İçinde ti olan 8 harfli 399 kelime var. İçerisinde Tİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ti olan kelimeler listesine ya da Sonu ti ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
T İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İT, Tİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEKLENTİ
-
-
[isim]
Gerçekleşmesi beklenen şey
-
Bireyin belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki öngörüsü
-
[isim]
Gerçekleşmesi beklenen şey
- ENTERTİP
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Basımcılıkta harfleri satır olarak dizen ve döken dizgi makinesi
-
[isim]
Basımcılıkta harfleri satır olarak dizen ve döken dizgi makinesi
- KROMATİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir kromozomun uzunlamasına iki yarısından her biri
-
[isim]
Bir kromozomun uzunlamasına iki yarısından her biri
- ANTİPATİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sevimsizlik, soğukluk, iticilik
-
Karşıt duygu
- "Bunlar da çoğu insanda nedense aşağılık kompleksi ve antipati yaratır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sevimsizlik, soğukluk, iticilik
- İSTİSMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin iyi niyetini kötüye kullanma
-
Sömürme
- "Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar, bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Birinin iyi niyetini kötüye kullanma
- İTİMATLI
-
-
[sıfat]
Güvenilir
-
[sıfat]
Güvenilir
- LATİFLİK
-
-
[isim]
Latif olma durumu
- "Gölün latifliğini üstündeki yüksek ve çıplak dağ bozuyor." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Latif olma durumu
- NİTRATİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal sodyum nitrat
-
[isim]
Doğal sodyum nitrat
- İSTİMLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kamulaştırma
-
[isim]
Kamulaştırma
- NEOLİTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Taş Devrinin son çağı ile ilgili
-
[sıfat]
Taş Devrinin son çağı ile ilgili
- OPTİMİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İyimserlik
-
[isim]
İyimserlik
- İŞİTİLİŞ
- ...
- DÜZELTİŞ
- ...
- İSTİHKAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hor görme, aşağılama
- "Kendimi tutamadım, sanki bu zenginliğe hiç ehemmiyet vermiyormuşum gibi istihkarla yüzümü ekşittim." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Hor görme, aşağılama
- İSTİNABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkeme tarafından ifadesinin alınması
-
[isim]
Davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkeme tarafından ifadesinin alınması
- PALMİTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gliserinin palmitik esteri
-
[isim]
Gliserinin palmitik esteri
- SEMPATİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Cana yakın, sıcakkanlı, sevimli
- "Sempatik bir çocuk."
-
Çok hoş, hoşa giden
- "Geçende girdiğim dükkân da böyle sempatik bir yerdi." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Cana yakın, sıcakkanlı, sevimli
- ASTİGMAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Net görmeyen, astigmatizme tutulmuş (göz)
-
Net görmeyen, astigmatizme tutulmuş (göz)
- PATİKSİZ
- ...
- YETİŞMEK
-
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
- "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." (Ömer Seyfettin)
-
Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak
- "Bu giysi yarına yetişmeli."
-
Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak
- "Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak
- "Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Değmek, uzanıp dokunabilmek
- "Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez."
-
Vakit bulmak, yapabilmek
- "Ben bu kadar işe yetişemem."
-
[nsz]
Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek
- "Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir."
-
Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak
- "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Üremek, büyümek, olmak
- "Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-de]
Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek
- "İşte bu kadronun içinde yetişecektim ben." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek
-
Yardım etmek, yardımına koşmak
- "Tam o sırada talih imdadıma yetişti." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak