İçinde ta olan 5 harfli 244 kelime var. İçerisinde TA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ta olan kelimeler listesine ya da Sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇITAK
-
-
[sıfat]
Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan
-
Kaba, huysuz, kavgacı
-
[sıfat]
Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan
- TAPIŞ
-
-
[isim]
Tapma işi veya biçimi
-
[isim]
Tapma işi veya biçimi
- TADİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tadilat
- "Teklif olunan antlaşma tadilleri pek sudan şeylerdi." (Falih Rıfkı Atay)
- "İyi bir terzinin bize giydirdiği esvaplar yalnız vücudumuza geçmiş ve onun şeklini tadil etmiş sayılamaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Tadilat
- AKTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
-
İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân
-
[isim]
Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
- TAYİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayıplama, kınama
-
[isim]
Ayıplama, kınama
- İTAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma
- "Küçük kız itaat etmezse dayak yiyeceğini anladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma
- TADIM
-
-
[isim]
Tadına bakmak için bir şeyden ağza alınan miktar
-
Tat alma yetisi
-
[isim]
Tadına bakmak için bir şeyden ağza alınan miktar
- TUTAK
-
-
[isim]
Bir şeyin tutulacak yeri
- "Saban tutağı. Bıçak tutağı. Kılıç tutağı. Tüfek tutağı."
-
Tutacak
-
Kabza
-
Maşa, kerpeten vb. araçların tutmaya yarayan kanatlarından her biri
-
Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutu, rehine
-
[isim]
Bir şeyin tutulacak yeri
- TAŞIT
-
-
[isim]
Otomobil, tren, gemi, uçak gibi taşıma araçlarının ortak adı, nakil aracı, nakil vasıtası, vasıta
-
[isim]
Otomobil, tren, gemi, uçak gibi taşıma araçlarının ortak adı, nakil aracı, nakil vasıtası, vasıta
- HAFTA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem
- "O, hafta sekiz, gün dokuz bizdedir!"
-
[isim]
Birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem
- TABAN
-
-
[isim]
Ayağın alt yüzü, aya
- "Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Boyları bosları bile taban tabana zıttı." (Haldun Taner)
- "Haydi bakalım, tabana kuvvet!"
- "Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
- "En iyisi, çantayı da tabancayı da atıp tabanları yağlamaktı." (Tarık Buğra)
-
Ayakkabının alt bölümü
-
Kaide
-
Bir şeyin en alt bölümü
-
Değerlendirmede en alt derece
-
Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle
- "Partinin tabanının istekleri doğrultusunda..."
-
Temel, temel ilke, baz
-
Bir ırmağın en derin olan orta yeri
-
Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü
-
Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide
- "Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı."
-
Tarlanın düz ve verimli kesimi
-
Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir
-
[isim]
Ayağın alt yüzü, aya
- TAÇLI
-
-
[sıfat]
Tacı olan
- "Bir orman melikesi gibi, tahta taçlı başı dimdik ... azametle tek başına orada dinleniyordu." (Refik Halit Karay)
-
Taç yaprağı olan
-
[sıfat]
Tacı olan
- TAKVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Allah'tan korkma
-
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme, züht
-
[isim]
Allah'tan korkma
- CUNTA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden oluşan kurul
-
[isim]
Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden oluşan kurul
- DİKTA
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk
-
[isim]
Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk
- TABUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal
- "Eskiden tabutlar arkasında para ile tutulmuş ağlayıcılar giderdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
İçine yumurta konan uzun sandık
-
[isim]
Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal
- TAVLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
At ahırı
- "Piyade subaylarının binekleri, makineli tüfek bölümünün katırları o tavlada dururdu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
At ahırı
- MUTAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alışılmış, alışılan
- "Kendilerine güçlükle yol açan mutat zevat da onun peşi sıra otomobilleriyle uzaklaştılar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Alışılmış, alışılan
- TAKKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık
- "Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Yarım küre biçimindeki kubbenin üst bölümü
-
[isim]
İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık
- TAMAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açgözlülük
- "Kalpler soğuk; gözler, tamah ve ihtiras ile yanıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Açgözlülük