İçinde ta olan 6 harfli 333 kelime var. İçerisinde TA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ta olan kelimeler listesine ya da Sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ISKOTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Büyük yelkenleri yönetmek için kullanılan ip
-
[isim]
Büyük yelkenleri yönetmek için kullanılan ip
- KOMİTA
-
-
[isim]
Siyasi bir amaca ulaşmak için silah kullanan gizli topluluk
- "Makedonya Komitasının bu korkunç müfettişi adam kesmekten hazzetmezdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Siyasi bir amaca ulaşmak için silah kullanan gizli topluluk
- TAKYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama
-
[isim]
Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama
- TAŞLIK
-
-
Taşı bol, taşlı (yer)
- "Atları erlerden birine bıraktılar, inişli yokuşlu taşlık bir keçi yolundan yürüdüler." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Taşla döşenmiş avlu, sofa, merdiven altı vb
- "Sokak kapısı vuruldu. Taşlıkta kadın sesleri duyuldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide, katı (II), konsa
-
Taşı bol, taşlı (yer)
- TANZİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıraya koyma, sıralama
-
Düzeltme, düzenleme, düzen verme, yoluna koyma
- "Beş on dakikada tanzim olunan ateş yağmurundan daha ulvi bir manzara..." (Aka Gündüz)
- "Memlekete su getirmek, elektrik yapmak için müthiş projeler tanzim ediyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Sıraya koyma, sıralama
- BHUTAN
- ...
- FİSTAN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tek parça kadın giysisi
- "Büyük balerinler gibi tülden, kısa bir fistanı var." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
İskoç, Arnavut ve Yunan erkeklerinin giydikleri kısa, pilili eteklik
-
[isim]
Tek parça kadın giysisi
- TATMAK
-
-
[-i]
Dil yardımıyla bir şeyin tadının nasıl olduğunu anlamak
- "Ben de tadabilir miyim? Çok merak ediyorum." (Tarık Buğra)
-
Bir şeyden az miktarda yemek veya içmek
- "O meşhur beyaz şaraplarını tattık." (Haldun Taner)
-
Bir duruma uğramış olmak
- "Yaşamın her acısını tatmış."
-
Duymak, hissetmek
-
[-i]
Dil yardımıyla bir şeyin tadının nasıl olduğunu anlamak
- TATMİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İstenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlama, gönül doygunluğuna erme, doyum
-
Cinsel isteklerini giderme
-
Doygunluk
- "Yalan söyleme ihtiyacını tatmin etmiş hâlde sustu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İstenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlama, gönül doygunluğuna erme, doyum
- OLTACI
-
-
[isim]
Balık avı gereci satan kimse
-
Olta ile balık avlamada usta kimse
-
[isim]
Balık avı gereci satan kimse
- TAVŞAN
-
-
[isim]
Tavşangillerden, eti yenen, hızlı koşan, postundan yararlanılan bir memeli türü (Lepus europeus)
-
Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi diğer atletlerin önünde koşan atlet
-
[isim]
Tavşangillerden, eti yenen, hızlı koşan, postundan yararlanılan bir memeli türü (Lepus europeus)
- TAVZİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açıklama, aydınlatma
-
[isim]
Açıklama, aydınlatma
- KAPTAN
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli
- "Raşit çocuk Denizyolları vapurlarından birinde kaptandı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Takım oyunlarında takımı temsil eden kimse
-
Kaptan pilot
-
Yolcu otobüsü sürücüsü
-
Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kimse, efe
- "Yaşar Kaptan dedikleri bir sarı yılan / Kayalar kadısını durdurur divan." (Halk türküsü)
-
[isim]
Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli
- TAHSİN
- ...
- TAKLİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Döndürme, çevirme
-
Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme
-
[isim]
Döndürme, çevirme
- VASITA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Araç
- "Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür." (Atatürk)
-
Aracı
- "Geçim bakımından da aynı yolu tutanlar vardır; memur kayırmak, mümkünse vasıta olmak suretiyle!" (Refik Halit Karay)
-
Aracılık
-
Taşıt
-
[isim]
Araç
- MAYTAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan, şenlik gecelerinde yakılan havai fişek
- "Bu evde hepsi beni maytaba alıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan, şenlik gecelerinde yakılan havai fişek
- SULTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah
- "Kanuni Sultan Süleyman."
-
Padişahların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen unvan
- "Naciye Sultan. Hürrem Sultan."
-
Bektaşi azizi
- "Balım Sultan. Kaygusuz Sultan."
-
[isim]
Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah
- HARİTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Coğrafya, tarih, dil, nüfus vb. konularla ilgili yeryüzünün veya bir parçasının, belli bir orana göre küçültülerek düzlem üzerine çizilen taslağı
- "Koca Rumeli, Edirne'si, Selanik'i, Manastır'ı, Yanya'sı, Kosova'sı, İşkodra'sı ile imparatorluk haritasından silinmişti." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Coğrafya, tarih, dil, nüfus vb. konularla ilgili yeryüzünün veya bir parçasının, belli bir orana göre küçültülerek düzlem üzerine çizilen taslağı
- TAPMAK
-
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek
-
Herhangi bir şeyi "tanrı" diye tanımak
-
Tutku ile sevmek, bağlanmak
- "Bütün Bucaklıların bana taptıklarını anlıyorsun." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek