İçinde un olan 6 harfli 108 kelime var. İçerisinde UN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında un olan kelimeler listesine ya da Sonu un ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ODUNLU
...
KUNDAK

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb
    • "Ben şamdanımla evveli kapının önüne yığılan şeyleri, sonra cibinliği, perdeleri, bütün duvarları çeviren kundakları tutuşturacağım." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  2. Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç veya metal bölüm
    • "Amcası Mustafa geldi eve, ona bir kundağı sedefli tüfek getirdi." (Yahya Kemal)
  3. Arabalarda dingil yatağı
  4. Ara bozma, fitne, fesat

KANUNİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yasal

SOYGUN

  1. [isim] Genellikle çete durumunda bir araya gelmiş haydutlar tarafından yapılan silahlı hırsızlık
  2. Hiçbir emek harcamadan ve yolsuz olarak elde edilen büyük kazanç, vurgun

DOLGUN

  1. [sıfat] Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış
    • "Dolgun yastık."
  2. Şişmana yakın, balıketinde
    • "Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu." (Burhan Felek)
  3. Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.)
    • "İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu
    • "Müftüye karşı adamakıllı dolgundu." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Birbirine uyan, uyum gösteren
    • "Atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

UNUTMA

  1. [isim] Unutmak durumu

UZUNCA

  1. [sıfat] Biraz uzun
  2. [zarf] Uzun olarak, bol zamanlı
    • "Ben uzunca kalacağım için aylık olarak tutmuştum odamı." (Erhan Bener)

ŞUNLAR

  1. [zamir] Şu zamirinin çokluk biçimi

MEMNUN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan, kıvançlı, mutlu
    • "Halk, oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Eski arkadaşı kaybetmemek hepsini memnun ediyor." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hâlinden memnun olduğu yüzünden anlaşılıyor." (Sait Faik Abasıyanık)

ŞUNDAN

  1. şu nedenle
    • "Masanın üstünde şu mektubu buldu" (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bir incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle şunun şurasında ne var ki ağzımızın tadını kaçırıyorsunuz." (Osman Cemal Kaygılı)

DURGUN

  1. [sıfat] Sakin
    • "Deniz masmavi, hava durgun, her taraf ılıktı." (Refik Halit Karay)
  2. Neşesiz, keyifsiz, sessiz
    • "Öteki durgun bir Anadolu köylüsü idi." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Canlı olmayan, sönük, hareketsiz
    • "Harp hemen tesirini gösterdi. Piyasa durgun." (Ömer Seyfettin)

KUNGFU

  1. [isim] Kendini savunma temeline dayalı, karateye benzeyen Çin kökenli spor

AVUNTU

  1. [isim] İnsanı avutan şey, oyalanacak şey, avunç, avunma
    • "İnsanoğlu durumu bozulunca ille bir yerden bunun avuntusunu arayıp buluyor." (Haldun Taner)
  2. Teselli
  3. Acı bir olayı unutturmaya çalışma, acısını hafifletme, avunma, avunç

KULUNÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şiddetli omuz ve sırt ağrısı
    • "Nefesi, kulunca, sıtmaya, havaleye, saraya, çarpıntıya birebirmiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Ayağıma fena kulunç girdi, diye topallayarak onları takip etti." (Burhan Felek)

BOZGUN

  1. [isim] Bir toplulukta karşılıklı güvenin bozulması ile beliren karışıklık
    • "Durdu ve bir anda bütün mukavemeti bozguna uğradı." (Peyami Safa)
  2. Yenilgi
    • "Büyük bozgundan sonra Şam istasyonunda bırakmaya mecbur olduğumuz en son vagonun bile içi mecidiye dolu idi." (Falih Rıfkı Atay)
  3. [sıfat] Bozulmuş, dağılmış
    • "Bozgun ordu."
  4. [sıfat] Morali bozulmuş, çökmüş, yılgın

KOYGUN

  1. [sıfat] Dokunaklı, etkili, içli, acıklı

TUTKUN

  1. [sıfat] Gönül vermiş, meftun, meclup
    • "Kapıda bekleşen tutkunlarından bir tanesinin arabasına atladığı gibi ortadan kayboluyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Yaş farkına rağmen birbirlerine nasıl da tutkun olduklarını anlayarak şaşıyordu." (Refik Halit Karay)
  2. Bir şeye alışmış, bağlanmış, düşkün
    • "Ben yine eskisi gibi tutkunum tiyatroya." (Necati Cumalı)

SUSKUN

  1. [sıfat] Çok az konuşan, sessiz, sakin olan, sükûti
    • "Suat, karım. Suskun, çok az konuşan..." (Atilla İlhan)
  2. [zarf] Sessiz, sakin bir biçimde

UNUTUŞ
...
USTUNÇ

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Taşınabilir cerrah araçları takımı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü