İçinde se olan 4 harfli 44 kelime var. İçerisinde SE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında se olan kelimeler listesine ya da Sonu se ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ES, SE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SENA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Övgü, övme

SERT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı
    • "Sert tahta."
  2. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen
    • "Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." (Tarık Buğra)
  3. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı
    • "Sert iklim. Sert hava."
  4. Güçlü kuvvetli
    • "Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı
    • "Sert şarap. Sert tütün."
  6. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan
    • "Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
  7. Gönül kırıcı, katı, ters
    • "... sarardı, dudakları titredi ama adam sert bir davranışla kadehi kadının eline tutuşturdu." (Halide Edip Adıvar)
  8. Hırçın, öfkeli, hiddetli, gönül kırıcı
    • "Sert ses."
    • "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  9. Titizlikle uygulanan, sıkı
    • "Sert bir yönetim."
  10. Ötümsüz

BUSE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Öpücük
    • "Her zamandan ziyade bana sokularak küçük küçük buselerle yüzümün her tarafını öptü." (Reşat Nuri Güntekin)

SEÇİ

  1. [isim] Seçme işi

SEZİ

  1. [isim] Sezgi

SENT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Doların yüzde biri değerinde para birimi

SECİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nesirde yapılan uyak

SEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma
    • "Her şahsa kendi ismiyle sefa geldin derdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Şöyle bir iki parça, sağlam nevinden irat ve akar edinip efendi efendi yan gel, sefana bak." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Uzun yıllar cefasını çektiği Yokuş'un sefasını sürecekti artık." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Eğlence, zevk, neşe
    • "Beni tam manasıyla mesut eden de asıl bu çeşit tatil sefalarıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

SEZA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [ünlem] Uygun, yaraşır, bir şeye değer
    • "Hele, Topaç dedikleri o mollanın hâli görülmeye seza." (Sermet Muhtar Alus)

SEKİ

  1. [isim] Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
  2. Oturulacak sedir biçiminde taş veya set
  3. Toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça
  4. Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli, teras

SEZÜ

  1. [isim] Mantar meşesi

DÜSE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de üç benekli olan yanlarının üste gelmesi

KÖSE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Bıyığı, sakalı çıkmayan (erkek)
    • "Köse kâtip, gözlerini kırpıştırarak dinlemeye başlamıştı." (Kemal Tahir)

SERA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)

APSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çıban

KASE
...
ESER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
    • "Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "İdare dizginlerini eline aldığından beri burada artık ne kan kavgalarından, ne dağ eşkıyalığından kabadayılığından eser kalmamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Yayın, kitap, yapıt
    • "Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  3. İz, işaret, im
    • "Buralarda sudan eser yok."
  4. Soyut kavramlarda belirti
    • "Sarı sakalları uzamış, bu yanık yüzde, en küçük bir pişmanlık eseri yoktu." (Haldun Taner)

SELA
...
ASES

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Osmanlı İmparatorluğu'nda Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi
  2. Gece bekçisi

ENSE

  1. [isim] Boynun arkası
    • "Cebinden küçücük siyah bir mendil çıkardı. Yüzünü, gözünü, ensesini, boynunu sildi." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı." (Haldun Taner)
    • "Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar." (Yahya Kemal Beyatlı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü