İçinde yak olan 6 harfli 22 kelime var. İçerisinde YAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yak olan kelimeler listesine ya da Sonu yak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAY, YAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZODYAK
- ...
- ÜÇAYAK
-
-
[isim]
Fotoğraf makinesi, televizyon kameraları vb. aletlerin üzerine oturduğu üç ayaklı düzen
-
Sacayağı
-
Bir halay çeşidi
-
[isim]
Fotoğraf makinesi, televizyon kameraları vb. aletlerin üzerine oturduğu üç ayaklı düzen
- YAKMAÇ
-
-
[isim]
Sıvı yakıtı kolayca yanabilecek taneciklere ayırarak püskürten araç, brülör
-
[isim]
Sıvı yakıtı kolayca yanabilecek taneciklere ayırarak püskürten araç, brülör
- FİYAKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gösteriş, çalım, afi, caka
- "Küçük çocuklar da tütüne alışırken fiyakası için başlarlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gösteriş, çalım, afi, caka
- UYAKLI
-
-
[sıfat]
Uyağı bulunan, kafiyeli, mukaffa
-
[sıfat]
Uyağı bulunan, kafiyeli, mukaffa
- AYAKÇI
-
-
[isim]
Ayak işlerinde kullanılan kimse
-
Bir iş süresince tutulan hizmetçi
- "Bütün ayakçılar, başta parkın kiracısı, kaymakam beyin masasına pervane." (Tarık Buğra)
-
Gezici satıcı, çerçi
-
Otobüs terminallerinde yolcuyu kendi şirketinden bilet almaya yönlendiren kimse
-
[isim]
Ayak işlerinde kullanılan kimse
- AKYAKA
- ...
- AYAKLI
-
-
[sıfat]
Ayağı olan
-
Bir destekle yere dayanan
- "Ayaklı kadeh."
-
Ayakla işletilen
- "Ayaklı dikiş makinesi."
-
[sıfat]
Ayağı olan
- YAKICI
-
-
[sıfat]
Yakma özelliği olan, yakan
- "Sanki sesleri güneşin yakıcı aydınlıklarını ürpertiyor." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yakı yapan veya satan kimse
-
Etkili, dokunaklı
-
Başka bir maddeyle birleşerek o maddenin yanmasını sağlayan (madde)
- "Oksijen yanıcı değil, yakıcıdır."
-
[sıfat]
Yakma özelliği olan, yakan
- TOYAKA
-
-
[isim]
Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası
-
[isim]
Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası
- YAKALI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde yakası olan
- "Damat orta yaşlı bir zat olup kadife yakalı lacivert bir palto giymişti." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde yakası olan
- KONYAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kanyak
- "Senin için bir şişe rakı, kendime de konyak aldım." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kanyak
- TİRYAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bitkisel, hayvansal ve madensel maddelerin karışımından yapılan macun, panzehir
-
[isim]
Bitkisel, hayvansal ve madensel maddelerin karışımından yapılan macun, panzehir
- ÇÖLYAK
- ...
- ÖNAYAK
-
-
[sıfat]
Bir işte öncü, işi yürüten (kimse)
- "Bu işte de önayak olmuş ve neler becermiş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bir işte öncü, işi yürüten (kimse)
- YAKMAK
-
-
[-i]
Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak
- "Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Ateşle yok etmek
- "Çöpleri yakmak."
-
Işık vermesini sağlamak
- "Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Isı etkisiyle bozmak
- "Eteği ütülerken yaktı."
-
Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek
- "Biber ağzı yakar."
-
Yanıyormuş gibi bir etki yapmak
- "Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kurutmak, zarar vermek
- "Fırtına ekinleri yakmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Çok sıcak olmak
- "Bugün güneş yakıyor."
-
Karartmak
- "Güneşte vücudunu yaktı."
-
Çok üşütmek
- "Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor."
-
Acıtmak
- "Canını yakmak."
-
Silahla vurmak
-
Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek
- "Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma." (Ömer Seyfettin)
-
Güçlü sevgi uyandırmak
-
[-i]
Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak
- MANYAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Maniye yakalanmış (hasta)
-
Gülünç, garip, şaşırtıcı davranışları olan (kimse)
-
[ünlem]
"Aptal, çılgın, dengesiz, deli" anlamlarında bir seslenme sözü
-
[sıfat]
Maniye yakalanmış (hasta)
- YAKAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uyanıklık
-
[isim]
Uyanıklık
- AYAKTA
-
-
[zarf]
Ayağa kalkmış durumda
- "Kahvelerimizi ayakta içtik." (Aka Gündüz)
-
Telaşlı, heyecanlı bir biçimde
- "Bu yapı beş yüz yıldan beri ayakta kalmıştır."
-
[zarf]
Ayağa kalkmış durumda
- YAKARI
-
-
[isim]
Yakarış
-
[isim]
Yakarış