İçinde yan olan 5 harfli 28 kelime var. İçerisinde YAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yan olan kelimeler listesine ya da Sonu yan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A N Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

AYN, YAN

2 Harfli Kelimeler

AN, AY, YA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ALYAN

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Cıvataları çıkarıp takmaya yarayan, altıgen kesitli, L biçiminde alet

PAYAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Son, sonuç, nihayet
    • "Hele hep birden uçtukları zaman neşesine payan olmazdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ZİYAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Zarar
    • "Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Ah budala kız, gençliğinin kıymetini bilmiyorsun, güzelliğini ziyan ediyorsun." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Bence ziyan olmuş, eski deyimiyle heder olmuş bir değerdir." (Haldun Taner)
    • "Biraz çabuk işe girişmiş olacağız ama ziyanı yok, diye düşündü." (Samim Kocagöz)

YANAK

  1. [isim] Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü
    • "Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır." (Âşık Ömer)
    • "Sağımızdaki, yanağından kan damlayan iri Çerkez'i gösterdim." (Ömer Seyfettin)
  2. Lastik tekerlekli taşıtlarda lastiğin jant ile yere temas eden bölümü arasında kalan yan yüzeyi

YAYAN

  1. [sıfat] Yaya yürüyen
    • "Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bilgisiz
    • "Arkadaş bu konuda pek yayan görünüyor."
  3. [zarf] Yürüyerek, yaya
    • "Ben oraya kadar yayan gidemem, gurbetten memlekete yayan dönülmezdi." (Ömer Seyfettin)

YANKI

  1. [isim] Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko
    • "Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin." (Necip Fazıl Kısakürek)
    • "Memleket dışında bile birtakım yankılar uyandırmaya başlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce, dedikodu gibi tepki, akis
    • "Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)

YANIT

  1. [isim] Cevap
    • "Türk Eli'nin uluları bu sorulara akıllıca ve gerçekçi yanıtlar bulamıyorlardı." (Nezihe Araz)

YANAL

  1. [sıfat] Yanda olan, yana düşen
  2. Alaca, iki renkli
    • "Yanal elma. Yanal keçi."

ÜRYAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çıplak

ŞAYAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Uygun, yaraşır, değer, layık
    • "Alacağımız cevaplar içinde dikkate şayan görülenleri gazetemizde neşredeceğiz." (Hüseyin Cahit Yalçın)

YANIK

  1. [sıfat] Yanmış olan
    • "Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu." (Reşat Enis)
  2. Rengi koyulaşmış
    • "Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk
    • "Yanık bir çocuk."
  4. Verimsiz, kıraç duruma gelmiş olan
  5. [isim] Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz
    • "Elimdeki yanık iyi oldu. Halıdaki yanığı ördürmeli."
  6. Bıkkın, üzüntülü, dertli
  7. Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili
    • "Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde." (Cahit Sıtkı Tarancı)

BEYAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söyleme, bildirme
    • "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı

KAYAN

  1. [sıfat] Kayarak yer değiştiren
  2. [isim] Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
  3. [isim] Dağdan inen sel

YANCI

  1. [isim] Düşmana karşı ilerleyen bir kuvvetin yandan gelebilecek baskınlardan korunmak amacıyla oluşturduğu emniyet birliği

BAYAN

  1. [isim] Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü
    • "Bayan İnci."
  2. Kadın
    • "Bir bayan geldi."
  3. Eş, karı
    • "Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti." (Halide Edip Adıvar)
  4. [ünlem] Kadınlara bir seslenme sözü
    • "Bayan! Kimi aradınız?"

PİYAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Mantara benzeyen kabarcıklarla ortaya çıkan, ciltte yaralar yapan, bulaşıcı sıcak bölge hastalığı

YANAY

  1. [isim] Bir cismin düşey kesiti, profil

ÇIYAN

  1. [isim] Çok ayaklılardan, sarımtırak renkte, zehirli bir böcek (Scolopendra)
  2. [sıfat] Hain
    • "Damadım için söylüyorsan sen de bilirsin ki ne akreptir ne de çıyan." (Ercüment Ekrem Talu)

YANAZ
...
ÇAYAN

  1. [isim] Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü