İçinde ta olan 4 harfli 64 kelime var. İçerisinde TA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ta olan kelimeler listesine ya da Sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAKT
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Yerinde konuşma veya davranma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yerinde konuşma veya davranma
                    
                    
 - KITA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara
                    
                    
- "Avrupa kıtası."
 
 - 
                    
                        Askerlerin bir komutanın emrinde bir araya gelmesinden oluşan birlik
                    
                    
- "Trakya'da, Anadolu'dan gelecek yeni kıtalara intizar edilmektedir." (Falih Rıfkı Atay)
 
 - 
                    
                        Dörtlük
                    
                    
- "Abdülkadir Efendi'nin yazdığı tarih kıtasını aynen buraya geçirmekte bir fayda yok." (Burhan Felek)
 
 - 
                    
                        Parça, tane
                    
                    
- "İki kıta mektup."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara
                    
                    
 - TANK
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Zırhlı ve silahlı, tekerlekleri paletli, motorlu savaş taşıtı
                    
                    
 - 
                    
                        Su, yakıt vb. sıvıları depolamaya yarayan araç
                    
                    
- "Akaryakıt tankı."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Zırhlı ve silahlı, tekerlekleri paletli, motorlu savaş taşıtı
                    
                    
 - STAT
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Stadyum
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Stadyum
                    
                    
 - TAZI
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Genellikle tavşan avında kullanılan, uzun bacaklı, çekik karınlı, çok çevik bir köpek türü (Canis familiaris grajus hibernicus)
                    
                    
- "Tazının burnu iki kilometre ötedeki bıldırcın kokusunu duyabilir." (Haldun Taner)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Genellikle tavşan avında kullanılan, uzun bacaklı, çekik karınlı, çok çevik bir köpek türü (Canis familiaris grajus hibernicus)
                    
                    
 - TAPI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Tanrı
                    
                    
- "Karacaoğlan der ki taptığım tapı / Yıkılmaz Tanrı'nın yaptığı yapı" (Karacaoğlan)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Tanrı
                    
                    
 - MUTA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Veri
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Veri
                    
                    
 - SOTA
 - ...
 - ETAP
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Aşama
                    
                    
 - 
                    
                        Adım
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Aşama
                    
                    
 - TAUN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Veba
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Veba
                    
                    
 - POTA
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        İçinde maden eritilen kap
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İçinde maden eritilen kap
                    
                    
 - TAYT
 - 
    
Kelime Kökeni : İngilizce
- 
                        [isim]
                    
                        Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir tür pantolon
                    
                    
- "Tayt giymiş bir genç..."
 
 - 
                    
                        Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir tür pantolon
                    
                    
 - TAZE
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bozulmamış, bayatlamamış olan
                    
                    
- "Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
 - "Çamur, taze ot görmüş eşek gibi pis pis sırıtmış bunun üzerine." (Haldun Taner)
 
 - 
                    
                        Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
                    
                    
- "Yüzü taze, taravetli ve güzeldi." (Memduh Şevket Esendal)
 
 - 
                    
                        Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
                    
                    
- "Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
 
 - 
                    
                        Yeni, zamanı geçmemiş
                    
                    
- "Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü." (Halikarnas Balıkçısı)
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Genç kadın
                    
                    
- "Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor." (Ömer Seyfettin)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Bozulmamış, bayatlamamış olan
                    
                    
 - TAAT
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
                    
                    
 - TAMU
 - 
    
Kelime Kökeni : Soğdca
- 
                        [isim]
                    
                        Cehennem
                    
                    
- "Cehennem inancında tamu sözcüğünün anlattığı belli bir cehennem tasarımı yoktur." (Melih Cevdet Anday)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Cehennem
                    
                    
 - TAYF
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Görüntü, hayalet, ruh
                    
                    
- "Orada ezelî efsanelerini yaşayan binlerce tayf vardı." (Ömer Seyfettin)
 
 - 
                    
                        Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü
                    
                    
- "Güneşin tayfı, biçmenin köşesinden tabanına doğru sıra ile şu renkleri gösterir: Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert, mor."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Görüntü, hayalet, ruh
                    
                    
 - İFTA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Fetva verme
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Fetva verme
                    
                    
 - TALİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        İkinci derecede olan, ikincil
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        İkinci derecede olan, ikincil
                    
                    
 - TAKI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü
                    
                    
 - 
                    
                        Kadınların ziynet eşyası
                    
                    
 - 
                    
                        Adın başka bir kelime ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki
                    
                    
- "Türkçede -i, -e, -de, -den, -in ekleri birer takıdır."
 
 - 
                    
                        Cümleler ile kelimeler arasında ilişki kurmaya yarayan kelimeler
                    
                    
- "Türkçede ile, göre birer takıdır."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü
                    
                    
 - NOTA
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret
                    
                    
- "Saz sesleri bazen aynı notaları, ruhumuza mıhlanmak istenen bir altın çiviye vurulan darbeler gibi tekrar ederdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
 
 - 
                    
                        Bir devletin başka bir devlete politik sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, muhtıra
                    
                    
- "Bu notaya verdiğim kısa bir cevapta, Mudanya Konferansını kabul ettiğimi bildirdim." (Atatürk)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret