İçinde ur olan 4 harfli 47 kelime var. İçerisinde UR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ur olan kelimeler listesine ya da Sonu ur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UĞUR
-
-
[isim]
Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı
- "Onlar da uğurlar dilediler, aralarında konuşmaya başladılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Emeti ile evlenmek, Satılmış'a uğur getirmişti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Bu nitelikte olduğuna inanılan şey
-
Meymenet, kadem
-
Talih, şans
-
[isim]
Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı
- URLA
- ...
- AKUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Azgın, kızgın (hayvan)
- "Ben, akur bir kuvvetin üstünde uçuyor gibi pek çabuk yakınlaşan uzaklara bakıyor, bu azgın ata bindikçe daima duyduğum şeyleri tekrar hissediyordum." (Ömer Seyfettin)
-
Kudurmuş, kuduz, kuduruk
-
[sıfat]
Azgın, kızgın (hayvan)
- SURE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kur'an'ın yüz on dört bölümünden her biri
- "İmam Efendi, bir serviye belini dayayıp çömelerek Mülk suresini okumaya başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kur'an'ın yüz on dört bölümünden her biri
- CURA
-
-
[isim]
Mızrap ile çalınan iki veya üç teli olan halk sazı
-
Bir çeşit küçük atmaca
-
[sıfat]
Ufak tefek, gelişmemiş
-
[isim]
Mızrap ile çalınan iki veya üç teli olan halk sazı
- ACUR
-
-
[isim]
Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve (Cucumis flexuosus)
-
[isim]
Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve (Cucumis flexuosus)
- MURT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mersin ağacının yazın olgunlaşan, bezelye büyüklüğünde, morumsu siyah, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan meyvesi
- "Engin dallardan murt yemezdi. Onun alacağı kız ya çok zengin ya da tanınmış bir aileye mensup olmalıydı." (Orhan Kemal)
-
[isim]
Mersin ağacının yazın olgunlaşan, bezelye büyüklüğünde, morumsu siyah, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan meyvesi
- OBUR
-
-
[sıfat]
Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)
- "Kendi derecesinde olmamakla beraber o da hatırı sayılan oburlardan." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)
- TURP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Turpgillerden, yaprakları tüylü, çiçekleri beyaz, sarı, mor renkli bir bitki (Raphanus sativus)
-
Bu bitkinin yenilen etli kökü
-
[isim]
Turpgillerden, yaprakları tüylü, çiçekleri beyaz, sarı, mor renkli bir bitki (Raphanus sativus)
- OKUR
-
-
[isim]
Okuyan kimse, okuyucu, kari
- "Bu iki yazar çok okuru olmanın tadını çıkarmasını da bilmişlerdir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Okuyan kimse, okuyucu, kari
- URFA
- ...
- ŞUUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilinç
-
[isim]
Bilinç
- BURS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir öğrencinin öğrenimini sürdürebilmesi veya bir kimsenin bilgi ve görgüsünü artırması için belli bir süre devlet veya özel kuruluşlarca ödenen aylık para
- "Öğrenimini tamamlaması için devlet bursuyla Almanya'ya gönderiliyor." (Necati Cumalı)
-
Bu amaçla vakfedilmiş paranın veya malın geliri
-
[isim]
Bir öğrencinin öğrenimini sürdürebilmesi veya bir kimsenin bilgi ve görgüsünü artırması için belli bir süre devlet veya özel kuruluşlarca ödenen aylık para
- URUK
-
-
[isim]
Soy, sülale
-
[isim]
Soy, sülale
- AJUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Delikli örgü, gözenek
-
[isim]
Delikli örgü, gözenek
- URAN
-
-
[isim]
Teknik, sanayi, endüstri
-
[isim]
Teknik, sanayi, endüstri
- URUM
- ...
- BURA
-
-
[isim]
Bu yer
- "Eskiden buranın, şişman bir valisi vardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bu yer
- DURU
-
-
[sıfat]
Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
- "Duru su."
-
Pürüzsüz (ten)
- "Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup)
-
[sıfat]
Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
- BURÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı
- "Surun yıkık burçlarından baykuşlar gülüyor." (Haldun Taner)
-
Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad
-
Demir aksamın birbirine değmesini engellemek, boşlukları doldurmak amacıyla sarı, karbon, plastik vb.nden yapılan bir motor parçası
-
[isim]
Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı