İçinde vu olan 5 harfli 32 kelime var. İçerisinde VU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vu olan kelimeler listesine ya da Sonu vu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AVUNÇ
-
-
[isim]
Avuntu, teselli
-
[isim]
Avuntu, teselli
- KAVUT
-
-
[isim]
Kavrulmuş ve dövülmüş tahıl ununa şeker veya tatlı yemiş katılarak yapılan yiyecek
- "... ama bir yanı da kavut alamama, sapan atamama, ... yalnızlığını yaşıyor." (Adalet Ağaoğlu)
-
Güneşte kurutulmuş peynir
-
[isim]
Kavrulmuş ve dövülmüş tahıl ununa şeker veya tatlı yemiş katılarak yapılan yiyecek
- KAVUZ
-
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
-
İçi boş, kabuklu yemiş
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
- ÇAVUŞ
-
-
[isim]
Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse
-
Osmanlı Devleti teşkilatında çeşitli hizmetler yapan görevli
-
Osmanlı ordusunda üst komutanların buyruklarını ast komutanlara ulaştıran görevli
-
Onbaşıdan sonra gelen ve görevi manga komutanlığı olan erbaş
- "Katanaların birinin üstünde bir topçu çavuşu oturuyor." (Refik Halit Karay)
-
Askerî okullarda sınıf başkanı
- "İki ay içinde üstünlüğünü tanıtarak sınıfının çavuşu olmuştur." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse
- SAVUR
- ...
- VUZUH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açık olma durumu, açıklık, aydınlık
- "Bu akşam bilhassa, Şevki'nin fikrindeki vuzuh onu düşündürdü." (Halide Edip Adıvar)
-
Açıklık
-
[isim]
Açık olma durumu, açıklık, aydınlık
- VULVA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Ferç
-
[isim]
Ferç
- TAVUK
-
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- "A, o nasıl lakırtı, dedi. Bunlar da tavuk ayağı yemişler, ağızlarında bakla ıslanmıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- KOVUŞ
-
-
[isim]
Kovma işi veya biçimi
-
[isim]
Kovma işi veya biçimi
- LAVUK
-
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
- HAVUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer
- "Asıl binanın iki yanındaki kuru havuzlara ve havuzların hemen yanı başındaki kameriyelere doğru daha seyrek, daha bol çiçekli bitkiler yayılıyor." (Atilla İlhan)
-
Kum, asit vb. konulan çukur yer
- "Kum havuzu."
-
Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer
-
Bir amaç güdülerek farklı kaynaklardan gelen paranın ilgililere daha sonra paylaştırılmak üzere toplandığı belirli bir yer
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer
- ÇAVUN
-
-
[isim]
Hayvan derisinden veya çavdan yapılmış kırbaç
-
[isim]
Hayvan derisinden veya çavdan yapılmış kırbaç
- VURUK
-
-
[sıfat]
Çarpık, çarpılmış
-
[sıfat]
Çarpık, çarpılmış
- HAVUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deve semeri
-
[isim]
Deve semeri
- VURAÇ
-
-
[isim]
Raket
-
[isim]
Raket
- VUSUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaşma, varma
-
[isim]
Ulaşma, varma
- AVURT
-
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- "Biri avurtlarını şişirip dümbelek çalmaya, diğeri zurna üflemeye başlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Kırkını bitirmek üzeredir. Saçları dökülmüş, avurtları birbirine geçmiştir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- GAVUR
- ...
- TAVUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tavus kuşu
-
[isim]
Tavus kuşu
- BAVUL
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İçine eşya konulan ve genellikle yolculukta kullanılan büyük çanta
- "Bütün varımı yoğumu içine doldurduğum bavulumu bir küçük hamalın sırtına yerleştirdim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
İçine eşya konulan ve genellikle yolculukta kullanılan büyük çanta