İçinde rta olan 9 harfli 25 kelime var. İçerisinde RTA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rta olan kelimeler listesine ya da Sonu rta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ART, TAR
2 Harfli Kelimeler
AR, AT, RA, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ARTAKALMA
-
-
[isim]
Artakalmak işi veya durumu
-
[isim]
Artakalmak işi veya durumu
- ORTAHİSAR
- ...
- KAPORTACI
-
-
[isim]
Otomobil kaportalarını onaran veya değiştiren usta
-
[isim]
Otomobil kaportalarını onaran veya değiştiren usta
- ORTANCALI
-
-
[sıfat]
Ortancası (II) olan
- "Badanalı, balkonları sarmaşıklı, fesleğenli, ortancalı iki sıra evin önünden geçtik." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Ortancası (II) olan
- KARTALMAK
-
-
[nsz]
Yaşlanmak, kartlaşmak
-
[nsz]
Yaşlanmak, kartlaşmak
- ARTABİLME
-
-
[isim]
Artabilmek işi
-
[isim]
Artabilmek işi
- İŞPORTACI
-
-
[isim]
İşporta ile mal satan satıcı
- "Ben işportacıyım... Elimize geçeni satarım." (Burhan Felek)
-
[isim]
İşporta ile mal satan satıcı
- SIRTARMAK
-
-
[nsz]
Sırıtmak
-
Açıkta kalarak görünmek
-
Karşı koymaya hazırlanmak
-
[nsz]
Sırıtmak
- SİGORTALI
-
-
[sıfat]
Sigorta edilmiş
- "Sigortalı işçi. Sigortalı araba."
-
[isim]
Sosyal sigorta kapsamına alınmış işçi
-
Güven altına alınmış, sağlama bağlanmış
-
[sıfat]
Sigorta edilmiş
- ORTALIKTA
-
-
[zarf]
Göz önünde, meydanda
- "Demek ortalıkta geziyor, bir tarafa çekilmemiş, uyumamış." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Göz önünde, meydanda
- SİGORTACI
-
-
[isim]
Belirli bir prim karşılığında, sigortalıya veya bir tazminattan yararlanacağı belirtilmiş olan kimseye, bir zarara uğraması durumunda belli bir para veya gelir ödemeyi üstlenen kimse
-
[isim]
Belirli bir prim karşılığında, sigortalıya veya bir tazminattan yararlanacağı belirtilmiş olan kimseye, bir zarara uğraması durumunda belli bir para veya gelir ödemeyi üstlenen kimse
- KURTARICI
-
-
[isim]
Kendi hayatını tehlikeye atarak bir kimseyi, bir topluluğu güç bir durumdan veya yok olmaktan kurtaran kimse, halaskâr
- "Kurtarıcımız Atatürk."
-
Kurtarma aracı
-
[isim]
Kendi hayatını tehlikeye atarak bir kimseyi, bir topluluğu güç bir durumdan veya yok olmaktan kurtaran kimse, halaskâr
- KARTALLAR
-
-
[isim]
Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfının karinalılar bölümüne giren bir takım
-
[isim]
Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfının karinalılar bölümüne giren bir takım
- ORTALAMAK
-
-
[-i]
Ortasını bulmak, ortasına varmak
- "İşi ortaladık."
-
Futbolda topu kale ağzındaki arkadaşlarına havadan göndermek
- "Sol açık topu güzel ortaladı."
-
[-i]
Ortasını bulmak, ortasına varmak
- PERTAVSIZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Büyüteç
-
[isim]
Büyüteç
- KIRTASİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Defter, kâğıt, kalem, mürekkep vb. yazı araç ve gereçlerinin bütünü
-
Kâğıtla yapılan işlemler
-
[isim]
Defter, kâğıt, kalem, mürekkep vb. yazı araç ve gereçlerinin bütünü
- ORTALATMA
- ...
- ORTALIKÇI
-
-
[isim]
Lokanta, gazino, pastane vb. yerlerde ayak işlerine bakan kimse
- "Tam bu sırada yanlarından elindeki boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Lokanta, gazino, pastane vb. yerlerde ayak işlerine bakan kimse
- ORTAKLAŞA
-
-
[zarf]
Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif
- "Ortaklaşa bir oyun yazmamızı önerecek kadar beni onurlandırdı idi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ortak iş
- "İkisi de onun adına bu cendereye girdiklerini söylüyorlarmış, başkaca bir ortaklaşaları da yokmuş." (Tomris Uyar)
-
[zarf]
Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif
- KURTARMAK
-
-
[-i]
Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak
- "Şu durup dururken şimşek gibi çakan ağrılardan kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kurtulmasını sağlamak
-
Uzaklaştırmak
-
Kazandırmak, yeniden ele geçirmek
- "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." (Atatürk)
-
Bir şeye zarar gelmesini önlemek
- "Bu kız beni ilk defa çevreme karşı isyandan kurtardı." (Halide Edip Adıvar)
-
Birinin cezalandırılmasına engel olmak
- "Baban bana vaktiyle iyilik yaptı, seni kurtaracağım." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Bir şeyin değerini karşılamak
- "Beş bin liradan aşağısı kurtarmaz!"
-
[-i]
Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak