İçinde u olan 4 harfli 293 kelime var. İçerisinde U harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında u harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu u harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GURU

  1. [isim] Brahmacı eğitimde, yüksek kasttan gençleri ve öğrencileri yetiştiren, manevi gücünün en yüksek noktada olduğuna inanılan kimse
  2. Herhangi bir sanat dalında veya işte en üst derecede değerlendirilen usta, pir

ORUN

  1. [isim] Özel yer
  2. Makam, mansıp, mesnet, mevki

KONU

  1. [isim] Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu
    • "Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Üzerinde konuşulan şey, bahis
    • "Daha fazla tafsilata girmeyi bugün zararlı gördüğüm için bu konuda susacağım." (Burhan Felek)

SUCU

  1. [isim] Su satan veya evlere su taşıyan kimse, saka

USTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse
    • "Sırtında koyu lacivert, usta elinden çıkmış bir kostüm." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Zanaat öğreticisi
  3. Zanaatçılar için unvan
    • "Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi." (Refik Halit Karay)
  4. [sıfat] Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir
    • "Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi." (Tarık Buğra)
  5. Osmanlı İmparatorluğu'nda saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi
  6. Akıl veren veya öğreten kimse
    • "Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan?" (Refik Halit Karay)

ORDU

  1. [isim] Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
    • "Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri
    • "Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
  4. Çok sayıda insan, kalabalık

TAMU

Kelime Kökeni : Soğdca

  1. [isim] Cehennem
    • "Cehennem inancında tamu sözcüğünün anlattığı belli bir cehennem tasarımı yoktur." (Melih Cevdet Anday)

TAPU

  1. [isim] Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge
  2. Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş

BUSE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Öpücük
    • "Her zamandan ziyade bana sokularak küçük küçük buselerle yüzümün her tarafını öptü." (Reşat Nuri Güntekin)

HUNİ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir sıvıyı ağzı dar bir kaba aktarmak için kullanılan koni biçimindeki araç
  2. Ağızlık

OKSU
...
ACUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Aceleci
    • "Acul bir adam."
  2. Hızlı, çabuk
    • "Geç vakit dönen zengin ve ecnebi kumarcıların acul arabalarını duymuyor." (Ömer Seyfettin)

AMUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dikme
  2. Dik durma

RUMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anadolu Selçuklularının üsluplaştırdıkları filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşmuş dolaşık süsleme

JUDO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Jiujitsudan gelişmiş, silahsız olarak tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan Japon kökenli dövüş sporu

UŞAK

  1. [isim] Çocuk
    • "Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş, oğul uşak toplansa koca bir mahalle olacak kadar bereketlenmiş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Herhangi bir bölgenin halkından olan erkek
    • "Kim bilir, bu Anadolu uşaklarının her birinde ne cevherler vardır." (Cahit Sıtkı Tarancı)
  3. Erkek hizmetçi
    • "... kapının eşiğinde fraklı, beyaz eldivenli bir uşak duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Tayfa
    • "Bir haykırma duyuldu. Uşakları koşturdum. Simit attırdım denize ama deniz geri vermedi." (Zeyyat Selimoğlu)

ULAH
...
UFUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yıldızın batması
  2. Ölme

UYKU

  1. [isim] Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu
    • "Rahat bir uyku uyumuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "İkimiz de esniyorduk, uyku bastırıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Uykumu dağıtmak için birkaç fincan kahve içtim."
    • "Yorgunsun, uyku gözlerinden akıyor." (Aka Gündüz)
  2. Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
    • "Eğer bu patırtıdan, ikinci uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda, saç saça, baş başa dövüşeceklerdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Etrafı kapatan dik, sivri dağlar duman ve bulut sarılı kocaman başlarını birbirine dayayarak çoktan uykuya varmışlardı." (Refik Halit Karay)
  3. Doğada görülen sükûnet durumu
    • "Kış süresince uykuda olan ağaçlar, baharla birlikte uyandı."

UMUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bütün, tüm, kamu
    • "Onun umum kumandanlığı, boş çöller içinde bedevi şeyhlerine verilen fahri paşalıklar gibi bir şey idi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. [zamir] Herkes, halk, ahali
    • "Üçü de kısa bir boyun kırışıyla umumu selamladılar." (Peyami Safa)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü