İçinde sal olan 5 harfli 35 kelime var. İçerisinde SAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sal olan kelimeler listesine ya da Sonu sal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AS, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MİSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek
- "Cumhuriyet tarihimizde bunun iki misali vardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Benzer
- "Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[isim]
Örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek
- SALIK
-
-
[isim]
Tavsiye
- "Dün akşam, bana bu kahveyi salık verdikleri zaman bütün gece sevincimden gözüme uyku girmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Olmuş veya olacak bir olay, bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber
-
[isim]
Tavsiye
- SALCI
-
-
[isim]
Sal ile yolcu ve yük taşıyan kimse
-
[isim]
Sal ile yolcu ve yük taşıyan kimse
- EMSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Benzer
- "Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Yaşıt, eş, denk
- "Emsali bir üst derece maaş aldığı hâlde zavallı resim hocamız mağdur duruma düşmüş bulunuyordu." (Haldun Taner)
-
Örnek
-
Kat sayı
-
[isim]
Benzer
- SALTO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Rakibin bedenini kollarıyla birlikte kavrayarak yana veya arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu
-
[isim]
Rakibin bedenini kollarıyla birlikte kavrayarak yana veya arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu
- SALAR
- ...
- VİSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgiliye kavuşma
- "Aşk derdinin çaresi visaldir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Sevgiliye kavuşma
- UYSAL
-
-
[sıfat]
Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
- "Kadın uysal olduğu zaman kuvvetlidir." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
- SALVO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle topla yapılan yaylım ateş
- "Ben, düşman donanmalarının göğüslerimize savurduğu salvoları da seyrettim, onları da seyrettim, onları da dinledim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Genellikle topla yapılan yaylım ateş
- İRSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gönderme, yollama
-
[isim]
Gönderme, yollama
- SALTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması
-
[isim]
Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması
- ADSAL
-
-
[sıfat]
Adla ilgili, ad niteliğinde olan
-
[sıfat]
Adla ilgili, ad niteliğinde olan
- SALUR
- ...
- SALPA
-
-
[sıfat]
Gevşek, iş bilmez, tembel
-
[sıfat]
Gevşek, iş bilmez, tembel
- SALAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzelme, iyileşme, iyilik
-
[isim]
Düzelme, iyileşme, iyilik
- İSALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akıtma
-
[isim]
Akıtma
- SALMA
-
-
[isim]
Salmak işi
- "Sokaklarda salma geziyor."
- "Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar." (Ragıp Akyavaş)
-
Pirinçle pişirilen bir tür yemek
- "Midye salması."
-
Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
-
Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
-
Kuşların üretilmesine ayrılan oda
-
[sıfat]
Başıboş gezen (hayvan)
- "Salma sığır."
-
[sıfat]
Sürekli akan (su)
-
Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri
-
[isim]
Salmak işi
- SALGI
-
-
[isim]
Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz
- "Tükürük bir salgıdır."
-
Güneşten dışarı doğru madde fırlaması
-
[isim]
Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz
- SALOZ
-
-
[sıfat]
Salak
-
[sıfat]
Salak
- SALON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda
- "Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü." (Peyami Safa)
-
Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer
- "Düğün salonu. Konferans salonu."
-
Dükkân, mağaza
- "Çay salonu. Berber salonu."
-
[isim]
Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda