İçinde t olan 4 harfli 383 kelime var. İçerisinde T harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında t harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÖRT
-
-
[isim]
Dört sayısının adı
- "Ülkemizde, elbette yüz binlerce mutlu, sıhhatli, şen, dört başı mamur çocuk var." (Talât Halman)
- "Oğulları babasını iyileştirmek için dört bir yana koşuşurdu." (Atilla İlhan)
- "Cemil, Cemil! diye haykırarak yağmurun altında dört dönüyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ömrünü dört duvar arasında geçirmiş, çocuklarından başka insan yüzü görmemiş temiz bir ev kadını birdenbire değişemezdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu sayıyı gösteren 4, IV rakamlarının adı
- "Bizi memnun etmek için etrafımızda dört dönüyordu." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Üçten bir artık
-
[isim]
Dört sayısının adı
- JEST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket
- "Jestleri daha serbest, çoğu güzel sesli, güzel güzel insanlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Son derece heyecanla konuşuyor, elini kolunu sallayarak birçok jestler yapıyordu." (Ali Naci Karacan)
-
Beklenmedik iyi davranış
-
[isim]
Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket
- LORT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İngiltere'de babadan oğla veya ailenin ilk erkek kişisine geçen veya kral tarafından bağışlanan soyluluk unvanı
- "O sırada yaşlı bir lort beni pek sevdi." (Refik Halit Karay)
- "Onların öyle lort gibi kurulup durduklarına bakmayın." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Lortlar Kamarası üyesi
-
Çok zengin kimse
-
Sükseli, kalantor, gösterişli kimse
- "O bildiğimiz doktor gitmiş, yerine bir lort gelmiş." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
İngiltere'de babadan oğla veya ailenin ilk erkek kişisine geçen veya kral tarafından bağışlanan soyluluk unvanı
- TOKA
-
-
[isim]
Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
-
Kadınların saçlarını tutturmaya yarayan, bazen de süs olarak kullanılan araç
- "Bir de sahte taşlı bir toka takmış saçlarına." (Çetin Altan)
-
[isim]
Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
- BRİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düğmeyi iliklemek için kumaş veya iplikten yapılmış özel bir tür ilik
-
Nakış veya dantelde motifleri birleştiren bağ
-
Giysiyi çengele asmak için kullanılan, giysinin enseye yakın bölümünde yer alan ince şerit
-
[isim]
Düğmeyi iliklemek için kumaş veya iplikten yapılmış özel bir tür ilik
- ÇİTA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Etçil memeliler sınıfının etçiller takımının kedigiller familyasından bir hayvan
-
[isim]
Etçil memeliler sınıfının etçiller takımının kedigiller familyasından bir hayvan
- HİŞT
-
-
[ünlem]
"Hey, bana bak, sana söylüyorum" anlamında bir seslenme sözü, hiş
-
[ünlem]
"Hey, bana bak, sana söylüyorum" anlamında bir seslenme sözü, hiş
- ETLİ
-
-
[sıfat]
İçinde et bulunan
- "Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır." (Peyami Safa)
-
Eti çok olan
- "Etli koyun."
-
Dolgun, kalın
- "... aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yenecek kısmı çok olan (meyve)
- "Etli, lezzetli bir zeytin."
-
[sıfat]
İçinde et bulunan
- ATAR
- ...
- EŞİT
-
-
[sıfat]
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
- "Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler." (Salâh Birsel)
-
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)
- "Herkes ... kanun önünde eşittir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
- ŞİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kolayca yapraklara ayrılabilen, silisli, alüminli tortul kayaçların genel adı
-
Kömürle karışık bütün moloz maddelerinin bilimsel adı
-
Kil taşı
-
[isim]
Kolayca yapraklara ayrılabilen, silisli, alüminli tortul kayaçların genel adı
- OTUZ
-
-
[isim]
Yirmi dokuzdan sonra gelen sayının adı
-
Bu sayıyı gösteren 30, XXX rakamlarının adı
-
[sıfat]
Üç kere on, yirmi dokuzdan bir artık
-
[isim]
Yirmi dokuzdan sonra gelen sayının adı
- İTİŞ
-
-
[isim]
İtme işi veya biçimi
-
[isim]
İtme işi veya biçimi
- ÖTRE
-
-
[isim]
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün o, ö, u, ü seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret
-
[isim]
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün o, ö, u, ü seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret
- ŞİTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kış
-
[isim]
Kış
- TEİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çayda bulunan ve kafein niteliğinde olan etkili madde
-
[isim]
Çayda bulunan ve kafein niteliğinde olan etkili madde
- ZATİ
-
-
[zarf]
Zaten
- "Bu akşam zati geç kaldık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Zaten
- TAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
-
[isim]
Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
- TALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İkinci derecede olan, ikincil
-
[sıfat]
İkinci derecede olan, ikincil
- EDAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer kelimeler arasında ilişki kuran kelime türü, ilgeç: Ev gibi huzur köşesi olmaz. Çocuk sabaha karşı uyudu
-
[isim]
Tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer kelimeler arasında ilişki kuran kelime türü, ilgeç: Ev gibi huzur köşesi olmaz. Çocuk sabaha karşı uyudu