İçinde uzat olan 18 kelime var. İçerisinde UZAT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında uzat olan kelimeler listesine ya da Sonu uzat ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
UZATTIRIVERMEK
UZATTIRIVERME
UZATABİLMEK, UZATIVERMEK, UZATMAYALIM
UZATABİLME, UZATIVERME, UZATTIRMAK
UZATILMAK, UZATTIRMA
AKUZATİF, UZATILMA, UZATMALI
MARUZAT, UZATMAK
UZATIM, UZATIŞ, UZATMA
A T U Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AUT, TUZ, UZA, ZAT
2 Harfli Kelimeler
AT, AZ, TA, TU, UT, UZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UZATTIRIVERMEK
- ...
- UZATTIRIVERME
- ...
- UZATABİLMEK
- ...
- UZATMAYALIM
-
-
kısacası
- "Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- "Uzatmayalım, bir tazminat lafıdır tutturdu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
kısacası
- UZATIVERMEK
- ...
- UZATIVERME
- ...
- UZATTIRMAK
- ...
- UZATABİLME
- ...
- UZATTIRMA
- ...
- UZATILMAK
-
-
[nsz]
Uzatma işi yapılmak
-
[nsz]
Uzatma işi yapılmak
- UZATILMA
-
-
[isim]
Uzatılmak işi veya durumu
-
[isim]
Uzatılmak işi veya durumu
- AKUZATİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belirtme durumu
-
[isim]
Belirtme durumu
- UZATMALI
-
-
[sıfat]
Süresi uzatılan
- "Uzatmalı maç."
-
[sıfat]
Süresi uzatılan
- UZATMAK
-
-
[nsz]
Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak
- "Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- "Uzatmayalım, bir tazminat lafıdır tutturdu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek
- "Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Bir şeyi vermek için birine yöneltmek
- "Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana." (Aka Gündüz)
-
Germek
- "İp uzatmak."
-
Konuşmayı sürdürmek
- "Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Vermek, göndermek
- "Can, topu Zeki'ye uzattı.."
-
[-i]
Süreyi artırmak, temdit etmek
- "Meclis, olağanüstü hâl süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine ... süreyi uzatabilir..." (Anayasa)
-
[nsz]
Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak
- MARUZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş
- "Size maruzatım var."
-
[isim]
Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş
- UZATMA
-
-
[isim]
Uzatmak işi, temdit
-
Sıhhi tesisatçılıkta kısa boruları uzatmak için kullanılan, kısa boru parçası
-
Bir ucu kıyıya bağlı durumda denize uzatılıp bırakılarak kullanılan balık ağı
-
Ünlülerin uzun söylenişi
-
Oyun içerisindeki duraklama dakikaları
-
Eşit sayılarla biten bir elemeli oyunu, kazananın belli olması amacıyla, kurallarına uygun olarak belli bir süre daha sürdürmek
-
[isim]
Uzatmak işi, temdit
- UZATIŞ
-
-
[isim]
Uzatma işi veya biçimi
- "Kelepçeli ellerini jandarmaya uzatışını hiçbir zaman unutmayacağım." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Uzatma işi veya biçimi
- UZATIM
-
-
[isim]
Uzatma işi
- "Süre uzatımı."
-
[isim]
Uzatma işi