İçinde ta olan 5 harfli 244 kelime var. İçerisinde TA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ta olan kelimeler listesine ya da Sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAKIM
-
-
[isim]
Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
-
Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk
- "Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik." (Muammer İzgü)
-
Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup
- "Orta oyunu takımı."
-
Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
- "Kadın kahve takımlarını alıp çıktı." (Necati Cumalı)
-
Sigara ağızlığı
-
Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk
- "Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Benzer, gibi
- "... bu takım düşünceler arasında, dün sütçüye verilen paranın üstünün eksik geldiğini de hatırlıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bölüğü oluşturan birliklerden her biri
- "Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek." (Ömer Seyfettin)
-
Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
-
Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
-
Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
-
Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu
-
[isim]
Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
- TALAN
-
-
[isim]
Dağıtma
- "Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Dağıtma
- TAVCI
-
-
[isim]
Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kimse
-
Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın veya mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kimse
-
[isim]
Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kimse
- KITAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vuruşma, birbirini öldürme
-
Savaş
-
[isim]
Vuruşma, birbirini öldürme
- SUTAŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bakınız sutaşı
-
[isim]
Bakınız sutaşı
- BATAR
-
-
[isim]
Zatürre
-
[isim]
Zatürre
- TAYİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayıplama, kınama
-
[isim]
Ayıplama, kınama
- ATAŞE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı
- "Elçilik ataşelerinde yüzde otuz azaltılmaya gidilmelidir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı
- BATAK
-
-
[isim]
Üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak
- "İnsan bu kumda, bir batakta gibi yürür, ayağını güç çeker, her adımda bir günlük yol zahmeti duyar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kötü durum, içinden çıkılmaz iş
- "Bu bataktan kendini kurtarmaya çalıştıkça büsbütün saplandığını dehşetle görüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Hayır gelmez, yarar sağlamaz, batmış
-
[isim]
Üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak
- TATLI
-
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- "Tatlı nar. Tatlı elma."
- "Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım." (Orhan Veli Kanık)
-
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen
- "Tatlı su. Tatlı salatalık."
-
[isim]
Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
- "Baklava, revani, lokma birer tatlıdır."
-
[zarf]
Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla
- "Ne tatlı bakıyordu."
-
İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren
- "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- TAZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
- TAFRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendisini olduğundan büyük gösterip böbürlenme, yüksekten atma
- "Bir süre yakayı ele vermemenin tafrasıyla dolaşmak, bir beceri örneği değil mi?" (Haldun Taner)
-
[isim]
Kendisini olduğundan büyük gösterip böbürlenme, yüksekten atma
- TATİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
- "Yurdumuzda hafta tatili iki gündür."
- "Üniversite haziranda tatile girecek."
-
Okul, meclis, adliye vb. kuruluşların çalışmasını durdurduğu veya kapalı bulunduğu dönem
- "O zamana kadar inşaatı tatil edeceksiniz, dediler." (Haldun Taner)
-
Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmadan geçirilen süre
- "Beni tatili geçirmek üzere evlerine davet ettiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
- TABİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Rüya yorma, yorumlama
- "Sana yolculuk, millete de şenlik var, diye tabir etti." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Tabiri caizse, medyatik olanların adlarını duymuşlar elbette." (Nezihe Meriç)
-
Deyiş, anlatım, ifade
- "Diplomatik lehçede böyle bir tabir yoktur bile." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Deyim
- "Müfit için bu kaçmak tabirinin kullanılması da Perviz'e dokunmuştu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Rüya yorma, yorumlama
- SOFTA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Medrese öğrencisi
- "Okuyanlardan biri on altı, on yedi yaşlarında genç bir softa." (Memduh Şevket Esendal)
-
İlmiyeden olanlara aşağılamak amacıyla verilen ad
-
Bir görüşe, bir inanışa körü körüne bağlanan kimse
- "İnandığından başka inanılacak şey olmadığına inanan insan softadır." (Orhan Veli Kanık)
-
Yaşadığı çağın gerisinde kalmış, geri kafalı kimse
- "Bizim moruk yeni kafalı görünmek ister amma halis muhlis softadır." (Peyami Safa)
-
[isim]
Medrese öğrencisi
- İPTAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yararlıktan, kullanıştan kaldırma, silme, bozma
-
Herhangi bir hükmün geçersiz olduğunu gerekçeleri ile göstererek çürütme
-
[isim]
Yararlıktan, kullanıştan kaldırma, silme, bozma
- NAFTA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Petrolden 100-250 °C arasında damıtılan ürün
-
[isim]
Petrolden 100-250 °C arasında damıtılan ürün
- ORTAM
-
-
[isim]
Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü
- "Bu ağustos ayı, bir cinayet için hiç de uygun ortam değildi." (Haldun Taner)
- "Devlet ... elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır." (Anayasa)
-
Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü
- "Sanat ortamı. Çalışma ortamı."
-
Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat
-
[isim]
Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü
- SALTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması
-
[isim]
Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması
- SUNTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan, sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta
-
[isim]
Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan, sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta