf]
Epey
- TEŞYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uğurlama
- "Onları kasabanın kenarına kadar teşyi ettim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Uğurlama
- ZAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaybolma, yitme
-
[sıfat]
Kayıp
-
[sıfat]
Yok olmuş, elden çıkmış, mahvolmuş
-
[sıfat]
İşe yaramayan, yararsız, boş
-
[isim]
Kaybolma, yitme
- MAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Sıvı
- "Ufak bir küvetin içine siyah gibi görünen bir mayi döktü." (Refik Halit Karay)
-
Sıvı
- ŞAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
-
Bir şeyin her noktasıyla ilgisi bulunan (pay)
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
- DEYİ
-
-
[isim]
Dil, söz, işaret, mimik vb. anlatım araçlarının bütünü, logos
-
Hristiyan felsefesinde Tanrı kelamını insanlara ulaştıran oğul, logos
-
[isim]
Dil, söz, işaret, mimik vb. anlatım araçlarının bütünü, logos
- BAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirli maddeleri satma izni olan kimse, dükkân veya kuruluş
- "Tekel bayisi. Gazete bayisi."
-
[isim]
Belirli maddeleri satma izni olan kimse, dükkân veya kuruluş
- İYİ
-
-
[sıfat]
İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı
- "Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." (Falih Rıfkı Atay)
- "Ağrılarıma bu ilaç iyi geldi."
- "İyi ki o günkü acı ile ölmemişiz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Yuvarlak, şen yüzlü, zaman zaman ince ve alaylı ışıldayan bir tanesi iyi saatte olsunlar ile temasta olduğu zaman şaşılaşan kara gözlü, orta yaşlı bir kadın." (Halide Edip Adıvar)
-
Bol, yararlı, kazançlı
- "İyi yağmur yağdı."
- "Saçma sapan şeylerle kafamı şişirmesen iyi edersin." (Refik Halit Karay)
- "Palto üstüne iyi geldi."
- "Bu elbise size iyi gidiyor."
-
Çok
- "İyi para kazandı."
-
Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren
- "İyi haber."
-
Esen, sağlıklı
- "İyi misiniz?"
-
Yerinde, uygun
- "İyi bir cevap."
-
Doğru olan
- "İyisi bu işe karışmamaktır."
-
Yeterli, yetecek miktarda olan
- "Bu yün, hırka için iyidir."
- "Annemin simasını şimdi iyi hatırlayamıyorum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not
-
[zarf]
İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde
- "İyi konuştu."
- "Bunun çocukları iyi çıktıkları için ölünceye kadar babalarına bakmışlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı