İçinde yat olan 8 harfli 46 kelime var. İçerisinde YAT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yat olan kelimeler listesine ya da Sonu yat ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
TAY, YAT
2 Harfli Kelimeler
AT, AY, TA, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SARFİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Harcanan şeylerin tümü, harcama, masraf
- "Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Harcanan şeylerin tümü, harcama, masraf
- NAKLİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taşıma işleri, taşımacılık
-
[isim]
Taşıma işleri, taşımacılık
- YATIRTMA
- ...
- YATAKLIK
-
-
[sıfat]
Yatak yapmaya uygun
- "Bir kanlı katile yataklık yapmış gibi pişmanlık duyuyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Üzerine yatak serilen tahta veya maden kerevet, karyola
- "Yataklığın etrafında bir şeyin dolaştığına, süründüğüne dikkat ettim." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[isim]
Suçluları barındırma, gizlice yardım etme
-
[sıfat]
Yatak yapmaya uygun
- HAFRİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toprağı kazma, kazı
-
[isim]
Toprağı kazma, kazı
- ABIHAYAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, bengi su
-
[isim]
Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, bengi su
- HEZLİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hezel türünde yazılmış şiirler
-
[isim]
Hezel türünde yazılmış şiirler
- NEŞRİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yayın
-
[isim]
Yayın
- TÜRKİYAT
- ...
- YATIŞMAK
-
-
[nsz]
Hızı, etkisi azalmak, aşırılığı geçmek
- "Vapurun gürültüsü büsbütün yatıştı." (Refik Halit Karay)
-
Coşku, sinir, korku vb.nin etkisi azalmak, geçmek, sakinleşmek
- "Nasılsın yavrum, uyuduktan sonra biraz sinirlerin yatıştı mı?" (Sermet Muhtar Alus)
-
Ayaklanma, kargaşa sakinleşmek, durulmak
- "Kargaşa yatıştı."
-
Yan yana, kucak kucağa yatmak
- "Gölgesinde koyun, kuzu yatışır / Servidir, ladindir ormanlarımız." (İ. Sağır)
-
[nsz]
Hızı, etkisi azalmak, aşırılığı geçmek
- YATSILIK
- ...
- HALKİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Halk bilimi, folklor
-
[isim]
Halk bilimi, folklor
- HAVAİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boş, değersiz iş ve sözler
-
[isim]
Boş, değersiz iş ve sözler
- İLAHİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı bilimi
-
[isim]
Tanrı bilimi
- BAYATLIK
-
-
[isim]
Bayat olma durumu
-
[isim]
Bayat olma durumu
- BERHAYAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Hayatta olan, canlı, yaşayan (kimse)
- "Şu ilan gazetede çıkmasaydı, babası onun İstanbul'da berhayat olduğunu öğrenmeyecekti." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Hayatta olan, canlı, yaşayan (kimse)
- MADDİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sahip olunan mal veya paralar
-
Madde ile ilgili şeyler
-
Mal mülk, para ile ilgili şeyler
-
[isim]
Sahip olunan mal veya paralar
- ŞAHSİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kişiye ait işler
-
Bir kimsenin özel hayatı üzerinde söylenen sözler
-
[isim]
Kişiye ait işler
- AMELİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hasta üzerinde tedavi amacıyla uygulanan kesme ve dikme işlemi, operasyon
- "Bu koğuşta ayak ameliyatı geçirmiş hasta Şahin'di." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İşler, faaliyetler
- "Enkazın kalkması üç dört günlük ameliyata muhtaç." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Hasta üzerinde tedavi amacıyla uygulanan kesme ve dikme işlemi, operasyon
- YATIRMAK
-
-
[-i]
Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak
- "Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Uyutmak
- "Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Eğmek, yatık duruma getirmek
- "Yağmur ekinleri yatırdı."
-
[-i]
Konuk etmek
-
Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek
- "Eline geçen serveti ... emlaka yatırıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Parayı bir kuruluşa vermek, teslim etmek
- "Telefon parasını PTT'ye yatırdım."
-
Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek
- "Pastırmayı çemene yatırmak."
-
[-i]
Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak
- "Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor." (Atilla İlhan)
-
Harcamak
- "Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak