İçinde um olan 5 harfli 87 kelime var. İçerisinde UM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında um olan kelimeler listesine ya da Sonu um ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

COŞUM
...
HUMMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ateşli hastalık
  2. Sıtma nöbeti
    • "Ateşsiz bir humma her tarafımı yakıyor, soğuk soğuk terliyordum." (Ömer Seyfettin)

HUMAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçki veya uyku sersemliği

MUMCU

  1. [isim] Mum yapan veya satan kimse
  2. Yeniçeri Ocağında çavuşlardan sonra gelen, yeniçeri ağasına bağlı on iki subaydan her biri
  3. Fitilli tüfek kullanan asker

SOYUM
...
DUMAN

  1. [isim] Bir maddenin yanması ile çıkan ve içinde katı zerrelerle buğu bulunan kara veya esmer renkli gaz
    • "Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
    • "Ama yerine göre karşısına dikilenlere de duman attırır." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ortalığı duman görür, duman etmek isterdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Havalanan tozların veya sisin oluşturduğu bulanıklık
    • "Köyünün üstüne boz bir duman çökmüştü." (Yahya Kemal)
    • "Sonra sen gazetende istediğin gibi ver dumanı." (Atilla İlhan)
    • "Anadolu notları arasına bugün dumanı üstünde bir Rumeli notu sıkıştırıyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Adamın kafasını katiyen aydınlatmamalı, karıştırmalı ve dumana boğmalısınız." (Halide Edip Adıvar)
  3. Kötü, yaman
    • "İşimiz duman. Hâlimiz duman."
  4. Esrar

KUMLA

  1. [isim] Kumluk yer, geniş kumsal, plaj
  2. Güneş banyosu yapmak için düzenlenmiş kumsal

MASUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Suçsuz, günahsız
    • "Tetkiklerinizde elbette birçok masum mücrimlerle karşılaşmışsınızdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Temiz, saf
    • "Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar..." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [isim] Küçük çocuk
    • "Dört tane masumu var."

VAKUM

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Boşluk

RÜSUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vergiler

OKUME

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Afrika'da yetişen, kerestesi parlak, öz odunu mor, dış odunu pembe renkli bir ağaç (Aucoumea)

BOZUM

  1. [isim] Bozulma işi, utangaçlık, mahcupluk

SERUM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Pıhtılaşma sonunda kandan ayrılan sıvı bölüm
  2. Mikroplu bir hastalığa veya zehirli bir maddeye karşı aşılanmış bir hayvanın özellikle atın kanından elde edilen sıvı madde
    • "Kuş palazı serumu."
  3. Hücre yenilenmesini hızlandıran, deriyi besleyen, su kaybını, cildin solunumunu ve doğal savunmasını kuvvetlendiren sıvı

UKNUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hipostaz

NUMEN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Nesnenin kendisi, görüngü karşıtı

KONUM

  1. [isim] Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon
  2. Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri, konuş
  3. Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafi şartlarının bütünü

KURUM

  1. [isim] Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
    • "Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum." (Halikarnas Balıkçısı)

RUMUZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sembol, simge, remiz
  2. Gizli anlamları olan işaretler ve sözler
    • "Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar... Ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

YOKUM

  1. ben yokum
    • "Yok canım, ben belediye taraflısı değilim. Sizden yanayım." (Memduh Şevket Esendal)
    • "İki saatte ağaç yetiştireceklermiş. -Yok, devenin başı!"
    • "Kurtulmak için ya yok olmalı ya yok etmeli." (Atilla İlhan)
    • "İttihat ve Terakki'nin yok olduğu bir günde ben İttihatçı'yım diyen bu adam, onun var olduğu günlerde, kötülüklerine bütün gücü ile karşı koyan adamdı." (Yusuf Ziya Ortaç)

BOĞUM

  1. [isim] Boğulmuş, sıkılmış yer
    • "Sağ elinin şehadet parmağının ilk boğumuyla tetiği çekti." (Ömer Seyfettin)
  2. Parmak, kamış, saz vb. bitkilerin şişkince bölümü
  3. İnce damarların veya sinirlerin yumak gibi toplandığı yer
    • "Lenf boğumları. Sinir boğumları."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü