İçinde sm olan 5 harfli 21 kelime var. İçerisinde SM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sm olan kelimeler listesine ya da Sonu sm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TASMA
-
-
[isim]
Bazı hayvanların boynuna takılan, bu hayvanları bir yere bağlamaya, çekip götürmeye yarayan kemer biçiminde bağ
- "Bir adam yanaştı, tasmasından tuttuğu güzel bir koyunu gösterdi." (Burhan Felek)
-
Nalın ve terliğin ayağı tutan üstteki meşin bölümü
-
[isim]
Bazı hayvanların boynuna takılan, bu hayvanları bir yere bağlamaya, çekip götürmeye yarayan kemer biçiminde bağ
- KESME
-
-
[isim]
Kesmek işi
-
Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas
-
[sıfat]
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan
- "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kesin, değişmez, maktu
- "Kesme fiyat."
-
Kesme işareti
-
Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat
-
Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 m kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)
-
Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi
-
İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
-
Lokum
-
[isim]
Kesmek işi
- KASMA
-
-
[isim]
Kasmak işi
-
[isim]
Kasmak işi
- PUSMA
-
-
[isim]
Pusmak işi
-
[isim]
Pusmak işi
- MESMU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İşitilmiş, duyulmuş olan
-
[sıfat]
İşitilmiş, duyulmuş olan
- ASMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi aşağıya sarkacak biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak
- "Lambayı tam pencerenin karşısına astı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üzerine takınmak, kuşanmak
-
[-i]
Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek
-
Gitmek zorunda olunan bir yere özürsüz gitmemek
- "... güzel havada mektebi asamamış bir ilkokul öğrencisi somurtkanlığı ile kafileye katıldım." (Haldun Taner)
-
Görevi olan bir işi özürsüz yapmamak
-
[-i]
Bir şeyi aşağıya sarkacak biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak
- SÜSME
-
-
[isim]
Süsmek işi
-
[isim]
Süsmek işi
- YOSMA
-
-
[sıfat]
Şen, güzel, fettan (genç kadın)
- "Bir yosma geçiyor kaldırımdan / Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar" (Orhan Veli Kanık)
-
Çok süslü giyinen ve modaya düşkün (kadın), koket
-
[sıfat]
Şen, güzel, fettan (genç kadın)
- İSMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Adını belirterek, adını söyleyerek, adını vererek
-
[zarf]
Adını belirterek, adını söyleyerek, adını vererek
- KÜSME
-
-
[isim]
Küsmek işi
-
[isim]
Küsmek işi
- ESMER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Siyaha çalan buğday rengi
-
Kurşuni renk
- "Sazlı köyü ayaklandığı zaman gökyüzü daha esmerdi." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[sıfat]
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız
- "Üzülüyor ama üzüntüsü, kızının esmer güzeli olmasına..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Siyaha çalan buğday rengi
- KISMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel, cüzi
-
[sıfat]
Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel, cüzi
- PISMA
-
-
[isim]
Pusma
-
[isim]
Pusma
- KISMA
-
-
[isim]
Kısmak işi
-
[isim]
Kısmak işi
- BASMA
-
-
[isim]
Basmak işi
-
Gazete, dergi, kitap vb. bası ile hazırlanmış yazılı şeyler, matbua
-
İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun
-
Üzerinde bası ile yapılmış renkli biçimler bulunan pamuklu kumaş
- "O güne kadar bir okka üzüm, bir arşın basma almamış idim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
- "Üzerine basma bir elbise ile örme bir ceket giymişti." (Peyami Safa)
-
Yerin alçalmasıyla bu yeri örten deniz sularının yükselmesi, çekilme karşıtı
-
[sıfat]
Basılmış, matbu
-
Gübre, tezek
-
[isim]
Basmak işi
- YASMA
-
-
[isim]
Yasmak işi
-
[isim]
Yasmak işi
- ESMEK
-
-
[nsz]
Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak
- "İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor." (Ahmet Haşim)
-
[-e]
Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek
- "Bu yolculuk size nereden esti?"
-
[nsz]
Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak
- SUSMA
-
-
[isim]
Susmak işi
- "On dakika bir mecliste insanların susması korkunç bir şeydir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Türk nakışlarında bir iğne türü
-
[isim]
Susmak işi
- İSMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu, sililik
-
Dürüstlük, temizlik
- "Çocukluğunun ismet ve samimiliğine dayanan bu hatırayı eskisi gibi benliğinin bir köşesinde uykuya yatırmıştı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu, sililik
- RESMİ
- ...