İçinde vm olan 6 harfli 14 kelime var. İçerisinde VM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vm olan kelimeler listesine ya da Sonu vm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NEVMİT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Umutsuz, çaresiz
- "Bu dönüşlerde Fahim Bey yorgun, bezgin, nevmit olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[zarf]
Umutsuz, çaresiz bir biçimde
- "Bir kısmı geceyi burada geçirmek zaruri olduğu kanaatinde idi, ona göre bir şey yapalım, ateş yakalım diye, nevmit ve şaşkın söyleniyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Umutsuz, çaresiz
- KOVMAK
-
-
[-i]
Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek
- "Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir yerden sürüp çıkarmak, kovalamak
-
İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak
-
Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak
-
Gözetmek
- "Sıra, saygı kovarak yetişmiş bütün efendiler, Türkiye'nin bütün Avrupa görmüşleri ona kızar, onu küçük düşürmeye çalışır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek
- ÇIVMAK
-
-
[nsz]
Atlamak, sıçramak, zıplamak
-
Hızla giden bir şey bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, sapmak, inhiraf etmek
- "Kurşun da taşa değmiş sonra taştan çıvmış, Dursun Hacı'ya değmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Atlamak, sıçramak, zıplamak
- CIVMAK
-
-
[-den]
Sekmek, değip geçmek, vurup sapmak
- "Kurşun taşa değmiş, sonra taştan cıvmış, Dursun hocaya değmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-den]
Sekmek, değip geçmek, vurup sapmak
- ÇAVMAK
-
-
[-e]
Güneş doğmak
-
Dağılıp yayılmak, saçılmak
-
Sapmak, yol değiştirmek, amaçtan şaşmak
-
[-e]
Güneş doğmak
- SEVMEK
-
-
[-i]
Sevgi ve bağlılık duymak
- "Çok az lakırtı söylediği için sevdiği arkadaşları bile kendisini iyice anlayamamışlardı." (Ömer Seyfettin)
-
Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek
- "Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / Böyle bir sevmek görülmemiştir." (Atilla İlhan)
-
Çok hoşlanmak
- "Bazıları entari üstüne kürk giymeyi daha çok severlerdi." (Refik Halit Karay)
-
Okşamak
-
Yerini, şartlarını uygun bulmak
- "Bu ağaç nemli ortamı sever."
-
[-i]
Sevgi ve bağlılık duymak
- LAVMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Radyolojik araştırma için kalın bağırsağı anüs yoluyla özel ilaçlı su fışkırtarak boşaltma
-
Bu iş için kullanılan alet ve sıvı
-
[isim]
Radyolojik araştırma için kalın bağırsağı anüs yoluyla özel ilaçlı su fışkırtarak boşaltma
- SÖVMEK
-
-
[-e]
Onur kırıcı, çoğu basmakalıp kaba sözler söylemek, küfretmek
- "Daha dört yaşındayken en azılı köy erkekleri gibi sövermiş." (Halide Edip Adıvar)
- "Kılıksız kıyafetsiz adamlardan biri güya kapımızdan içeri dalarak bize sövüp saymaya başlamış sanırdım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-e]
Onur kırıcı, çoğu basmakalıp kaba sözler söylemek, küfretmek
- SÜVMEK
- ...
- SAVMAK
-
-
[-i]
İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak
- "Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek
- "Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız, belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Geçirmek
-
Vakti geçmek
- "Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli."
-
[nsz]
İşleyip geçmek, etki etmek
- "Soğuk içime savdı."
-
[-i]
İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak
- TRAVMA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan durum
-
Bir doku veya organın yapısını, biçimini bozan ve dıştan mekanik bir tepki sonucu oluşan yerel yara
-
[isim]
Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan durum
- DÖVMEK
-
-
[-i]
Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak
- "Harp Divanına vermeden önce, şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!" (Halide Edip Adıvar)
-
Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
-
[-de]
Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek
- "Döveçte karabiber dövmek."
-
Ezmek
-
Çırpmak
-
Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek
- "Demiri tavında dövmeli."
-
Topa tutmak
- "Gemi kaleyi dövdü."
-
Çarpmak, vurmak
- "Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Davul vb. çalmak, vurmak
-
[-i]
Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak
- GEVMEK
-
-
[-i]
Ağızda katı bir şey çiğnemek, geviş getirmek
-
[-i]
Ağızda katı bir şey çiğnemek, geviş getirmek
- ŞOVMEN
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Şov yapan kimse, gösteri adamı
-
[isim]
Şov yapan kimse, gösteri adamı