İçinde vm olan 48 kelime var. İçerisinde VM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vm olan kelimeler listesine ya da Sonu vm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KAVMİYETÇİLİK, TRAVMATOLOJİK
TRAVMATOLOJİ, YEVMİYECİLİK
DÖVMECİLİK, KAVMİYETÇİ, SAVMACILIK
İVMEÖLÇER, İVMEYAZAR, YEVMİYECİ, YEVMİYELİ
DÖVMELİK, KAVMİYAT, KAVMİYET
DÖVMECİ, SAVMACI, YEVMİYE
CIVMAK, ÇAVMAK, ÇIVMAK, DÖVMEK, GEVMEK, KOVMAK, LAVMAN, NEVMİT, SAVMAK, SEVMEK, SÖVMEK, ŞOVMEN, TRAVMA
CIVMA, ÇAVMA, ÇIVMA, DÖVME, GEVME, İVMEK, KAVMİ, KOVMA, OVMAÇ, OVMAK, ÖVMEK, SAVMA, SEVME, SÖVME, YEVMİ
İVME, OVMA, ÖVME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAVMİYETÇİLİK
-
-
[isim]
Kavmiyetçinin işi
-
[isim]
Kavmiyetçinin işi
- TRAVMATOLOJİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Travmatoloji ile ilgili
-
[sıfat]
Travmatoloji ile ilgili
- YEVMİYECİLİK
-
-
[isim]
Yevmiyeci olma durumu
-
[isim]
Yevmiyeci olma durumu
- TRAVMATOLOJİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Cerrahinin yara ve bereleri tedavi eden bölümü
-
[isim]
Cerrahinin yara ve bereleri tedavi eden bölümü
- DÖVMECİLİK
-
-
[isim]
Dövme yapma işi
-
[isim]
Dövme yapma işi
- KAVMİYETÇİ
-
-
[isim]
Kavmiyetten yana olan kimse
-
[isim]
Kavmiyetten yana olan kimse
- SAVMACILIK
-
-
[isim]
Savmacının işi
-
[isim]
Savmacının işi
- İVMEÖLÇER
-
-
[isim]
Bir hareketin ivme niceliğini belirten, taşıtın hızlanmasından doğan sarsıntıları, titreşimleri gösteren araç, hızölçer, akselerometre
-
[isim]
Bir hareketin ivme niceliğini belirten, taşıtın hızlanmasından doğan sarsıntıları, titreşimleri gösteren araç, hızölçer, akselerometre
- YEVMİYELİ
-
-
[sıfat]
Yevmiyeye bağlı olan
- "Marangoz atölyesinde yevmiyeli olarak çalışıyordu." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Yevmiyeye bağlı olan
- YEVMİYECİ
-
-
[isim]
Yevmiye ile çalışan kimse
-
[isim]
Yevmiye ile çalışan kimse
- İVMEYAZAR
-
-
[isim]
Bir hareketin ivmesini çizerek belirleyen araç, akselerograf
-
[isim]
Bir hareketin ivmesini çizerek belirleyen araç, akselerograf
- DÖVMELİK
-
-
[isim]
Mısır ve buğday dövmeye yarayan, yarma buğday yapan bir araç
-
[isim]
Mısır ve buğday dövmeye yarayan, yarma buğday yapan bir araç
- KAVMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri
-
Bir kimsenin bağlı olduğu kavme göre durumu
-
Kavme bağlılık
- "Ne anane ne mazi ne vatan ne kavmiyet tanırdı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri
- KAVMİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Etnografya
-
[isim]
Etnografya
- YEVMİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir günlük çalışma karşılığı verilen ücret, gündelik
-
[zarf]
Her gün
- "Yevmiye şu kadar su harcanıyor."
-
[isim]
Bir günlük çalışma karşılığı verilen ücret, gündelik
- SAVMACI
-
-
[isim]
Savma işi yapan kimse
-
[isim]
Savma işi yapan kimse
- DÖVMECİ
-
-
[isim]
Kullanılmadan önce dövülmesi gereken maden filizlerini veya diğer maddeleri döven işçi
-
Vücuda dövme yapan kimse
-
[isim]
Kullanılmadan önce dövülmesi gereken maden filizlerini veya diğer maddeleri döven işçi
- TRAVMA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan durum
-
Bir doku veya organın yapısını, biçimini bozan ve dıştan mekanik bir tepki sonucu oluşan yerel yara
-
[isim]
Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan durum
- DÖVMEK
-
-
[-i]
Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak
- "Harp Divanına vermeden önce, şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!" (Halide Edip Adıvar)
-
Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
-
[-de]
Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek
- "Döveçte karabiber dövmek."
-
Ezmek
-
Çırpmak
-
Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek
- "Demiri tavında dövmeli."
-
Topa tutmak
- "Gemi kaleyi dövdü."
-
Çarpmak, vurmak
- "Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Davul vb. çalmak, vurmak
-
[-i]
Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak
- KOVMAK
-
-
[-i]
Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek
- "Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir yerden sürüp çıkarmak, kovalamak
-
İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak
-
Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak
-
Gözetmek
- "Sıra, saygı kovarak yetişmiş bütün efendiler, Türkiye'nin bütün Avrupa görmüşleri ona kızar, onu küçük düşürmeye çalışır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek