İçinde se olan 4 harfli 44 kelime var. İçerisinde SE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında se olan kelimeler listesine ya da Sonu se ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ES, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ESEN
-
-
[sıfat]
Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim
- "Şen ve esen kalınız."
-
[sıfat]
Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim
- SERE
-
-
[isim]
Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele
-
[isim]
Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele
- SEZİ
-
-
[isim]
Sezgi
-
[isim]
Sezgi
- ÖKSE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ökse otu saplarından veya çobanpüskülü kabuklarından çıkarılan yapışkan macun
-
Bu macunla bulanarak kuş tutmakta kullanılan değnek
- "Tepelere çıkıp kuşlara ökse kuralım." (Aka Gündüz)
-
Erkekleri kendine bağlamasını bilen alımlı kadın
-
[isim]
Ökse otu saplarından veya çobanpüskülü kabuklarından çıkarılan yapışkan macun
- ENSE
-
-
[isim]
Boynun arkası
- "Cebinden küçücük siyah bir mendil çıkardı. Yüzünü, gözünü, ensesini, boynunu sildi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı." (Haldun Taner)
- "Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Boynun arkası
- SEVİ
-
-
[isim]
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk
- "Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için." (Yunus Emre)
-
[isim]
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk
- DÜSE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de üç benekli olan yanlarının üste gelmesi
-
[isim]
Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de üç benekli olan yanlarının üste gelmesi
- SEPİ
-
-
[isim]
Deri, post vb.ni kullanabilecek duruma getirmek için uygulanan işlemlerin tümü, tabaklık
-
[isim]
Deri, post vb.ni kullanabilecek duruma getirmek için uygulanan işlemlerin tümü, tabaklık
- ŞASE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak
-
[isim]
İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak
- ESER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
- "Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "İdare dizginlerini eline aldığından beri burada artık ne kan kavgalarından, ne dağ eşkıyalığından kabadayılığından eser kalmamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yayın, kitap, yapıt
- "Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
İz, işaret, im
- "Buralarda sudan eser yok."
-
Soyut kavramlarda belirti
- "Sarı sakalları uzamış, bu yanık yüzde, en küçük bir pişmanlık eseri yoktu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
- SERİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi
- "Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir fabrika veya atölyenin uzun bir süre aynı iş üzerinde çalıştığı üretim tipi
- "Fabrika seri imalata başlayınca fiyatlar düştü."
-
[isim]
Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi
- AKSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hastalık nöbeti, kriz
- "Hafif bir kalp aksesi geçirdi."
-
[isim]
Hastalık nöbeti, kriz
- SEDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ses
- "Alenen ortaya çıkmak ve milletin hukuku namına, yüksek seda ile bağırmak ve bütün milleti bu sedaya iştirak ettirmek lazımdır." (Atatürk)
-
[isim]
Ses
- SEFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma
- "Her şahsa kendi ismiyle sefa geldin derdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Şöyle bir iki parça, sağlam nevinden irat ve akar edinip efendi efendi yan gel, sefana bak." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Uzun yıllar cefasını çektiği Yokuş'un sefasını sürecekti artık." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Eğlence, zevk, neşe
- "Beni tam manasıyla mesut eden de asıl bu çeşit tatil sefalarıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma
- SEVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gönderme, götürme
- "Sevk gününü, raporun ismini, uğrayacağı limanları yazdım." (Refik Halit Karay)
- "Bayanı emekliye sevk ederek kendisinin evleneceğini söyledi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Sürükleme, itme
- "Burada başka bir olay anlatacağım ki bu, Türk'ü şuuraltı bir kuvvetle İstiklal Savaşı'na sevk eden amillerin biridir." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Gönderme, götürme
- SENE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yıl
- "Önde zeytin ağaçları arkasında yâr / Sene 1946 / Mevsim sonbahar" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Yıl
- KESE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba
- "Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı." (Halide Edip Adıvar)
- "Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse avuçlarını açarlar." (Halide Edip Adıvar)
- "Bunda benim keseme bir girecek yok ki sana yalan söyleyeyim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Böylece Tecirlilerin yanına varan bir hoca, kesesini pek çok doldururmuş." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Bu küçük torba miktarında olan
- "Üç kese tütün."
-
Bazı şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap
- "Kur'an kesesi."
-
Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez
-
Bir kimsenin mal varlığı
- "Bu sadeleşme vücut ve keseye daha elverişli idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Organizmanın bazı boşlukları
-
Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik
-
Beş yüz kuruşluk para birimi
-
[isim]
Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba
- SELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yayvan, genişçe sepet
-
[isim]
Yayvan, genişçe sepet
- SEKİ
-
-
[isim]
Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
-
Oturulacak sedir biçiminde taş veya set
-
Toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça
-
Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli, teras
-
[isim]
Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
- ÇİSE
-
-
[isim]
İnce yağmur, çisenti
-
[isim]
İnce yağmur, çisenti