İçinde y olan 5 harfli 665 kelime var. İçerisinde Y harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında y harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BAMYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ebegümecigillerden, sıcak ve ılıman yerlerde yetişen bir bitki (Hibiscus esculentus)
  2. Bu bitkinin hem taze hem kurutularak yenilen ürünü

KURYA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Vatikan'ı yöneten yürütme ve yargılama organlarının bütünü

YIĞIN

  1. [isim] Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe
    • "Pencereden süzülen ılık bahar güneşi masayı dolduran kâğıt yığınları üstünde ağır ağır ilerliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle

GNAYS

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Kuvars, mika ve feldspattan birleşmiş kayaç

HAYAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Canlı, sağ olma durumu
    • "... gayet parlak ve kibar bir hayat geçiriyordu." (Ömer Seyfettin)
    • "Altı yıllık ortaöğretim bitirmek, hayata atılmanın ilk koşulu sayılır orada." (Azra Erhat)
    • "Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu." (Reşat Enis)
    • "Adi günlerde size öyle gelir ki bunlar hayata küsmüş insanlardır." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Yaşam
    • "Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım." (Halit Fahri Ozansoy)
    • "Bu hayatımı ağabeyime borçluyum."
  3. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı
    • "Köy hayatı. Gece hayatı."
  4. Meslek
    • "Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Geçim şartlarının bütünü
    • "Hayatımı yazılarımla kazanırım." (Halide Edip Adıvar)
  6. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma
    • "Bu köyde hiç hayat yok."
  7. Yazgı
    • "Hayat onları bir türlü birleştirmedi."
  8. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü
    • "Ayda hayat yok."
  9. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi
    • "Atatürk'ün hayatı."

JOKEY

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Yarış atlarına binen, yetenekleri bu amaca göre geliştirilmiş kimse

KOLYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ucuna süs eşyaları konularak boyna takılan takı

MEYVE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş
    • "Oğlu Hakan'ın doğduğu yıl meyveye duran dut, en doğurgan dönemindeydi." (Muzaffer Uyguner)
  2. Ürün, sonuç, kâr
    • "Mektebimizin şapirografla basılan haftalık Fidan'ında, en güzel meyve benim imzamdır." (Yusuf Ziya Ortaç)

NEHİY

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işin yapılmasını yasak etme, engelleme, menetme

BEYİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
    • "Kendince uğur denediği bazı beyitleri okudu." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Ev

ÇIYAN

  1. [isim] Çok ayaklılardan, sarımtırak renkte, zehirli bir böcek (Scolopendra)
  2. [sıfat] Hain
    • "Damadım için söylüyorsan sen de bilirsin ki ne akreptir ne de çıyan." (Ercüment Ekrem Talu)

DEYİŞ

  1. [isim] Deme, söyleme işi
    • "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
  2. Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup
  3. Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade
  4. Halk şiiri, halk türküsü
    • "Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." (Nurullah ataç)
  5. Semahla birlikte yalnızca bağlama eşliğinde ağır tempoda söylenen bir tür beste

KÖYCÜ

  1. [isim] Köy sorunlarını kendine iş edinen, köylerin ve köylülerin kalkınması yolunda çalışan kimse

TAYFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçisi
    • "Kayıkta hem ben hem de tayfam uyandık." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Aynı işi yapan topluluk
    • "Esrarkeş, serseri tayfası hava almak için çıkar, balık tutar, getirir kasabaya, satarlar." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Zeytin toplayan işçi
  4. Bir adamın yanında bulunan yardakçılar, koşuntu

YAYIŞ

  1. [isim] Yayma işi veya biçimi
    • "Gazete ve kitabın az okunması yayış ve satış işinin bozuk olmasından ileri geliyor." (Reşat Nuri Güntekin)

YÜLGÜ

  1. [isim] Ustura

YÜLÜK

  1. [sıfat] Ustura ile kesilmiş (kıl)

SEYİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ata bakan, tımar eden kimse, at bakıcısı

YAMUK

  1. [sıfat] Bir yana doğru eğik olan
  2. [isim] Yalnız iki kenarı paralel olan dörtgen
  3. [isim] Birine karşı yanlış davranma

DAYAK

  1. [isim] Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
    • "Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü