İçinde ta olan 5 harfli 244 kelime var. İçerisinde TA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ta olan kelimeler listesine ya da Sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TARAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
- "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat..." (Refik Halit Karay)
- "Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik." (Orhan Veli Kanık)
- "Benim, daha çok erkeklerin tarafını tutar gibi görünen akıl öğretmelerime hanımlar kızabilir." (Şevket Rado)
-
Yön, yan, doğrultu
- "Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yöre, yer
- "Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu." (Haldun Taner)
-
İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri
- "Karşı tarafın adamları."
-
Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi
- "Baba tarafı zengin."
-
Bir şeyin belli bölümü, kısmı
- "Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı."
-
[isim]
Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
- KETAL
-
-
[isim]
Çirişli bir çeşit parlak bez
-
[isim]
Çirişli bir çeşit parlak bez
- TABAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- TAKLA
-
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- "Sizin için Türkçenin cambazıdır, kafiyelere taklalar attırır, dedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- "Biz senin yaşındayken iki altına takla atardık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- TUTAM
-
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- "Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- YATAK
-
-
[isim]
Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek
- "Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım." (Refik Halit Karay)
- "Gerçekten yatak yorgan, kolu boynu sargılar içinde, pestil gibi yatıyordu." (Haldun Taner)
- "Daha on yaşımda yokken annem yatağa düşmüştü." (Sermet Muhtar Alus)
- "Yorgunluktan yatağa seriliverdim."
-
Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte
-
Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb
-
Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer, akak, mecra
-
Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını
- "Çakıl yatağı."
-
Bir şeyin çok bulunduğu yer
- "Av yatağı. Aslan yatağı."
-
Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar
-
Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi
-
Gizli barınak veya bir suçluyu gizlice barındıran yer
- "Hırsız yatağı. Eşkıya yatağı."
-
Makinelerde hareketli bölümleri içine alan hareketli veya sabit parça
- "Namlu yatağı. Eksen yatağı."
-
Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur
-
Turunçgilleri ve yumurta vb. ürünleri korumak üzere saman vb.nden yararlanılarak yapılan yer
-
Katmanlı bir kaya bütününde maden filizi veya taş döküntüsünden oluşan çok ince tabaka
-
[isim]
Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek
- ALTAY
- ...
- TALAŞ
-
-
[isim]
Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar
-
[isim]
Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar
- TAMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Onarma, onarım
- "Bahçeyi mi düzeltmeyiz, çam mı budamayız, havuzu mu tamir etmeyiz?" (Sait Faik Abasıyanık)
- "Köşk tamir görmekte olduğundan Gazi, bu küçük dairede oturuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma
- "Mademki bir münasebetsizlik etmişsin, bunu tamire imkân yok muydu?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Onarma, onarım
- TAZİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saygı gösterme, ululama
-
[isim]
Saygı gösterme, ululama
- ÜÇTAŞ
-
-
[isim]
Üç taşla oynanan bir tür çocuk oyunu
-
[isim]
Üç taşla oynanan bir tür çocuk oyunu
- FANTA
-
-
[isim]
Mavimsi yeşil renkli bir tür baştankara
-
[isim]
Mavimsi yeşil renkli bir tür baştankara
- TAŞIL
-
-
[isim]
Fosil
-
[isim]
Fosil
- TATİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
- "Yurdumuzda hafta tatili iki gündür."
- "Üniversite haziranda tatile girecek."
-
Okul, meclis, adliye vb. kuruluşların çalışmasını durdurduğu veya kapalı bulunduğu dönem
- "O zamana kadar inşaatı tatil edeceksiniz, dediler." (Haldun Taner)
-
Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmadan geçirilen süre
- "Beni tatili geçirmek üzere evlerine davet ettiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
- TAVUK
-
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- "A, o nasıl lakırtı, dedi. Bunlar da tavuk ayağı yemişler, ağızlarında bakla ıslanmıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sülüngillerden, eti ve yumurtası için üretilen kümes hayvanı (Gallus)
- ATARİ
-
-
[isim]
Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü
-
[isim]
Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü
- CARTA
-
-
[isim]
Yellenme
-
[isim]
Yellenme
- TATLI
-
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- "Tatlı nar. Tatlı elma."
- "Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım." (Orhan Veli Kanık)
-
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen
- "Tatlı su. Tatlı salatalık."
-
[isim]
Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
- "Baklava, revani, lokma birer tatlıdır."
-
[zarf]
Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla
- "Ne tatlı bakıyordu."
-
İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren
- "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- OKTAV
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sekiz sesten oluşan ses dizisi, bir do sesiyle ondan sonraki do sesi arasındaki uzaklık
-
[isim]
Sekiz sesten oluşan ses dizisi, bir do sesiyle ondan sonraki do sesi arasındaki uzaklık
- TADİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tadilat
- "Teklif olunan antlaşma tadilleri pek sudan şeylerdi." (Falih Rıfkı Atay)
- "İyi bir terzinin bize giydirdiği esvaplar yalnız vücudumuza geçmiş ve onun şeklini tadil etmiş sayılamaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Tadilat