İçinde t olan 6 harfli 1833 kelime var. İçerisinde T harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında t harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ABSTRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Soyut
-
[sıfat]
Soyut
- AŞIRTI
-
-
[isim]
Aşırma
-
[isim]
Aşırma
- DESTAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sarık
-
Örtü
-
[isim]
Sarık
- GİTMEK
-
-
[-e]
Bir yere doğru yönelmek
- "Bu parayı verelim gitsin. İmzanı atıver gitsin."
- "Çolak Mehmet adında birini kapının arkasında ölmüş buldular ancak sayılan bir adam değildi, gömdüler gitti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-den]
Bir yerden veya bir işten ayrılmak
-
Çıkmak, ulaşmak
- "Bu yol nereye gider?"
-
Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak
- "Her gün çalışmaya gidiyor."
-
[nsz]
Sürmek, devam etmek
- "Ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yakışmak, yaraşmak
- "Bu renk ona gitmedi."
-
Tüketilmek, harcanmak
- "Eline geçen paranın çoğu da İstanbul'da çoluğa çocuğa gidiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Götürülmek, gönderilmek
- "Haber daha yeni gitti."
-
Yeter olmak, yetmek, yetişmek
- "İki ton kömür üç ay gider."
-
[nsz]
Yürümek, yol almak
- "Bu at iyi gider."
-
[nsz]
Dayanmak
- "Bu giysi iki yıl gider."
-
[nsz]
Geçmek
- "Yaz gitti, kış geldi."
-
[nsz]
Herhangi bir durumda olmak
- "Yolculuk iyi gidiyor. Bakalım bu iş nasıl gidecek?"
-
[nsz]
Yok olmak, elden çıkmak
- "Gemiler ve saray hepsi gitti." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Ölmek
- "Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın." (Âşık Veysel)
-
Başvurmak, yapmak
- "Mahkemeye gitmek."
-
[nsz]
Bir şey zarar görmüş olmak
- "Duvarın boyası gitmiş."
-
[nsz]
Makine, işlemek, çalışmak
- "Bu saat iyi gidiyor."
-
[-den]
Satılmak
- "Altın kaçtan gidiyor?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yapmak
- "Para ayarlamasına gitmek."
-
Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak
- "Bu işin sonu nereye gider."
-
[yardımcı fiil]
Değerlendirmek, saymak, karşılamak
- "Bu iş hoşuma gitmedi, tuhafıma gitti."
-
[-e]
Bir yere doğru yönelmek
- NÜDİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Her yerde çıplak gezmeyi savunan kimse
-
[isim]
Her yerde çıplak gezmeyi savunan kimse
- SALATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek
- "Domates salatası. Yeşil salata. Çoban salatası."
-
[isim]
Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek
- TAKILI
-
-
[sıfat]
Takılmış, tutturulmuş, asılmış
- "Bütün dava şimdi Trakya'daki bu sınırlama keyfiyetine takılı kalmıştı." (Ali Naci Karacan)
-
[sıfat]
Takılmış, tutturulmuş, asılmış
- TECRİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayırma, ayrı bir tarafta tutma
-
Soyutlama
-
Yalıtım
-
[isim]
Ayırma, ayrı bir tarafta tutma
- TEFVİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir kimsenin üzerinde bırakma, ihale
-
Dağıtma
-
Bir taşınmaz malı bilinen değeri karşılığı bir kimseye verme
-
[isim]
Bir işi bir kimsenin üzerinde bırakma, ihale
- TEĞMEN
-
-
[isim]
Orduda rütbesi asteğmenle üsteğmen arasında olan, takım komutanlığı yapan subay, mülazım
-
[isim]
Orduda rütbesi asteğmenle üsteğmen arasında olan, takım komutanlığı yapan subay, mülazım
- TEMYİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayırt etme
-
Mahkemelerce verilen kararın kanun ve usul yönünden incelenmesini sağlayan yasal yol
- "Dama tıkıldım ama temyizde beraat ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Ayırt etme
- TEZYİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi değersiz, adi, bayağı, aşağılık göstermeye çalışma, küçültmek isteme
- "Muhayyel bir ati namına geçmişte millî ve güzel ne varsa hepsinin tahrip ve tezyif edildiğini gördük." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Alay etme, eğlenme
-
[isim]
Bir şeyi değersiz, adi, bayağı, aşağılık göstermeye çalışma, küçültmek isteme
- TÜREME
-
-
[isim]
Türemek işi
-
Aynı kökten çıkma, iştikak
-
[isim]
Türemek işi
- ÜTOPYA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce
-
[isim]
Gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce
- İTENEK
-
-
[isim]
Piston
-
[isim]
Piston
- TAFSİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi ayrıntılarıyla anlatma, açıklama
-
[isim]
Bir şeyi ayrıntılarıyla anlatma, açıklama
- ÜŞÜTME
-
-
[isim]
Üşütmek durumu
-
[isim]
Üşütmek durumu
- AVUKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
- "Kasabadan Bilal Efendi'yi avukat tuttular." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gerekmediği hâlde başkasını savunan, onun adına konuşan kimse
-
[isim]
Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
- HİRFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık vb. küçük el sanatları
-
[isim]
Kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık vb. küçük el sanatları
- İBARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Oluşan, meydana gelen
- "Gene hep beraber, bir iki parçadan ibaret bulaşıklarını yıkamaya oturdular." (Necati Cumalı)
- "Büyük önderin bize verdiği mükâfat bundan ibaret değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Oluşan, meydana gelen