İçinde tu olan 5 harfli 71 kelime var. İçerisinde TU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tu olan kelimeler listesine ya da Sonu tu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
T U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
TU, UT
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇOTUK
-
-
[isim]
Dışarıda kalmış ağaç kökü
-
Kesilen ağacın topraktan yukarıda kalan bölümü
-
Asma kütüğü, tevek
-
[isim]
Dışarıda kalmış ağaç kökü
- YUTUŞ
- ...
- POTUK
-
-
[sıfat]
Kırmalı ve geniş
-
[sıfat]
Kırmalı ve geniş
- TUTAÇ
-
-
[isim]
Laboratuvar maşası
-
Tutacak
-
[isim]
Laboratuvar maşası
- TUTAM
-
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- "Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- LOTUS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Nilüfer cinsinden birçok bitkiye verilen genel ad
-
[isim]
Nilüfer cinsinden birçok bitkiye verilen genel ad
- TUNİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pantolon veya etek üzerine giyilen, dizlere kadar inen üst giysisi
-
[isim]
Pantolon veya etek üzerine giyilen, dizlere kadar inen üst giysisi
- NATUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Düzgün, güzel ve kolaylıkla söz söyleyen
-
[sıfat]
Düzgün, güzel ve kolaylıkla söz söyleyen
- TURBO
-
-
[sıfat]
Havayı veya havaya katılmış bir karışımı, düzenli ve amaca uygun olarak üfleyen
- "Turbo fırın. Turbo jet."
-
[sıfat]
Havayı veya havaya katılmış bir karışımı, düzenli ve amaca uygun olarak üfleyen
- TUHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acayip
- "Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." (Tarık Buğra)
- "Hatta onun başına gelen şeyler de ekseriya böyle tuhaf olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Şaşılacak, garip
-
Güldürücü
- "Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Gülünç
- "Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun."
-
Anlaşılmaz
- "Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor."
-
[ünlem]
Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
- "Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor." (Ahmet Haşim)
-
[sıfat]
Acayip
- BATUR
-
-
[isim]
Bahadır
-
[isim]
Bahadır
- TUYUĞ
-
-
[isim]
Mâni (II) biçiminde aruzla yazılmış manzume
-
[isim]
Mâni (II) biçiminde aruzla yazılmış manzume
- TURBA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Az çok kömürleşmiş bitkilerden oluşan yakıt
-
[isim]
Az çok kömürleşmiş bitkilerden oluşan yakıt
- TORTU
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çökelti
- "Perver'in getirdiği su içinde fazla tortu görerek bardağı rıhtımın taşına attı."
-
Bir şeyin bayağı, işe yaramaz duruma gelmiş olanı
- "Babam isyanla bulanmış ruhunun bütün tortularını bana bırakıp gitmiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir topluluğun soysuzlaşmış üyeleri
-
Kalıntı
- "Baş ağrısı ile kalkmanız da olası. Her eğlencenin o kadar tortusu olacak artık." (Haldun Taner)
-
[isim]
Çökelti
- TUNUS
- ...
- TURNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bulunduğu yerden başka yerlere gösteri yapmak amacıyla giden tiyatro veya müzik sanatçılarının gezisi
- "O günlerde Anadolu'ya turneye çıkmak üzere hazırlanıyorduk." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bulunduğu yerden başka yerlere gösteri yapmak amacıyla giden tiyatro veya müzik sanatçılarının gezisi
- TUGAY
-
-
[isim]
Alayla tümen arasındaki askerî birlik
-
[isim]
Alayla tümen arasındaki askerî birlik
- TUTUŞ
-
-
[isim]
Tutma işi veya biçimi
-
[isim]
Tutma işi veya biçimi
- YORTU
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hristiyan bayramı
- "Bilmem hangi düşmanın bilmem hangi yortusu varmış." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Hristiyan bayramı
- NUTUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz, konuşma
- "Onun nutkundan sonra bu meselenin artık münakaşa edilmemesi, bitmesi lazımdı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kıyıda dalgalara nutuk çekip kekemeliğini düzeltmeye çalışıyor." (Haldun Taner)
- "Kapıdan içeri bir adım attıktan sonra durdu, nutuk verir gibi elini sallayarak..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Fakat işte onu karşısında görünce nutku tutulmuş." (Haldun Taner)
-
Söylev
- "Atatürk'ün onuncu yıl nutku."
-
[isim]
Söz, konuşma