İçinde u olan 4 harfli 293 kelime var. İçerisinde U harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında u harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu u harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DUYU
-
-
[isim]
İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse
- "Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." (Nazlı Eray)
-
[isim]
İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse
- OTSU
-
-
[sıfat]
Ot gibi olan, gövdesi odunlaşmayan, kısa ömürlü (bitki), otsul
-
[sıfat]
Ot gibi olan, gövdesi odunlaşmayan, kısa ömürlü (bitki), otsul
- USLU
-
-
[sıfat]
Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli, müeddep, yaramaz karşıtı
- "Uslu ve çekingen huyum ne kendimi ne de nafakamı herhangi bir sert hareketle savunmaya asla müsait değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sizin gitmeyeceğinizi bildiği için uslu oturacaktır." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Uysal bir biçimde
-
Akıllı, zeki
- "Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz." (Anonim şiir)
-
[sıfat]
Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli, müeddep, yaramaz karşıtı
- YUKA
- ...
- BURA
-
-
[isim]
Bu yer
- "Eskiden buranın, şişman bir valisi vardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bu yer
- UĞRA
-
-
[isim]
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
-
[isim]
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
- OLTU
- ...
- PUNT
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir şey için uygun zaman, fırsat
- "O döner dönmez bir punduna getirip tanıştırayım sizi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir şey için uygun zaman, fırsat
- KAMU
-
-
[isim]
Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
-
Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme
- "Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçaltına sinmiş." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Hep, bütün
- "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize." (Yunus Emre)
-
[isim]
Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
- HURÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe
-
Çeşitli kumaşlardan yapılan, içerisine battaniye, yorgan vb. eşya konulan özel çanta
-
[isim]
Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe
- ŞULE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alev, yalım
- "Bütün ordunun kalbini Duatepe'den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Alev, yalım
- MAUN
-
-
[isim]
Tespih ağacıgillerden, Hindistan ve Honduras'ta yetişen büyük bir orman ağacı, akaju (Swietenia mahagoni)
-
Bu ağacın parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilalanan kerestesi
-
[sıfat]
Bu keresteden yapılan
- "Parası olsa o deminki maun yemek odası takımını üç bin dokuz yüze koparıverirdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Tespih ağacıgillerden, Hindistan ve Honduras'ta yetişen büyük bir orman ağacı, akaju (Swietenia mahagoni)
- MUTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Veri
-
[isim]
Veri
- ORDU
-
-
[isim]
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
- "Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri
- "Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür." (Falih Rıfkı Atay)
-
Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
-
Çok sayıda insan, kalabalık
-
[isim]
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
- BORU
-
-
[isim]
Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir
- "Soba borusu kazanın içinden geçerdi." (Necati Cumalı)
- "Ellerini burunlarına boru çalar gibi götürerek kümeler arasında geçit resmi yapıyorlardı." (Ömer Seyfettin)
- "Gençlik bu, boru değil." (Atilla İlhan)
- "Ben evin içinde zaten borusu tutulanlardan bahsedildiğine pek çok defalar müsadif olmuştum." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Borazan
- "Ankara'da ilk sabah boru sesinden uyandım." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir
- POŞU
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kenarları saçaklı ipek, pamuk, yün vb.nden yapılmış bir tür baş örtüsü, dolama
- "Ege köylülerinin güneşe karşı başlarına sardıkları renkli iki poşu, bir dizi de deve çanı almıştı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Kenarları saçaklı ipek, pamuk, yün vb.nden yapılmış bir tür baş örtüsü, dolama
- AGUŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kucak
- "Seniha'ya sarıldı, aguşuna alıp onu tekrar şımarttı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Kucak
- GUAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir çeşit zamklı, mat sulu boya
-
[isim]
Bir çeşit zamklı, mat sulu boya
- URUM
- ...
- ZULA
-
-
[isim]
Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer
-
[isim]
Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer