İçinde val olan 6 harfli 22 kelime var. İçerisinde VAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında val olan kelimeler listesine ya da Sonu val ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
LAV
2 Harfli Kelimeler
AL, AV, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIVALI
-
-
[sıfat]
Sıva vurulmuş, sıva sürülmüş
- "Sıvalı duvar."
-
Sıvar gibi bulaşmış, sıvanmış
-
[sıfat]
Sıva vurulmuş, sıva sürülmüş
- ŞEVVAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hicri takvime göre ramazandan sonra gelen ay, bayram ayı
-
[isim]
Hicri takvime göre ramazandan sonra gelen ay, bayram ayı
- MİNVAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Biçim, yol, tarz
-
[isim]
Biçim, yol, tarz
- PAZVAL
-
-
[isim]
Kunduracıların çalışırken kundurayı dizleri üzerinde tutmak için kullandıkları kayış
-
[isim]
Kunduracıların çalışırken kundurayı dizleri üzerinde tutmak için kullandıkları kayış
- AVALCA
-
-
[zarf]
Avala yakışır biçimde
-
[zarf]
Avala yakışır biçimde
- NEVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gereken yiyecek ve içecek şeyler, azık
- "Halk, sırtlarında heybeleri, ellerinde nevale sepetleriyle vapura girdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Elinde yiyecek paketleriyle evin nevalesini düzmüş, geri dönüyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Gereken yiyecek ve içecek şeyler, azık
- CEVVAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Davranışları çabuk ve kesin olan
- "Cevval çocuk."
- "Cevval zekâ."
-
[sıfat]
Davranışları çabuk ve kesin olan
- YUVALI
-
-
[sıfat]
Bir yuva içinde bulunan, yuvası olan
-
[sıfat]
Bir yuva içinde bulunan, yuvası olan
- HAVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- "Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
- "Posta ile beş milyon liralık bir havale gönderdim."
-
Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para
- "Ay başında havaleyi postaneye yatırdım."
-
Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename
-
Gebelerde, küçük çocuklarda görülen bir çeşit çırpınmalı, bazen ateşli de olabilen hastalık
-
Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar
- "Bu ufacık binayı bahçe ve bostan, ahır ve selamlık gibi müştemilatından birtakım duvarlar, bölmeler, havalelerle öyle bir ayırtmış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yüksek ve büyük bir görünüşü olma
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- ŞÖVALE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ressam sehpası
-
[isim]
Ressam sehpası
- TEVALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arası kesilmeksizin sürme
-
Art arda gelme, ardı arası kesilmeme, sürüp gitme
-
[isim]
Arası kesilmeksizin sürme
- HAVALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yöre
- "Şimdi o havalinin belki dünyanın en güzel, en nadir ve en cins güvercinlerine o sahipti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yöre
- HAVALI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte havası olan
- "O murdar kokulu, ağır havalı yere..." (Halide Edip Adıvar)
-
İyi, temiz hava alan, havadar
-
Bir işi gereğince benimsemeyen, önemsemeyen
-
Göz alıcı, çekici, albenisi olan
- "Havalı kız."
-
Kibirli, çalımlı, gururlu
-
Sıkıştırılmış hava ile çalışan (alet vb.)
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte havası olan
- VALİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anne
- "Evde, yerinden kalkamayan seksenlik bir validem var." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Anne
- ZEVALİ
- ...
- KAVALA
-
-
[isim]
Genellikle Arapların kullandığı kamıştan yapılan bir tür üflemeli çalgı aleti
-
[isim]
Genellikle Arapların kullandığı kamıştan yapılan bir tür üflemeli çalgı aleti
- OVALIK
-
-
[sıfat]
Ovası olan, ovalarla kaplı
- "Ovalık memleket."
-
[sıfat]
Ovası olan, ovalarla kaplı
- PUSVAL
-
-
[isim]
Yemenicilerin kullandığı ölçü
-
[isim]
Yemenicilerin kullandığı ölçü
- DAVALI
-
-
[sıfat]
Dava edilen (kimse), müddeialeyh
-
Davası olan (kimse)
- "Mübaşir ilk duruşmanın davacı ve davalısını çağırıyordu." (Ayşe Kulin)
-
Dava konusu olan
- "Bu ev davalıdır."
-
[sıfat]
Dava edilen (kimse), müddeialeyh
- CIVALI
-
-
[sıfat]
Cıvası olan
- "Cıvalı barometre."
-
[sıfat]
Cıvası olan