İçinde tık olan 6 harfli 15 kelime var. İçerisinde TIK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tık olan kelimeler listesine ya da Sonu tık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KIT, TIK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NATIKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşünüp söyleme yeteneği
-
Düzgün ve iyi konuşma yeteneği
-
[isim]
Düşünüp söyleme yeteneği
- YASTIK
-
-
[isim]
Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder
- "Pencerenin önünde uzun yüksekçe bir sedirle ot yastıkları var." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu biçimde yapılmış ve türlü işlerde kullanılan şey
- "İğne yastığı. Ütü yastığı."
-
Fide yetiştirmek için ince toprak ve gübreden hazırlanmış yüksekçe yer
-
Yapılarda, makinelerde bazı bölümlerin üzerine dayandığı parça
-
[isim]
Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder
- YIRTIK
-
-
[sıfat]
Yırtılmış olan
- "Kirli, yırtık yenleriyle alnının terlerini sildi." (Ömer Seyfettin)
-
Eskimiş, parçalanmış
-
Cırlak, tiz, keskin (ses)
- "Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Utanması, çekinmesi olmayan
- "Becerikli, yırtık bir kız değil ki mağazalarda iş arasın, bulsun." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yırtılma sonucu oluşmuş yarık
- "Çorabın yırtığı."
-
[sıfat]
Yırtılmış olan
- BALTIK
- ...
- TIKAMA
-
-
[isim]
Tıkamak işi
- "Saçını çekip burnuna pamuk tıkamaya uğraşıyorlardı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Tıkamak işi
- TIKMAK
-
-
[-i]
İterek, zorla, aceleyle sokmak
- "Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Sokmak
- "Hesap kitap, müfettiş derken Aslan'ı kafese tıkmışlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
İterek, zorla, aceleyle sokmak
- TIKALI
-
-
[sıfat]
Kapanmış, herhangi bir şeyin geçmesine imkân vermeyen, tıkanmış
-
[sıfat]
Kapanmış, herhangi bir şeyin geçmesine imkân vermeyen, tıkanmış
- BASTIK
-
-
[isim]
Pestil
-
[isim]
Pestil
- RASTIK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kadınların kaşlarını veya saçlarını boyamak için sürdükleri siyah boya
- "Rastıkla, yanağındaki beni boyamayı da unutmadı." (Sermet Muhtar Alus)
-
Sürme (III)
-
[isim]
Kadınların kaşlarını veya saçlarını boyamak için sürdükleri siyah boya
- TIKNAZ
-
-
[sıfat]
Şişmanca, toplu, kısa ve kalın yapılı, tıkız
- "O yuvarlak ve dazlak kafalı, tıknaz bir adamdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Şişmanca, toplu, kısa ve kalın yapılı, tıkız
- MANTIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru düşünme sanatı ve bilimi
- "Akılla, mantıkla açıklanmayacak durumlar vardır dünyada." (Necati Cumalı)
-
Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi
- "Ali Rıza bey gerçi bir vakit bu mantığa kulak vermiyor göründü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi
-
[isim]
Doğru düşünme sanatı ve bilimi
- FISTIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı denilen yemişlerin genel adı
-
[sıfat]
Tombul, kısa boylu, tıknaz (kimse)
- "Anamızın büyük babalarından biri kısa boylu, şişman, eli ayağı ufak bir adam olmalıdır ki ona fıstık demişler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı denilen yemişlerin genel adı
- TIRTIK
-
-
[isim]
Çentik
-
[isim]
Çentik
- KIRTIK
- ...
- SALTIK
-
-
[sıfat]
Mutlak
- "Sonra ziller ve ansızın saltık bir gülümseyiş bu genç kız." (Selim İleri)
-
Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)
-
[sıfat]
Mutlak