İçinde sa olan 6 harfli 244 kelime var. İçerisinde SA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sa olan kelimeler listesine ya da Sonu sa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AS

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SARKAÇ

  1. [isim] Durağan bir nokta çevresinde ağırlığının etkisiyle salınım yapan hareketli katı cisim, rakkas, pandül

LOHUSA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Yeni doğum yapmış kadın
    • "Annemin lohusa yatağı, evin cepheye doğru, sonundaki ön odada idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TASARI

  1. [isim] Olması veya yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçim, proje
    • "Kafamdaki hayaller ve tasarılar epeyce açık saçık şeylerdi." (Halide Edip Adıvar)
  2. Hukuki bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul veya organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha
    • "Bütçe Kanunu tasarısı üzerine yazdığım bir yazı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TUTSAK

  1. [isim] Savaşta ele geçen düşman, esir
    • "Geleneğe, ahlaki kaygılara tutsak düşüyor." (Selim İleri)
  2. [sıfat] Gitmesine, serbestçe hareketine engel olunan
    • "Hayatı anlamazsan tutsak olduğunu bile bilemezsin, hakkını arayamazsın." (Emine Işınsu)
  3. Bir şeye veya bir kimseye çok bağlı, kendisini bir şeyin etkisinden kurtaramayan kimse
    • "Her insan kendi kuruluşuna uygun bir romantizmin tutsağı." (Atilla İlhan)

BİLSAT

  1. [isim] Bilgileşim

MESAFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ara, aralık, uzaklık
    • "Beş kilometrelik mesafede yine konuşmadık." (Refik Halit Karay)
  2. İlişkilerde çok içten olmama durumu, resmiyet
  3. Uzaklık

SAHİBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir şey üzerinde mülkiyeti olan kadın

SASIMA

  1. [isim] Sasımak işi, tefessüh

SAFİHA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnce, yassı ve geniş metal nesne, levha

SANİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir dakikanın altmışta biri olan zaman birimi
    • "Bütün bu hadise hemen bir yirmi saniye içinde olup bitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir derecenin altmışta biri
  3. Fizik ve mekanikte zaman birimi

SAZLIK

  1. [isim] Sazları (I) çok olan yer
    • "Bu sık sazlığın gölgesinden kurtulan yerlerde, derenin sakin suları, buğulanmış bir gümüş rengiyle görünüyordu." (Memduh Şevket Esendal)

SAYLAV

  1. [isim] Milletvekili, mebus

BARSAM

  1. [isim] Yüzgeçleri dikenli ve zehirli bir çeşit çarpan balığı (Trachinus vipera)

MAKSAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İstenilen şey, amaç, gaye, erek
    • "Bugün oraya gitmeden evvel, Maarif idaresine uğradım. Maksadım evrakı geriye almaktı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hiçbir maksat gütmeyerek yaptığım bu ufak tefek hizmetler boşa gitti." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "İmzanın arkasına saklanan adam dost, düşman her kim olursa olsun maksat hasıl olmuştu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

RESSAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Resim yapan sanatçı
    • "Ben kendi hesabıma ressam olmak isterdim." (Halide Edip Adıvar)

KISACA

  1. [sıfat] Oldukça kısa, biraz kısa
    • "Mutfakta kısaca boylu, kısıkça sesli, başı yazma yemeni, sırtı örme hırkalı ihtiyarca bir hanımla karşılaştık." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] Kısa olarak, özetle
    • "O hafta çocukluk arkadaşı ile iki defa daha kısaca görüşebildi." (Osman Cemal Kaygılı)

SADAKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dilenciye verilen para
  2. Yoksullara yardım olarak karşılıksız verilen şey
    • "Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık." (Memduh Şevket Esendal)

SANDIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası
    • "Köhne kitap sandıklarının başında kendi sahiplerinden başka kimseler görünmüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İleride yine ona gönderilmek üzere bir de sandık düzmesine ne mâni vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap
  3. Bir kurumda para alınıp verilen yer
    • "Mal sandığı. Sandık emini."
  4. Kamu kesiminde çalışan personelin sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş
    • "Emekli Sandığı."
  5. Yapılarda kum, çakıl vb. şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti
  6. Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim
  7. Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu
  8. Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba

SAVANA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlar

KUTSAL

  1. [sıfat] Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes
  2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut
    • "Aşkın kutsal tarafına inanmamı sarhoşluk belirtisi diye yorumladım." (Halide Edip Adıvar)
  3. Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen
    • "Demokraside, insanın en doğal, en kutsal hakları bir pazarlık konusu olur." (Necati Cumalı)
  4. Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü