İçinde vu olan 5 harfli 32 kelime var. İçerisinde VU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vu olan kelimeler listesine ya da Sonu vu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VURUŞ
-
-
[isim]
Vurma işi veya biçimi
- "Bazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında ansızın tokmak gibi vuruşlar var." (Peyami Safa)
-
Bir ölçüyü oluşturan eşit sürelerden her biri, darp
- "İki vuruşu olan ölçü."
-
Bir kuvvetin etkileme süresi ile şiddetinin çarpımından çıkarılan nicelik
-
[isim]
Vurma işi veya biçimi
- VUZUH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açık olma durumu, açıklık, aydınlık
- "Bu akşam bilhassa, Şevki'nin fikrindeki vuzuh onu düşündürdü." (Halide Edip Adıvar)
-
Açıklık
-
[isim]
Açık olma durumu, açıklık, aydınlık
- ŞAVUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şakul, çekül
-
[isim]
Şakul, çekül
- VUSUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaşma, varma
-
[isim]
Ulaşma, varma
- HAVUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer
- "Asıl binanın iki yanındaki kuru havuzlara ve havuzların hemen yanı başındaki kameriyelere doğru daha seyrek, daha bol çiçekli bitkiler yayılıyor." (Atilla İlhan)
-
Kum, asit vb. konulan çukur yer
- "Kum havuzu."
-
Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer
-
Bir amaç güdülerek farklı kaynaklardan gelen paranın ilgililere daha sonra paylaştırılmak üzere toplandığı belirli bir yer
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer
- KOVUK
-
-
[isim]
Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü
- "Arada sırada ben de sığınacak kovuk ararım." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü
- KAVUN
-
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum)
-
Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum)
- VURUK
-
-
[sıfat]
Çarpık, çarpılmış
-
[sıfat]
Çarpık, çarpılmış
- TAVUK
-
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- "A, o nasıl lakırtı, dedi. Bunlar da tavuk ayağı yemişler, ağızlarında bakla ıslanmıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- YAVUZ
-
-
[sıfat]
Güçlü, çetin
- "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İyi, gürbüz, güzel
- "Çok cevherli öküzmüş, bol yedir de hele bak, ne yavuz mal olur." (Refik Halit Karay)
-
Kötü, fena
-
[sıfat]
Güçlü, çetin
- BAVUL
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İçine eşya konulan ve genellikle yolculukta kullanılan büyük çanta
- "Bütün varımı yoğumu içine doldurduğum bavulumu bir küçük hamalın sırtına yerleştirdim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
İçine eşya konulan ve genellikle yolculukta kullanılan büyük çanta
- GAVUR
- ...
- LAVUK
-
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
- KAVUK
-
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- "Vezir kavuğu."
- "Boş bulundun, oğlum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
İçi boş şey
-
İdrar torbası
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- HAVUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deve semeri
-
[isim]
Deve semeri
- VULVA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Ferç
-
[isim]
Ferç
- TAVUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tavus kuşu
-
[isim]
Tavus kuşu
- MEVUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vadolunmuş, söz verilmiş
-
[sıfat]
Vadolunmuş, söz verilmiş
- SAVUR
- ...
- KAVUT
-
-
[isim]
Kavrulmuş ve dövülmüş tahıl ununa şeker veya tatlı yemiş katılarak yapılan yiyecek
- "... ama bir yanı da kavut alamama, sapan atamama, ... yalnızlığını yaşıyor." (Adalet Ağaoğlu)
-
Güneşte kurutulmuş peynir
-
[isim]
Kavrulmuş ve dövülmüş tahıl ununa şeker veya tatlı yemiş katılarak yapılan yiyecek