İçinde sal olan 6 harfli 37 kelime var. İçerisinde SAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sal olan kelimeler listesine ya da Sonu sal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AS, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALMAK
-
-
[-i]
Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
- "Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
İvedilikle yollamak, hemen göndermek
- "Bununla beraber peşine adam salmak gerekir." (Aka Gündüz)
-
Koymak, katmak
- "Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız." (Refik Halit Karay)
-
Sürmek
- "Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Uğratmak
- "Başını derde salmak."
-
Vergi yüklemek
- "Ona elli bin lira salmışlar."
-
Üzerine yürütmek
- "Tazıyı tavşana salmak."
-
[-e]
Saldırmak
- "Aç kurt, yılana da salar, taşa da! dedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sarkıtmak
- "Soğutmak için kuyuya su kabı saldı."
-
Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
-
[-i]
Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek
-
[-i]
Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
- SALATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek
- "Domates salatası. Yeşil salata. Çoban salatası."
-
[isim]
Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek
- DUYSAL
-
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
- SONSAL
-
-
[sıfat]
Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori
- "Bir yerde duman görünce orada ateş yandığını kestirmek sonsal bir yargıdır."
-
[sıfat]
Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori
- ULUSAL
-
-
[sıfat]
Millî
-
[sıfat]
Millî
- FUTSAL
- ...
- ASALAK
-
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
-
[sıfat]
Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, tufeyli
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
- KUMSAL
-
-
[isim]
Su kıyılarında oluşan kumlu yer, plaj
- "Kumsal boyunca deli gibi koşuyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kumlu
- "Kumsal toprak."
-
[isim]
Su kıyılarında oluşan kumlu yer, plaj
- SALTÇI
- ...
- SOYSAL
-
-
[sıfat]
Soyla ilgili
-
[sıfat]
Soyla ilgili
- RUHSAL
-
-
[sıfat]
Ruhla ilgili olan, ruhi, tinsel, psikolojik, psişik
-
Ruh bilimi ile ilgili, ruh bilimsel, psikolojik
-
[sıfat]
Ruhla ilgili olan, ruhi, tinsel, psikolojik, psişik
- DIŞSAL
-
-
[sıfat]
Dışla ilgili, dışa ilişkin, haricî
-
[sıfat]
Dışla ilgili, dışa ilişkin, haricî
- TASALI
-
-
[sıfat]
Tasası olan, kaygılı
- "Bulutlu, tasalı gözlerle önüne bakıyordu, fazla bir şey söylemiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Tasası olan, kaygılı
- ANISAL
-
-
[sıfat]
Anıyla ilgili, anıya ait
- "Onlara göre yaşlı yazarların anısal birikimi daha fazlaydı."
-
[sıfat]
Anıyla ilgili, anıya ait
- TATSAL
-
-
[sıfat]
Tat alma duyusu ile ilgili
-
[sıfat]
Tat alma duyusu ile ilgili
- EROSAL
-
-
[sıfat]
Erosçu, erotik
-
[sıfat]
Erosçu, erotik
- SALTIK
-
-
[sıfat]
Mutlak
- "Sonra ziller ve ansızın saltık bir gülümseyiş bu genç kız." (Selim İleri)
-
Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)
-
[sıfat]
Mutlak
- POSALI
-
-
[sıfat]
Posası olan
-
[sıfat]
Posası olan
- RİSALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük kitap, broşür
- "Son derece kötü kâğıda basılmış bir risale idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Küçük kitap, broşür
- SALKIM
-
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- "Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
-
Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis)
-
Topla atılan demir parçaları
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve