İçinde v olan 5 harfli 420 kelime var. İçerisinde V harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında v harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu v harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İSLAV
- ...
- KAHVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyasıgillerden bir ağaç (Coffea arabica)
-
Bu ağacın meyvesinin çekirdeği
-
Bu çekirdeklerin kavrulup çekilmesiyle elde edilen toz
-
Bu tozla hazırlanan içecek
- "Bir fincan kahve daha içer, bir tutam enfiye daha çekerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilardo, kâğıt vb. oynanan yer, kahvehane, kıraathane
- "Halktan biri olarak oturup dinlenebileceğiniz ucuz bir kahve kalmamıştır artık." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyasıgillerden bir ağaç (Coffea arabica)
- ŞAVUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şakul, çekül
-
[isim]
Şakul, çekül
- TEVEK
-
-
[isim]
Asma, kavun, karpuz vb. bitkilerin sürgünü veya dalı
-
Üzüm kütüğü, çotuk
-
[isim]
Asma, kavun, karpuz vb. bitkilerin sürgünü veya dalı
- VİSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgiliye kavuşma
- "Aşk derdinin çaresi visaldir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Sevgiliye kavuşma
- VAKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zaman
- "Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Fakat sandal sahibi olur olmaz zaten yarı keyif, yarı kazanç için vakit öldürdüğü balıkçılık sanatında karar kılmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sabah, öğle, akşam gibi hani vakit saat aradıkları yok." (Burhan Felek)
-
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler
- "Yemek vakti. Şimdi bunun vakti değil."
-
Çağ
- "Vaktin bilginleri."
-
Belirlenmiş olan zaman
- "Kâhya - vakit gayri Süleyman, haber saldık gelecekler, pamuklar da kıvamına geldi - demişti." (Samim Kocagöz)
-
Zaman anlatan kelimelere belirtilen durumunda geldiğinde "iken" anlamı veren bir söz
-
Geçim, para bakımından elverişli durum
- "Onun bu kadar para vermeye vakti yok."
-
[isim]
Zaman
- ŞEKVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yakınma, sızlanma, şikâyet
-
[isim]
Yakınma, sızlanma, şikâyet
- YUVAK
-
-
[isim]
Yuvgu
-
[isim]
Yuvgu
- VİRAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Virüslerle ilgili
-
[sıfat]
Virüslerle ilgili
- VURGU
-
-
[isim]
Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan
-
[isim]
Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan
- ÇUVAŞ
- ...
- LAĞIV
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kuruluşun faaliyetine son verme
- "Şehremaneti lağvına karar vermiş, dediler." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Hükümsüz kılma, feshetme
-
[isim]
Bir kuruluşun faaliyetine son verme
- DİVİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik uçları olan bir tür kalem
- "Rahlesinin üstünde diviti, kitapları ve değnekleri dururdu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik uçları olan bir tür kalem
- TAVLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
At ahırı
- "Piyade subaylarının binekleri, makineli tüfek bölümünün katırları o tavlada dururdu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
At ahırı
- VURAÇ
-
-
[isim]
Raket
-
[isim]
Raket
- YAVRU
-
-
[isim]
Yeni doğmuş hayvan veya insan
- "Kedi yavrusu. Kuş yavrusu."
- "Yavrum, bir yerin mi acıyor?"
-
Çocuk, evlat
- "O zaman gördü ki küçük çocuk, memleketlisi minimini yavru ağlıyor." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyin küçüğü
- "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)
-
Güzel, alımlı genç kız
-
[isim]
Yeni doğmuş hayvan veya insan
- DÜVEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Devletler
-
[isim]
Devletler
- TÜREV
-
-
[isim]
Türemiş veya üretilmiş şey
-
Yapım ekiyle kurulmuş kelime, müştak: Sev-gi, sev-in-mek, göz-lük gibi
-
Bir madde üzerinde yapılan kimyasal işlemler sonucu elde edilen bir başka madde
-
Değişken artması sıfıra giderken, fonksiyonun artmasının değişken artmasına oranının limiti
-
[isim]
Türemiş veya üretilmiş şey
- VEBAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Günah
- "Bu işin vebali vardır."
- "Başını alıp kaçar da bir belaya uğrarsa vebal altında kalırsın." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Günah
- HAVVA
- ...