İçinde sal olan 8 harfli 93 kelime var. İçerisinde SAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sal olan kelimeler listesine ya da Sonu sal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AS, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUFASSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ayrıntılı
- "Kağnı arabalarının değiştirilmesi lüzumuna dair mufassal layihalar vermişti." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Ayrıntılı
- TASALLUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Musallat olma, saldırma
-
Sarkıntılık
-
[isim]
Musallat olma, saldırma
- DOĞRUSAL
-
-
[sıfat]
Bir doğru ile ilgili olan
-
Bir doğruyu izleyen
-
Bir doğrunun denklemi birinci dereceden olduğu için birinci derece ifadelerine genel olarak verilen sıfat
- "Doğrusal denklemler."
-
[sıfat]
Bir doğru ile ilgili olan
- SANRISAL
-
-
[sıfat]
Sanrıya ilişkin
-
[sıfat]
Sanrıya ilişkin
- SALAŞLIK
- ...
- SALAŞPUR
-
-
[isim]
Seyrek dokunmuş, astarlık ince bez
- "Yalnız belinden fazla olarak murdar bir salaşpur sarkıyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Seyrek dokunmuş, astarlık ince bez
- DÜNYASAL
- ...
- SALİPSİZ
-
-
[sıfat]
Salibi olmayan
-
[sıfat]
Salibi olmayan
- SIĞAMSAL
-
-
[sıfat]
Besin maddelerinin sindirim kanalı içinde ilerlemesini sağlayan (hareket)
-
[sıfat]
Besin maddelerinin sindirim kanalı içinde ilerlemesini sağlayan (hareket)
- MUSALLAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen (kimse)
- "Oyundan alıntıladığı bir iki sahne, belleğimizin bize musallat ettiği iz düşümlerden oluşmadır." (Selim İleri)
- "Akşamdan beri yüreğine musallat olan o sıkıntı gene yerini almaya başlamıştı." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen (kimse)
- SALOZLUK
-
-
[isim]
Saloz olma durumu, salaklık
-
[isim]
Saloz olma durumu, salaklık
- MAFSALLI
- ...
- MANİSALI
- ...
- SALLANTI
-
-
[isim]
Sallanma işi
-
Sürüncemede bırakma, savsaklama
-
[isim]
Sallanma işi
- YAZINSAL
-
-
[sıfat]
Edebî
- "Yaşayan şiirler yazdı, ille yazınsal gerçeklik diye tutturmaktan vazgeçti." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Edebî
- KISALTMA
-
-
[isim]
Kısaltmak işi, taksir
-
Kısaltılmış ad veya söz, iktisar
- "TDK, Türk Dil Kurumu adının kısaltmasıdır."
-
[isim]
Kısaltmak işi, taksir
- SALİMLİK
- ...
- BULGUSAL
-
-
[sıfat]
Bulguyla ilgili, bulguya ait
-
[sıfat]
Bulguyla ilgili, bulguya ait
- KALITSAL
-
-
[sıfat]
Kalıtımsal, irsî
-
[sıfat]
Kalıtımsal, irsî
- SALÇALIK
-
-
[sıfat]
Salça yapmaya elverişli
-
Salça yapmak için ayrılmış
- "Salçalık domates."
-
[sıfat]
Salça yapmaya elverişli