İçinde yan olan 6 harfli 33 kelime var. İçerisinde YAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yan olan kelimeler listesine ya da Sonu yan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AYN, YAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AMYANT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kolayca bükülen ve ateşe dayanan liflerden oluşmuş bir tür ak asbest
-
[isim]
Kolayca bükülen ve ateşe dayanan liflerden oluşmuş bir tür ak asbest
- DALYAN
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri
- "Gidip de gelmeyen kocaları, yetişmiş dalyan gibi evlatları..." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri
- YANCIK
- ...
- YANLIŞ
-
-
[isim]
Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymama durumu, yanılgı, hata
- "Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." (Nazlı Eray)
-
[sıfat]
Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymayan, aykırı olan, hatalı
- "Yanlış ve mantıksız hareketim bu suretle cezalanmalı." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Hatalı bir biçimde
- "Evime gitmek için, yanlış söyledim, gitmemek için vapurun kaçmasını bekliyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Biçimsel düşünme yasalarına uymayan, düşünülen şeyle uyuşmayan
-
[isim]
Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymama durumu, yanılgı, hata
- UYANIK
-
-
[sıfat]
Uyumamış, bidar
- "Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu." (Atilla İlhan)
-
Uykudan uyanmış
-
Açıkgöz, kurnaz, cingöz
- "Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı." (Haldun Taner)
-
Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, müteyakkız
-
Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili
- "Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Uyumamış, bidar
- GANYAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
At yarışlarında birinciliği kazanan (at)
-
[isim]
Bu at için alınan bilet
-
[sıfat]
At yarışlarında birinciliği kazanan (at)
- PİYANO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Klavyeli, telli, değişik tuşlara basılarak çalınan ağır ve büyük çalgı
- "Her evden ut veya piyano, muhakkak bir saz sesi duyulur." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Yavaş bir biçimde, sesleri hafifleterek
-
[isim]
Klavyeli, telli, değişik tuşlara basılarak çalınan ağır ve büyük çalgı
- BÜRYAN
- ...
- FAYANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha
- YANŞAK
-
-
[sıfat]
Yersiz ve çok konuşan, geveze
-
[sıfat]
Yersiz ve çok konuşan, geveze
- YANICI
- ...
- UYANMA
-
-
[isim]
Uyanmak durumu, intibah
-
[isim]
Uyanmak durumu, intibah
- ALYANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nişan yüzüğü
-
[isim]
Nişan yüzüğü
- YANDAŞ
-
-
[isim]
Birinden yana olan veya bir düşünceye, bir isteğe katılan, onu destekleyen kimse, yanlı, taraflı, taraftar
- "En hararetli İngiliz yandaşları, üzgün ve umutsuz." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Birinden yana olan veya bir düşünceye, bir isteğe katılan, onu destekleyen kimse, yanlı, taraflı, taraftar
- ÜRYANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üryani eriği
-
[isim]
Üryani eriği
- DAYANÇ
-
-
[isim]
Sabır
-
Dayanak
- "Ülkemizin ve geleceğimizin dayancı olan gençlik..."
-
[isim]
Sabır
- YANMAK
-
-
[nsz]
Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
- "Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir..." (Anayasa)
- "Bir babam olduğunu, nasıl yana yana istediğini size anlatamam." (Memduh Şevket Esendal)
- "Herife bir tokat yahut bir yumruk yerleştiremediğine bile yandı durdu." (Peyami Safa)
- "Ali Safa Bey bir şeye çok yanıp yakılıyordu, işini daha gizli görebilirdi." (Yahya Kemal)
-
Ateş durumuna geçmek, tutuşmak
- "Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı."
- "Her şeyden önce bir bakanlık koltuğuna kurulmak ihtirasıyla yanıp tutuştuğunu ve oraya varmak için her vasıtayı mübah saydığını sezip anlamamış mıydı?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Isı, ışık veren bir konuma geçmek
- "Gece oldu ışıklar yandı, yatsı vakti geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmek
- "Yemek yandı. Ekmek yandı."
-
Isı etkisiyle vücudun bir yanı yara olmak, kızarmak veya rengi koyulaşmak
- "Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı."
-
Vücut veya nesnelerin ısısı artmak
- "Ateşler içinde, günlerce titreyerek yanar." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Odamız yaz günleri çinkodan damın altında yanar durur." (Orhan Veli Kanık)
-
Parlamak, parıldamak
- "Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
Birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmek
- "Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış."
-
Yanık acısına benzer bir acı duymak
- "Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı."
-
Kendini göstermek, çabalamak
- "Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok üzülmek
- "Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum."
-
Çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek
-
Hükümsüz kalmak, değerini yitirmek
- "Vaktinde değiştirilmeyen kâğıt paralar yandı."
-
Zarara, kötülüğe uğramak
- "Maazallah, birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü." (Haldun Taner)
-
Çocuk oyunlarında oyun dışı olmak
-
Bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmak
- "Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum." (Sermet Muhtar Alus)
-
[nsz]
Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
- YANLIK
-
-
[isim]
Kahvaltıda ve diğer öğünlerde ana yiyeceğin yanında verilen çerez türü veya domates, salatalık vb. yiyecekler
-
[isim]
Kahvaltıda ve diğer öğünlerde ana yiyeceğin yanında verilen çerez türü veya domates, salatalık vb. yiyecekler
- YANDIK
-
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak ve kurak bölgelerde yetişen, sarımtırak küçük tohumlarından kudret helvasına benzer bir madde elde edilen bitki (Alhagi maurorum)
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak ve kurak bölgelerde yetişen, sarımtırak küçük tohumlarından kudret helvasına benzer bir madde elde edilen bitki (Alhagi maurorum)
- YANGIN
-
-
[isim]
Zarara yol açan büyük ateş
- "Yangın yaklaştığı için yaverleri ve dostları telaşta idi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bey, bana teselli verecek yerde sen de yangına körükle gidiyorsun." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Hastalıkta ateş
-
Coşkunluk
-
[sıfat]
Tutkun, düşkün, âşık
- "Haydi ben kumar yangınıyım fakat senin vaziyetin benimkinden daha vahim." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Zarara yol açan büyük ateş