İçinde sa olan 5 harfli 231 kelime var. İçerisinde SA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sa olan kelimeler listesine ya da Sonu sa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SANIŞ
- ...
- SAPMA
-
-
[isim]
Sapmak işi
-
Serbest bir mıknatıslı iğnenin denge konumundayken gösterdiği doğrultudan geçen düşey düzlemle, bulunulan noktanın meridyen düzlemi arasındaki açı
-
Bir ışının saydam bir biçmeden geçtikten sonraki doğrultusu arasında oluşan açı
-
Bazı kelimelerin kurallara göre almaları gereken biçimlerden uzaklaşması durumu: Ben-ge > bene yerine bana, sen-ge > sene yerine sana olması gibi
-
[isim]
Sapmak işi
- SANLI
-
-
[sıfat]
Sanı olan, ünlü
- "Adlı sanlı bir adam."
-
[sıfat]
Sanı olan, ünlü
- SABAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sabahleyin
- "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu koskoca şehirde açlıktan ölecek değilim ya? Sabah ola hayrola. Bir çaresini bulurum elbet." (Orhan Hançerlioğlu)
- "Akşama doğru birdenbire ağırlaştı. Altı saatten beri kendini bilmiyor. Sabaha çıkmayacak." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hiç uyuyamadım. Her dakika gelip kaldıracaklar sanıyorum. Ama işte sabahı ettik." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sabah ezanı
-
Sabah namazı
- "Sabahı kıldım."
-
[zarf]
Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman
- "Bütün ev işlerini sabah bitirdim."
-
[isim]
Sabahleyin
- SALAŞ
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Sebze, meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkân
- "Bizim salaş bütün ömrünce kaç defa süpürülmüş, kaç defa yıkanmış?" (Aka Gündüz)
-
Tahtadan yapılmış (baraka)
- "Kenar mahalleleri gezerken birtakım salaş barakalar göreceksiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Uyumsuz, derme çatma, kötü görünen
-
[isim]
Sebze, meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkân
- SALVO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle topla yapılan yaylım ateş
- "Ben, düşman donanmalarının göğüslerimize savurduğu salvoları da seyrettim, onları da seyrettim, onları da dinledim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Genellikle topla yapılan yaylım ateş
- SAPIŞ
-
-
[isim]
Sapma işi veya biçimi
-
[isim]
Sapma işi veya biçimi
- SABIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Geçen, önceki, eski
- "Yorucu çalışmalar sonunda sabık bakanların ne derece hüner sahibi olduklarını tespit etmiştir." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Geçen, önceki, eski
- UYSAL
-
-
[sıfat]
Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
- "Kadın uysal olduğu zaman kuvvetlidir." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
- SANKİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[zarf]
Farz edelim ki, güya
-
Soru cümlelerinde belirtilen konuya ilgiyi çekmek veya uyarıda bulunmak için kullanılan bir söz
- "Ne olur sanki, sen de gelsen?"
-
Sözüm ona, sözde
- "Hatta görünmez bir delikten biri sanki bakıyor." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Farz edelim ki, güya
- SAYMA
-
-
[isim]
Saymak işi, ad, tadat
-
[isim]
Saymak işi, ad, tadat
- SADIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göğüs, sine
- "Reha Bey'e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Yürek, kalp
-
Kazaskerlere verilen unvan
-
Sadrazam
-
[isim]
Göğüs, sine
- SAYGI
-
-
[isim]
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram
- "İnsanlara saygıyı yitirdin mi yandın bittin, on paralık oldun demektir." (Yahya Kemal)
- "Oğlunun hocası olduğu için Mesut Çağlayan'a hususi bir saygı besliyordu." (Haldun Taner)
- "Hiç olmazsa yaşına saygı göstermeliydi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu
-
[isim]
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram
- VÜSAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genişlik
-
Uzam
-
[isim]
Genişlik
- SARIK
-
-
[isim]
Sarılarak meydana getirilen başlık
- "O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi." (Tarık Buğra)
-
Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb
-
[isim]
Sarılarak meydana getirilen başlık
- SASON
- ...
- SAPAN
-
-
[isim]
İki ucu ip, ortası örme veya meşin olan bir taş atma aracı
- "Gökçe Bacı, bağrına saplanan bir okla, sapan sallayan eli havada, yere düşüyor." (Tarık Buğra)
-
Genellikle çocukların kuş vurmak için kullandıkları, iki ucuna lastik ve lastiklerin arasına da geniş bir meşin parçası bağlı bulunan çataldan oluşan araç
- "Cebine sakız gibi kuru üzümü doldurdun mu elde sapan, incir kuşu avına çıkarsın." (Atilla İlhan)
-
Kaldırılacak bir şeyin üzerine geçirmek için halattan yapılan çember
-
Makarayı bir yere bağlamak için tablaların çevresine geçirilen halat veya demir kuşaklar
-
[isim]
İki ucu ip, ortası örme veya meşin olan bir taş atma aracı
- SAYRI
-
-
[sıfat]
Hasta
-
[sıfat]
Hasta
- AKSAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısımlar
-
[isim]
Kısımlar
- SAHTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece
- "Köylü kadınlar boyunlarında sıra sıra sahte altınlar... taşırlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İçten olmayan, yapmacık
- "Öteki çocuklar sahte bir sessizlikle sahte bir hamaratlık gösterisi içinde birer disiplin modeli olmuşlardı." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece