İçinde u olan 5 harfli 826 kelime var. İçerisinde U harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında u harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu u harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇAPUT

  1. [isim] Eskimiş bez parçası, paçavra
  2. Bez

CUMBA

  1. [isim] Yapıların üst katlarında, ana duvarların dışına, sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon
    • "Yola uzanan cumbaların altındaki destekler büyük annelerimizin sarkık gerdanlarına benzerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Eski evlerde pencere hizasından sokağa doğru çıkıntısı olan kafesli bölüm
    • "Nihayet dün gece komşu kadın cumbadan seslendi." (Mithat Cemal Kuntay)

DUŞLU
...
DUYUŞ

  1. [isim] Duyma işi veya biçimi
  2. Seziş

ORGCU

  1. [isim] Org çalan sanatçı

UÇMAK

  1. [nsz] Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak
    • "Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ben kimsenin hususi hayatına karışmayı asla sevmem ama şu Şahin Paşa, uçan kuşa borcu olduğunu herkes bilirken nasıl oluyor da kumarda bu kadar para kaybediyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "O birkaç gün içinde uçan kuştan medet umdum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Sağıma baktım. İhtiyar yoktu. Güneşin ilk ziyalarıyla beraber kaybolan hayalet gibi sanki silinmiş, uçmuş gitmişti." (Ömer Seyfettin)
  2. Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak
  3. Sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek
  4. Rengi solmak
    • "Rengi birdenbire uçtu." (Peyami Safa)
  5. Rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmek
    • "Bu gece tahta perde uçmuş."
  6. Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak
  7. Belirmek
    • "Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. Patlayıcı madde ile parçalanmak
  9. Uçar gibi dalgalanmak
    • "Elleri trençkotunun cebinde, gözlerini karşı kıyıya dikmiş, saçları savrulurcasına geriye uçuyor." (Atilla İlhan)
  10. Çok hızlı gitmek
    • "Hele bir asfalta çıkalım görürsünüz bey, derdi. Uçar bu bizim külüstür." (Reşat Nuri Güntekin)
  11. Hava yolu ile gitmek
    • "Yarın İstanbul'a uçuyorum."
  12. Yok olmak, ortadan kaybolmak
    • "Bütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Çok sevinmek
  14. Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra hayal âlemine dalıp gitmek
  15. Aşırılmak
    • "Bizim kitaplar uçmuş."
  16. Dinî inanışa göre ruh ölümden sonra göğe yükselmek

DOLUŞ

  1. [isim] Dolma işi veya biçimi

MUHİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Seven, sevgi besleyen, dost

MURİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Miras bırakan

MUZİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Şaka etmekten hoşlanan, takılgan
    • "Hiç de yaramaz ve muzip bir çocuk olamamakla beraber ona kötü oyunlar oynamaktan çekinmemişimdir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

PUVAR
...
KUMLU

  1. [sıfat] İçinde kum bulunan
    • "Kumlu toprak."
  2. Çok ufak ve sık benekli
    • "Kumlu kumaş."

OKUME

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Afrika'da yetişen, kerestesi parlak, öz odunu mor, dış odunu pembe renkli bir ağaç (Aucoumea)

SORGU

  1. [isim] Sorma işi
    • "Soracakları varmış yıllardır sorarlar / Anlaşılan bu sorgu daha yıllarca sürecek." (Atilla İlhan)
    • "Hayalimde polislerin beni karakola sürüklediklerini ve sıkı bir sorguya çektiklerini görüyordum." (Halide Edip Adıvar)
  2. Ceza muhakemeleri usul kanununa göre, sanığın araştırma konusu olayla ilgili olarak yargıç karşısındaki beyanı, istintak

KUMCU

  1. [isim] Kum getirip satan kimse

MASNU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sanatla yapılmış (ürün)
  2. Aslı olmayan, uydurma, yapma, düzme, düzmece, sahte

PULCU

  1. [isim] Pul satan kimse
  2. Pul derleyen veya derleyenlere pul satan kimse, pul koleksiyoncusu

ÇOĞUN

  1. [zarf] Çok kez, sık sık, ekseriya
    • "Çoğun içinden geldiği gibi, algıladığım gibi yazıyorum." (Selim İleri)

COŞKU

  1. [isim] Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu
    • "Coşku ile giriştiği işten, uykuda pişman olabilirdi." (Haldun Taner)
  2. Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan
    • "Gençlerin coşkusu coşkuda kalıyor, yaratıcı bir tutarlığa bir türlü dönüşemiyordu." (Çetin Altan)
  3. Salgı bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine özgü ilişkileri bulunan iç veya dış uyaranların kamçıladığı güçlü duygu durumu
  4. Bir düşünceyle, bir duyguyla dolarak yücelme, ruhun kendini aşıp yücelmesi, heyecan

KOPUŞ
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü