İçinde vu olan 5 harfli 32 kelime var. İçerisinde VU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vu olan kelimeler listesine ya da Sonu vu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VUSUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaşma, varma
-
[isim]
Ulaşma, varma
- VURGU
-
-
[isim]
Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan
-
[isim]
Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan
- AVUNÇ
-
-
[isim]
Avuntu, teselli
-
[isim]
Avuntu, teselli
- TAVUK
-
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- "A, o nasıl lakırtı, dedi. Bunlar da tavuk ayağı yemişler, ağızlarında bakla ıslanmıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- HAVUÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen iki yıllık otsu bir kültür bitkisi, yeregeçen (Daucus carota)
-
[isim]
Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen iki yıllık otsu bir kültür bitkisi, yeregeçen (Daucus carota)
- ÇAVUŞ
-
-
[isim]
Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse
-
Osmanlı Devleti teşkilatında çeşitli hizmetler yapan görevli
-
Osmanlı ordusunda üst komutanların buyruklarını ast komutanlara ulaştıran görevli
-
Onbaşıdan sonra gelen ve görevi manga komutanlığı olan erbaş
- "Katanaların birinin üstünde bir topçu çavuşu oturuyor." (Refik Halit Karay)
-
Askerî okullarda sınıf başkanı
- "İki ay içinde üstünlüğünü tanıtarak sınıfının çavuşu olmuştur." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse
- KAVUN
-
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum)
-
Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum)
- VUZUH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açık olma durumu, açıklık, aydınlık
- "Bu akşam bilhassa, Şevki'nin fikrindeki vuzuh onu düşündürdü." (Halide Edip Adıvar)
-
Açıklık
-
[isim]
Açık olma durumu, açıklık, aydınlık
- VURUŞ
-
-
[isim]
Vurma işi veya biçimi
- "Bazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında ansızın tokmak gibi vuruşlar var." (Peyami Safa)
-
Bir ölçüyü oluşturan eşit sürelerden her biri, darp
- "İki vuruşu olan ölçü."
-
Bir kuvvetin etkileme süresi ile şiddetinin çarpımından çıkarılan nicelik
-
[isim]
Vurma işi veya biçimi
- GAVUR
- ...
- KAVUK
-
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- "Vezir kavuğu."
- "Boş bulundun, oğlum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
İçi boş şey
-
İdrar torbası
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- ŞAVUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şakul, çekül
-
[isim]
Şakul, çekül
- VULVA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Ferç
-
[isim]
Ferç
- AVURT
-
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- "Biri avurtlarını şişirip dümbelek çalmaya, diğeri zurna üflemeye başlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Kırkını bitirmek üzeredir. Saçları dökülmüş, avurtları birbirine geçmiştir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- HAVUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deve semeri
-
[isim]
Deve semeri
- KAVUZ
-
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
-
İçi boş, kabuklu yemiş
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
- MEVUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vadolunmuş, söz verilmiş
-
[sıfat]
Vadolunmuş, söz verilmiş
- LAVUK
-
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
-
[sıfat]
Gereksiz konuşan (kimse)
- VURMA
-
-
[isim]
Vurmak işi
-
[isim]
Vurmak işi
- YAVUZ
-
-
[sıfat]
Güçlü, çetin
- "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İyi, gürbüz, güzel
- "Çok cevherli öküzmüş, bol yedir de hele bak, ne yavuz mal olur." (Refik Halit Karay)
-
Kötü, fena
-
[sıfat]
Güçlü, çetin