İçinde vu olan 8 harfli 48 kelime var. İçerisinde VU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vu olan kelimeler listesine ya da Sonu vu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAVURMAÇ
-
-
[isim]
Kavrulmuş buğday
-
[isim]
Kavrulmuş buğday
- KAVURTMA
-
-
[isim]
Kavurtmak işi
-
[isim]
Kavurtmak işi
- DALKAVUK
-
-
[isim]
Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, şaklaban, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak
- "Bunları yaparken hiçbir zaman kendini dalkavuk vaziyetine düşürmez." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse
-
[isim]
Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, şaklaban, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak
- VURUNMAK
-
-
[nsz]
Kendine vurmak
-
Giyinmek, örtünmek
- "Yaşmak vurunmak."
-
Koymak
-
[nsz]
Kendine vurmak
- TEFEVVUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstünlük, üstün gelme
-
[isim]
Üstünlük, üstün gelme
- SAVURTUŞ
-
-
[isim]
Savurtma işi veya durumu
- "Omuzlarına dalga dalga inen bal sarısı saçlarını, başının bir hareketiyle şöyle geriye savurtuşu, unutulur gibi miydi?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Savurtma işi veya durumu
- KAVUŞTAK
-
-
[isim]
Nakarat
-
[isim]
Nakarat
- VURGUSUZ
-
-
[sıfat]
Vurgu ile söylenmeyen
- "Vurgusuz kelime."
-
[sıfat]
Vurgu ile söylenmeyen
- SAVURMAK
-
-
[-i]
Havaya atıp dağıtmak, saçmak
- "Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak
-
Kaldırıp atmak, fırlatmak
- "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu." (Nazlı Eray)
-
[nsz]
Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak
- "Kılıç savurmak. Değnek savurmak."
-
Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek
- "Sarnıcın suyunu savurmak."
-
Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak
- "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Yalan, küfür vb. söylemek
- "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti." (Haldun Taner)
-
Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek
- "Paraları savurmak."
-
[-i]
Havaya atıp dağıtmak, saçmak
- KAVUNİÇİ
-
-
[isim]
Pembeye çalan sarı renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Kavuniçi gecelik."
-
[isim]
Pembeye çalan sarı renk
- AVUTULMA
-
-
[isim]
Avutulmak işi
-
[isim]
Avutulmak işi
- YAVUZLUK
-
-
[isim]
Yavuz olma durumu, yavuzca davranış
-
[isim]
Yavuz olma durumu, yavuzca davranış
- KAVUKSUZ
- ...
- SAVUNMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir saldırıya karşı koymak, saldırıya karşı korumak, müdafaa etmek
-
Hareket veya düşünceyi söz ve yazı ile doğru, haklı göstermeye çalışmak
-
Yapılan bir suçlamaya veya ithama karşı kendi haklı gösterecek sebepler ileri sürmek
-
Bir kişiyi desteklemek, ona arka çıkmak
-
Futbolda bir takım kendi kalesini korumak için oyun süresince çaba göstermek
-
[-i]
Herhangi bir saldırıya karşı koymak, saldırıya karşı korumak, müdafaa etmek
- VUZUHSUZ
-
-
[sıfat]
Açık olmama durumu, belirsiz
-
[sıfat]
Açık olmama durumu, belirsiz
- TAVUKLAR
-
-
[isim]
Tavuksular takımının bir alt takımı
-
[isim]
Tavuksular takımının bir alt takımı
- KOVULMAK
-
-
[nsz]
Kovma işine konu olmak veya kovma işi yapılmak
- "Evdekilerle boyuna çatışmaya başlamam yüzünden evden kovuldum." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Kovma işine konu olmak veya kovma işi yapılmak
- TASAVVUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
- "Yaya kaldırımlarını tasavvur ettiği kadar kalabalık bulmadı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Tasarım
-
Düşünce, amaç, niyet, maksat, plan
- "Bütün bu tasavvurlar iskambilden bir kule gibi bir anda yıkılıvermişti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
- GAVURLUK
- ...
- KAVURMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
- "Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız." (Salâh Birsel)
-
Rüzgâr, soğuk, sıcak vb. kurutmak, yakmak
- "Rüzgâr ekinleri kavurdu."
-
Çok üzmek, yakmak, mahvetmek
- "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek