İçinde yan olan 5 harfli 28 kelime var. İçerisinde YAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yan olan kelimeler listesine ya da Sonu yan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AYN, YAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YANCI
-
-
[isim]
Düşmana karşı ilerleyen bir kuvvetin yandan gelebilecek baskınlardan korunmak amacıyla oluşturduğu emniyet birliği
-
[isim]
Düşmana karşı ilerleyen bir kuvvetin yandan gelebilecek baskınlardan korunmak amacıyla oluşturduğu emniyet birliği
- KAYAN
-
-
[sıfat]
Kayarak yer değiştiren
-
[isim]
Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
-
[isim]
Dağdan inen sel
-
[sıfat]
Kayarak yer değiştiren
- BEYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söyleme, bildirme
- "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı
-
[isim]
Söyleme, bildirme
- YANIK
-
-
[sıfat]
Yanmış olan
- "Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu." (Reşat Enis)
-
Rengi koyulaşmış
- "Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk
- "Yanık bir çocuk."
-
Verimsiz, kıraç duruma gelmiş olan
-
[isim]
Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz
- "Elimdeki yanık iyi oldu. Halıdaki yanığı ördürmeli."
-
Bıkkın, üzüntülü, dertli
-
Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili
- "Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Yanmış olan
- ÇIYAN
-
-
[isim]
Çok ayaklılardan, sarımtırak renkte, zehirli bir böcek (Scolopendra)
-
[sıfat]
Hain
- "Damadım için söylüyorsan sen de bilirsin ki ne akreptir ne de çıyan." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Çok ayaklılardan, sarımtırak renkte, zehirli bir böcek (Scolopendra)
- YAYAN
-
-
[sıfat]
Yaya yürüyen
- "Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bilgisiz
- "Arkadaş bu konuda pek yayan görünüyor."
-
[zarf]
Yürüyerek, yaya
- "Ben oraya kadar yayan gidemem, gurbetten memlekete yayan dönülmezdi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Yaya yürüyen
- YANKI
-
-
[isim]
Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko
- "Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin." (Necip Fazıl Kısakürek)
- "Memleket dışında bile birtakım yankılar uyandırmaya başlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce, dedikodu gibi tepki, akis
- "Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko
- ZİYAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zarar
- "Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ah budala kız, gençliğinin kıymetini bilmiyorsun, güzelliğini ziyan ediyorsun." (Sermet Muhtar Alus)
- "Bence ziyan olmuş, eski deyimiyle heder olmuş bir değerdir." (Haldun Taner)
- "Biraz çabuk işe girişmiş olacağız ama ziyanı yok, diye düşündü." (Samim Kocagöz)
-
[isim]
Zarar
- LİYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yabani ormanlarda yetişen parazit sarmaşığı
- "Önünüz liyanlarla sımsıkı örülmüştür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yabani ormanlarda yetişen parazit sarmaşığı
- YANMA
-
-
[isim]
Yanmak işi
- "Vücudumda yanma ile beraber garip bir titreme de vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir cismin oksijenle birleşmesi sırasında ortaya çıkan olayların tümü
-
[isim]
Yanmak işi
- PİYAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mantara benzeyen kabarcıklarla ortaya çıkan, ciltte yaralar yapan, bulaşıcı sıcak bölge hastalığı
-
[isim]
Mantara benzeyen kabarcıklarla ortaya çıkan, ciltte yaralar yapan, bulaşıcı sıcak bölge hastalığı
- ÇAYAN
-
-
[isim]
Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan
-
[isim]
Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan
- YANLI
-
-
[isim]
Yandaş
-
[isim]
Yandaş
- BAYAN
-
-
[isim]
Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü
- "Bayan İnci."
-
Kadın
- "Bir bayan geldi."
-
Eş, karı
- "Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti." (Halide Edip Adıvar)
-
[ünlem]
Kadınlara bir seslenme sözü
- "Bayan! Kimi aradınız?"
-
[isim]
Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü
- YANSI
-
-
[isim]
Işığın parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi, inikâs
-
Tepke
-
[isim]
Işığın parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi, inikâs
- ÜRYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çıplak
-
[sıfat]
Çıplak
- YANGI
-
-
[isim]
Vücudun mikroplara karşı koymak için herhangi bir yerine fazla kan hücumu ile orada şişkinlik, kırmızılık, ısı ve ağrı ile beliren irin toplaması, iltihap
- "Dolama bir yangıdır."
-
[isim]
Vücudun mikroplara karşı koymak için herhangi bir yerine fazla kan hücumu ile orada şişkinlik, kırmızılık, ısı ve ağrı ile beliren irin toplaması, iltihap
- MEYAN
-
-
[isim]
Meyan kökü
-
[isim]
Meyan kökü
- YANIŞ
-
-
[isim]
Yanma işi veya biçimi
-
[isim]
Yanma işi veya biçimi
- YANAL
-
-
[sıfat]
Yanda olan, yana düşen
-
Alaca, iki renkli
- "Yanal elma. Yanal keçi."
-
[sıfat]
Yanda olan, yana düşen